قَالَ يَا قَوْمِ إِنِّي لَكُمْ نَذِيرٌ مُّبِينٌ
Kâle yâ kavmi innî lekum nezîrun mubîn(mubînun).
| kâle | : dedi |
| yâ | : ey |
| kavmi | : kavmim |
| in-nî | : muhakkak ki ben |
| lekum | : sizin için |
| nezîrun | : nezir, uyarıcı |
| mubînun | : apaçık, açıklayan, açıkça |
Dedi ki: Ey kavmim, muhakkak ki ben sizi (başınıza gelecek azâbdan) apaçık korkutan bir peygamberim».
Dedi ki: «Ey kavmim! Şüphe yok ki, ben sizin için apaçık bir korkutucuyum.»
Dedi ki: ey kavmım! Haberiniz olsun ben size açık bir nezîrim
Dedi ki: «Ey kavmim, haberiniz olsun, ben size açık bir uyarıcıyım!
Dedi ki, «ey kavmim! Gerçekten ben size açık bir uyarıcıyım».
O da şöyle söyledi: 'Ey Milletim! Şüphesiz ben, size gönderilmiş apaçık bir uyarıcıyım.'
Nûh, şöyle dedi: “Ey kavmim! Şüphesiz, ben sizin için apaçık bir uyarıcıyım.”
(2-4) Nuh şöyle dedi: Ey kavmim! Şüpheniz olmasın ki, ben sizi, «Allah'a kulluk edin; O'na karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin ki, Allah bir kısım günahlarınızı bağışlasın ve sizi belli bir vâdeye kadar tehir etsin (muahaze etmeden yaşatsın)» diyerek apaçık uyaran bir kimseyim. Bilinmeli ki Allah'ın tayin ettiği vâde gelince, artık o ertelenmez. Keşke bilseydiniz!
O da: «Ey milletim!» dedi. «Hakikaten ben size gönderilen acık bir uyarıcıyım.
(2-4) O da: "Ey benim milletim! Ben size gönderilen kesin bir uyarıcıyım. Şöyle ki: Yalnız Allah’a ibadet edin, O’na karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin ki: Sizin günahlarınızı affetsin ve sizi belirli bir vakte, yani ölüm anına kadar azap çektirmeksizin hayatta bıraksın. Çünkü Allah’ın takdir ettiği vâde gelince, asla ertelenmez. Keşke bunu bir bilseniz!
(Nûh onlara) dedi ki: “-Ey kavmim! Muhakkak ki ben, size (azab ile korkutan) açık bir peygamberim;
Dedi ki: Ey kavmim; şüphesiz ben, sizin için apaçık bir uyarıcıyım.
Demişti ki: Ey kavmim, ben, sizi apaçık bir korkutucuyum.
Ey kavmim dedi, ben sizin için açık bir uyarıcıyım.
O da dedi ki: "Ey Kavmim, gerçek şu ki, ben size (gönderilmiş) apaçık bir uyarıcıyım."
O da soyle soyledi: «Ey Milletim! suphesiz ben, size gonderilmis apacik bir uyariciyim.»
O da şöyle dedi: «Ey milletim! Şüphesiz ben, size gönderilmiş apaçık bir uyarıcıyım.»
O da dedi ki: "Ey Kavmim, gerçek şu ki, ben size (gönderilmiş) apaçık bir uyarıcıyım."
(Nuh) "Ey halkım!" diye seslendi, "Ben sizin için açık bir uyarıcıyım,
-Ey kavmim, dedi. Ben, sizin için açık bir uyarıcıyım.
O da dedi ki: «Ey Kavmim, gerçek şu ki, ben size (gönderilmiş) apaçık bir uyarıcı korkutucuyum.»
Nuh 'Ey kavmim,' dedi. 'Ben size gönderilen apaçık bir uyarıcıyım.
"Ey kavmim, dedi, ben sizin için açık bir uyarıcıyım."
O dedi ki: "Ey toplumum! Hiç kuşkunuz olmasın, ben sizin için apaçık bir uyarıcıyım."
Dedi ki, 'Ey halkım, ben size apaçık bir uyarıcıyım.'