فَإِذَا قَرَأْتَ الْقُرْآنَ فَاسْتَعِذْ بِاللّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ
Fe izâ kare’tel kur’âne festeız billâhi mineş şeytânir racîm(racîmi).
| fe | : o zaman, artık |
| izâ kare'te | : okuduğun zaman |
| el kur'âne | : Kur'ân |
| fe isteız | : hemen, önce sığın |
| bi allâhi | : Allah'a |
| min eş şeytâni er racîmi | : taşlanmış, kovulmuş şeytandan |
Haydi Kur'an okuduğun (okumak istediğin) zaman o koğulmuş şeytandan Allaha sığın.
İmdi, Kur'an'ı okuyacağın zaman o kovulmuş olan şeytandan hemen Allah'a sığın.
İmdi Kur'an okuduğun vakıt evvelâ Allaha sığın o recîm Şeytandan
Şimdi, Kur'an okuduğun vakit, önce o kovulmuş şeytandan Allah'a sığın!
Şimdi Kur'ân okumak istediğin zaman önce o kovulmuş şeytandan Allah'a sığın.
Kuran okuyacağın zaman, kovulmuş şeytandan Allah'a sığın.
Kur’an okuduğun zaman, kovulmuş şeytandan Allah’a sığın.
Kur'an okuduğun zaman o kovulmuş şeytandan Allah'a sığın!
Kur'ân okunduğu zaman, koğulup lanetlenen şeytandan Allah'a sığın.
İmdi, Kur’ân okuyacağın zaman, o kovulmuş şeytandan Allah’a sığın.
Şimdi, Kur’ân okumak istediğin zaman, hemen o koğulmuş Şeytan’dan Allah’a sığın (E’ûzü billâhi mineş-şeytânir-racîm de).
Kur'an okuyacağın zaman; kovulmuş şeytandan Allah'a sığın.
Kur'ân okuyacağın vakit Allah'a sığın taşlanmış Şeytan'dan.
Kur'an okuduğun zaman o kovulmuş şeytandan Allah'a sığın!
Öyleyse Kur'an okuduğun zaman, kovulmuş şeytandan Allah'a sığın.
Kuran okuyacagin zaman, kovulmus seytandan Allah'a sigin.
Ey Muhammed, Kur'an okuyacağınız zaman, kovulmuş şeytandan Allah'a sığın.
Öyleyse Kuran okuduğun zaman, kovulmuş şeytandan Tanrı'ya sığın.
İmdi, Kuran okuyacağın zaman, hemen o kovulmuş şeytana karşı Allah'a sığın.
Kur’an okuduğun zaman, kovulmuş şeytandan Allah’a sığın.
Öyleyse Kur'an okuduğun zaman, kovulmuş şeytandan Allah'a sığın.
Kur'ân'ı okuyacağın zaman, kovulmuş şeytandan Allah'a sığın.
Kur'ân, oku(mak iste)diğin zaman kovulmuş şeytândan Allah'a sığın.
Kur'an'ı okuduğun zaman, o kovulup taşlanmış şeytandan Allah'a sığın!
Kuran okuduğunda kovulmuş şeytandan ALLAH'a sığın.