Mutluluğu kendi içinde ara!

Kral sabah gezintisi sırasında bir dilenciye rastladı.
Dilenciye “Dile benden ne dilersen” dedi. Dilenci güldü ve “Sanki
dileğimi gerçekleştirebilecekmiş gibi soruyorsunuz” diye yanıtladı.
Kral dilencinin bu sözlerinden çok alındı ve dilencinin istediğini yerine getireceği konusunda ısrar etmeye
başladı:

“Pek tabii her dediğini yerine getirebilirim” dedi.

Devamını oku: Mutluluğu kendi içinde ara!

Camgüzeli

Ecnebi aksiyon filmlerinde tek başına kırk kişiyi döven, üç yüz kat büyütülmüş canavarı tam da şehri yok edecekken alt eden kahramanlar ağız açık seyredilir. Ama iş bizim Yeşilçam’ın Malkoçoğlu’na, Battal Gazi’sine gelince komik bulunur gülünür...

 

Komik mi? Abartı mı? Haaayır... Malkoçoğlu on kaplan gücündedir! Surlardan o derece mükemmel atlar. “Huleeannn” dedi miydi yetmiş kişiyi -hiyaaa, fiyoo, kufaaa!- zeybek edasıyla döne döne tekme kılıç telef edebilir.

Devamını oku: Camgüzeli

Yarın Yapacağım Deme!

Bize değer verenleri ağlatır, vermeyenler için ağlarız..

Bizim için hiç ağlamayacaklara değer veririz...

Garip ama gerçek...

Bir kez bunu anlasak değişmek için hiçbir şey geç değil...

Uyandığında iki seçeneğin olur; tekrar uyuyup bir rüya görmek,

Devamını oku: Yarın Yapacağım Deme!

Bilge Kadının Taşı

Dağlarda seyahat eden bilge bir kadın, bir dere kenarında değerli bir taş bulmuştu. Ertesi gün kadın başka bir gezginle karşılaştı. Adamın karnı çok açtı. Bilge kadından yiyecek birşeyler istedi. Kadın ona birşeyler vermek için çantasını açtığında değerli taşı gören adam, kadından onu da kendisine vermesini rica etti. Tereddütsüz:

“Olur” dedi kadın.

Devamını oku: Bilge Kadının Taşı

Bilmiyorum!

Şair soruyor:

 “Kimbilir nerede nasıl ve kaç yaşında.”

 Ve devam ediyor:

 “Bir namazlık saltanatın olacak

 Taht misali o musalla taşında.”

 

Son iki mısra, Bâki’nin ince ruhunun ayrı bir kalıpta takdimi:

Devamını oku: Bilmiyorum!

Rüzgâr, Gül ve Bülbül

Zamanın birinde deli dolu, hırçın, âsi bir Rüzgâr çıkmış...
O diyar senin bu diyar benim dolaşır durur, ama gezdiği yerlere pek de dikkat etmezmiş...
Günlerden bir gün, bir dağın yamacında dolaşırken, o güne kadar hiç görmediği güzellikte bir güzellik fark etmiş: Bu laciverte çalan rengiyle son derece güzel ve nadide bir Gül imiş.
Hayran hayran yanına süzülmüş:
“Buralarda yeni misiniz?” diye sormuş, “daha önce sizi gördüğümü hatırlamıyorum da…”

Devamını oku: Rüzgâr, Gül ve Bülbül

Beklentileri budamak

Ah şu bebekler... Tozpembe ya da havacı mavi... İki ters bir düz, aralarda ponponlar pörtletilerek örülmüş bir yün başlığın içindeki o minik suratı... Pembe ayakları ve en büyüğü bezelye tanesi kadar ayak parmakları. Ondan tek beklentin var; olması. Sadece ‘var olması’...

Yattığı yerden kollarını, bacaklarını anlamsızca oynatıp durması, anne sütünden faydalanması, “bebekler gibi” uyuması ve gerçekçi olmak gerekirse ağlayıp durmaması.

Devamını oku: Beklentileri budamak

Avuçlarında yüzlerce roman kahramanı

Hayatın görünmez limanlarında,  giden gemilerin ardından gönül yaşlarıyla ıslanmış mendiller sallanırken, ukde niyetine bir şeyler saplanıp kalır yüreğin taa derinliklerine… Cam kırığı zamanlardan arta kalan hatıralar yakamoz niyetine oynaşırken pürneşe, sararmış resimlerde canlanan ne varsa mor menekşeler kadar hüzünlü bir resmigeçitle giderler gözler önünden sessizce.

 

Devamını oku: Avuçlarında yüzlerce roman kahramanı

Adım: Ayrılık

Düşerim ansızın titrek yapraklar gibi… Saçlarım birden sonbahar olur. Anlarım; veda titrek bir mevsim! Anlarım; aynalar değişen resim...

Sen her adımda bir çığlık gibi… Kavuşurken bile bakışın ayrılık gibi… Hani ilkbahar, hani çiçekler… hani “vuslat” ya… Kalbimin bir yeri ah, bin yeri kırık gibi…

Beni götür buralardan, bu uçurumlardan… Ağlarım; ağlasa bir çocuk bir köşede. Adım: “İnsan…” benim; adım: “Ayrılık…” adım: “An…” benim. Benim işte, benim; bütün yangınlarda yanan...

Devamını oku: Adım: Ayrılık

Çok yönlü yolculuk

Ömür, aslında, bir yolculuğun hikâyesi. Öyle bir yolculuk ki, içinde dört bir yana, değişik mesafelerde koşular saklı. Çocukluktan yaşlılığa uzun bu yolculuğun seyyahı insan, kelimelere yaslanarak duygularını, tecrübelerin anlatmaya çalışır.

 

Her anlatış yarım bir başlangıç olarak kalır. Bütün tarih kitapları da, bu yüzden noksandır.

Devamını oku: Çok yönlü yolculuk

Garip koca

nikah_ekerleriBoston’da yaşayan bir adam, herkesin sinirine dokunan bazı hareketleri ve görüşleri yüzünden, senelerden beri bütün tanıdıkları tarafından şiddetle tenkid ediliyordu. Çevresindeki insanlar, kendisine, sırf sevimli karısının hatırı için tahammül ediyorlardı. Genç kadın, bu kadar kaba ve insanlardan kaçan bir kocayla yaşamaya seve seve razı olduğu için herkesin sempatisini kazanmıştı.

Günün birinde, bu karı-koca ansızın, hiç kimseye bir adres bırakmadan Boston’u terketti. Tanıdıkları, biraraya geldikleri ilk fırsatta, bu olaydan söz açtılar ve adamı bir kez daha yerden yere vurdular.

Devamını oku: Garip koca

Telif Hakkı © 2025 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.