هَلْ أَتَاكَ حَدِيثُ الْغَاشِيَةِ
Hel etâke hadîsul gâşiyeh(gâşiyeti).
| hel | : mi |
| etâ-ke | : sana geldi |
| hadîsu | : aktarılan söz, önemli haber |
| el gâşiyeti | : gâşiye, heryeri kuşatıp kaplayacak olan korkunç felâket, helâk edici afet |
(Felâketleri bütün mahlûkaatı sarıb kaplayacak olan) kıyamet gününün haberi sana geldi ya.
(1-2) Sana salgın Kıyametin haberi geldi mi? O gün nice yüzler zillete düşmüştür.
Geldi mi sana o Gaşiye hadîsi?
Geldi mi sana o Ğaşiye (her şeyi kuşatacak salgın, istilacı kıyametin) haberi?
O her şeyi kuşatacak olan Kıyamet'in haberi sana geldi mi?
Her şeyi kaplayacak kıyametin haberi sana gelmedi mi?
Dehşeti her şeyi kaplayan felaketin haberi sana geldi mi?
(Resûlüm!) Dehşeti her şeyi kaplayan kıyametin haberi sana geldi mi?
Korku ve dehşeti herşeyi kaplayacak olan Kıyâmet'in haberi elbette sana geldi.
Gâşiye’nin/dehşeti her tarafı saracak olan o felâketin mahiyeti hakkında elbet sen de bilgi sahibi oldun.
(Ey Rasûlüm! Bütün insanları dehşeti ile) kaplayacak olan kıyametin haberi, muhakkak ki sana gelmiştir.
Her şeyi sarıp kaplayacak olanın haberi sana geldi mi?
Geldi mi sana her yanı ve herkesi kavrayıp kaplayan o felâketin haberi?
(Resûlüm!) Dehşeti her şeyi kaplayan kıyametin haberi sana geldi mi?
(Her yanı yaygın olarak kuşatacak olan) Kıyametin haberi sana geldi mi?
Her seyi kaplayacak kiyametin haberi sana gelmedi mi?
Ey insanoğlu! Herşeyi kaplayacak kıyametin haberi sana gelmedi mi?
Kıyametin haberi sana geldi mi?
Kabus Gibi Çöken'den haberin var mı?
Bürüyen/ansızın gelecek olanın haberi sana geldi mi?
(Her yanı yaygın olarak kuşatacak olan) Kıyametin haberi sana geldi mi?
Her yeri kaplayan felâketin haberi sana geldi mi?
(Şiddet ve dehşetiyle her şeyi) Sarıp kaplayacak olan(o felâket)in haberi sana geldi mi?
Geldi mi sana Ğaşiye'nin/her şeyi her yandan sarıp kaplayacak olanın haberi?
Sana o bunaltanın haberi ulaştı mı?