وَمَا يُغْنِي عَنْهُ مَالُهُ إِذَا تَرَدَّى
Ve mâ yugnî anhu mâluhû izâ tereddâ.
| ve mâ yugnî an-hu | : ve ona fayda vermez |
| mâlu-hu | : onun malı |
| izâ | : olduğu zaman |
| tereddâ | : düştü, yuvarlandı, helâk oldu |
O, helak olduğu zaman malı kendisine asla fâide vermez.
Ve aşağıya düştüğü zaman, onu malı kurtaramıyacaktır.
Ve yuvarlandığı zaman onu malı kurtaramıyacak
Ve yuvarlandığı zaman onu malı kurtaramayacak!
Çukura yuvarlandığı zaman malı onu kurtaramayacak.
O kimse ölüp ateşe yuvarlandığı zaman, malı ona fayda vermez.
Cehenneme yuvarlandığı zaman, malı ona fayda vermez.
(8-11) Kim cimrilik eder, kendini müstağni sayar, en güzeli de yalanlarsa, biz de onu en zora hazırlarız. Düştüğü zaman da malı kendisine hiç fayda vermez.
Başaşağı gelip (Cehennem'e) yuvarlandığı zaman malı ona yarar sağlamaz.
O, aşağıya doğru yuvarlanırken malı kendisine hiç fayda etmez.
(Cehennem çukuruna) düştüğü zaman, onu malı kurtaramıyacak,
Halbuki düştüğü zaman, malı o kimseye asla fayda vermez.
Ve helâk olduğu zaman malı, ona bir fayda vermez.
Düştüğü zaman da malı kendisine hiç fayda vermez.
Tereddi edeceği (başaşağı düşüşe uğrayacağı) zaman, malı ona hiç yarar sağlamaz.
O kimse olup atese yuvarlandigi zaman, mali ona fayda vermez.
Çukura düştüğü zaman malı ona hiçbir fayda sağlamaz.
Tereddi edeceği (başaşağı düşüşe uğrayacağı) zaman, malı ona hiç yarar sağlamaz.
bakalım serveti onu koruyacak mı (mezarına) girdiği zaman?
Baş aşağı düştüğü zaman malı ona bir yarar sağlamaz.
Tereddi edeceği (başaşağı düşüşe uğrayacağı) zaman, malı ona hiç yarar sağlamaz.
O helâke yuvarlanırken malı ona bir fayda vermez.
Çukura düştüğü zaman malı ona hiçbir fayda sağlamaz.
Aşağı yuvarlandığında malı onu kurtarmayacaktır.
Düştüğü vakit kurtaramaz parası/malı onu.