وَإِلَى الْأَرْضِ كَيْفَ سُطِحَتْ
Ve ilel ardı keyfe sutıhat.
| ve ilâ el ardı | : ve arza, yeryüzüne |
| keyfe | : nasıl |
| sutıhat | : satıh yapılmış, düzleştirilmiş |
o yere, nasıl yayılıb döşenmişdir o?
Ve yere ki, nasıl yayılmış?
Ve o Arza nasıl satıhlanmış?
Yere ki, nasıl yayılmış?
Yere bakmıyorlar mı, nasıl yayılmış?
(17-20) Bu insanlar, devenin nasıl yaratıldığına, göğün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yerin nasıl yayıldığına bir bakmazlar mı?
Yeryüzüne bakmıyorlar mı, nasıl yayılmıştır!
(17-20) (İnsanlar) devenin nasıl yaratıldığına, göğün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yeryüzünün nasıl yayıldığına bir bakmazlar mı?
Yeryüzünün nasıl yayıldığına bakmazlar mı ?
Yeryüzü nasıl yayılıp hayata elverişli kılınmış?
Yere de bakmazlar mı, nasıl döşenmiş?
Yere de. Nasıl yayılmıştır?
Ve yeryüzüne, nasıl da yayılmış?
Yeryüzünün nasıl yayıldığına bir bakmazlar mı?
Yere; nasıl yayılıp döşendi?
(17-20) Bu insanlar, devenin nasil yaratildigina, gogun nasil yukseltildigine, daglarin nasil dikildigine, yerin nasil yayildigina bir bakmazlar mi?
Yerin nasıl yayıldığına?
Yere; nasıl yayılıp döşendi?
Ve toprağa, nasıl yayılmış?
Ve yere.. Nasıl yayıldı?
Yere; nasıl yayılıp döşendi?
Yere bakmazlar mı, nasıl düzlenmiş?
Yere, nasıl yayılıp döşenmiş?
Ve yere, nasıl yayılıp döşendi!
Ve yere, nasıl döşendi?