فَسَنُيَسِّرُهُ لِلْعُسْرَى
Fe senuyessiruhu lil usrâ.
| fe | : o zaman, o taktirde |
| se-nuyessiru-hu | : biz ona kolaylaştıracağız (biz onu başarılı kılacağız) |
| li | : için, ... ı |
| el usrâ | : zorluk, zor olan, zor |
biz de ona en güc olanı kolaylaşdırırız.
Onu da en zor olan için kolayca iletiriz.
Onu da usraya (en zoruna) kolaylıyacağız
onu da en zor olana hazırlayacağız.
Onu da en zor yola hazırlarız.
(8-10) Ama, cimrilik eden, kendini Allah'tan müstağni sayan, en güzel sözü yalanlayan kimsenin güçlüğe uğramasını kolaylaştırırız.
(8-10) Fakat, kim cimrilik eder, kendini Allah’a muhtaç görmez ve en güzel sözü (kelime-i tevhidi) yalanlarsa, biz de onu en zor olana kolayca iletiriz.
(8-11) Kim cimrilik eder, kendini müstağni sayar, en güzeli de yalanlarsa, biz de onu en zora hazırlarız. Düştüğü zaman da malı kendisine hiç fayda vermez.
(8-9-10) Kim de cimrilik edip kendini (Allah'a) muhtaç saymaz ve en güzel olanı yalanlarsa, ona da güçlüğe (uzanan yolu çekici kılıp) kolaylaştırırız.
(9-10) O en güzel kelimeyi (kelime-i tevhidi) yalan sayanı ise, en güç yola sardırırız.
Biz de onu, en şiddetli yola (ateşe) hazırlarız.
Biz de ona en güç olanı kolaylaştırırız.
Artık ona da en güç yolu kolaylaştırırız.
Biz de onu en zora hazırlarız.
Biz de ona en zorlu olanı (azaba uğramasını) kolaylaştıracağız.
(8-10) Ama, cimrilik eden, kendini Allah'tan mustagni sayan, en guzel sozu yalanlayan kimsenin gucluge ugramasini kolaylastiririz.
Biz de onu en zora yöneltiriz.
Biz de ona en zorlu olanı (azaba uğramasını) kolaylaştıracağız.
onun için zorluğa ve sıkıntıya giden yolu kolaylaştırırız:
Biz de ona zorluğu kolaylaştırırız.
Biz de ona en zorlu olanı (azaba uğramasını) kolaylaştıracağız.
Ona da kötülük yolunu kolaylaştırırız.
Ona da en güç (yolda gitmey)i kolaylaştırırız.
Biz onu, en zor olana sevk edeceğiz.
Onu da zora yöneltiriz.