وَإِنَّ لَنَا لَلْآخِرَةَ وَالْأُولَى
Ve inne lenâ lel âhırete vel ûlâ.
| ve inne | : muhakkak ki |
| lenâ | : bize aittir, bizimdir |
| le | : mutlaka, elbette, gerçekten |
| el âhırete | : ahiret, ahir olan, sonraki |
| ve el ûlâ | : ve evvel, önce olan, önceki |
Elbet âhiret de, dünyâ da bizimdir.
Ve muhakkak ki, ahiret de, dünya da Bizimdir.
Ve her halde sonu da bizim önü de (Âhıret de Dünyada)
Kuşkusuz sonu da Bizim önü de Bizim (ahiret de Bizimdir dünya da)!
Kuşkusuz ahiret de dünya da bizimdir.
Şüphesiz ahiret de, dünya da Bizimdir.
Şüphesiz ahiret de dünya da bizimdir.
(12-13) Doğru yolu göstermek bize aittir. Şüphesiz ahiret de dünya da bizimdir.
ve elbette Âhiret de, Dünya da bize aittir.
Âhiret gibi dünya da elbette Bize aittir.
Şübhe yok ki hem ahiret, hem dünya bizimdir.
Ve hiç şüphesiz ahiret de, dünya da Bizimdir.
Ve şüphe yok ki bizimdir son yaşayış da ve önceki de.
Şüphesiz ahiret de dünya da bizimdir.
Gerçekten, son da, ilk de (ahiret ve dünya) bizimdir.
suphesiz ahiret de, dunya da Bizimdir.
Şüphesiz ahiret de dünya da bize aittir.
Gerçekten, son da, ilk de (ahiret ve dünya) bizimdir.
ve hem öteki dünya, hem de (hayatınızın) bu ilk bölümü (üzerindeki hakimiyet) Bize aittir:
Şüphesiz ahiret de dünya da bize aittir.
Gerçekten, son da, ilk de (ahiret ve dünya) bizimdir.
Âhiret de Bizim, dünya da Bizimdir.
Son da ilk de (âhiret de dünyâ da) bizimdir.
Sonrası da öncesi de sadece bizimdir.
Sonu da ilki de biz kontrol ederiz.