Her yaşta kendinize soracağınız sorularınız olsun

İnsan hayatı mevsimler gibi. Önemli olan, her mevsimi meşru şartlar altında dolu dolu yaşayabilmek ve bir sonraki dönemde 'eyvah' ya da 'keşke' kelimelerini kullanmamak. Pişman olmamak için belli yaşlarda insanın kendine sorular sorması gerektiğini belirten Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden Prof. Dr. Mustafa Köylü'ye göre 20'li yaşlarda sorulan 'geleceği inşa' soruları, 40'ta yerini 'bilgi ve tecrübelerimi başkalarına nasıl aktarabilirim'e bırakmalı.

Her mevsimin kendine has güzellikleri ve özelliklerinin olduğunu belirten Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden Prof. Mustafa Köylü, gençlik dönemini ilkbahara, yetişkinliği yaza, 'orta yetişkinlik' denilen 35-55 yaş arasını sonbahara, 55 ve üstü yıllarını kışa benzetiyor.

Devamını oku: Her yaşta kendinize soracağınız sorularınız olsun

Küsurat kuruşlar

İNSANLAR NASIL tanınır, değerleri nasıl anlaşılır, kıymetleri nasıl biçilir? Mihengi nedir, kantarı, ayarı, yolu, yordamı nedir bunun? Doğrusu, doğru bir cevabı yok; eğriliklerden gidilip dost olan bulunuyor, can yoldaşı olabilecek olan tespit ediliyor.

Menfaat düşkünü, değerleri devirerek kendine yontan, insanların iyi hislerini kullanan, güzel hasletlerini işleten; nazarımda kuruş insanlar. Sonrasında bir de kurulan, kuruntulu tavır takınan pişkinler; ne iç sıkıcı, ne can daraltıcı, ne kasvet kaplatıcı tipler.

Devamını oku: Küsurat kuruşlar

Eğilmeyi Reddedip Kırılmayı Seçenler

Bir gün yağmuru seyrediyordum. Bir yaz yağmuruydu ve aniden hızlı bir şekilde başladı. Bahçedeki bütün bitkilerin yana doğru eğildiklerini fark ettim. Önce yağmurdan kırıldıkların zannettim. Fakat kırılmamış, eğilmişlerdi. Yağmur bittiğinde yeniden doğruldular, daha diri ve güzel görünüyorlardı. Yağmur onları hem yıkamış hem de beslemişti.

Kırılacakları yağmurdan “eğilerek kurtulmayı” başarmışlardı. Aynen bunun gibi, hayat olayları içinde egolarımızı dik tutacağız diye direnmesek, gerektiğinde eğilsek, o zaman olayların getirdiği mesajları okuyarak daha anlamlı ilişkiler kurabileceğiz.

Devamını oku: Eğilmeyi Reddedip Kırılmayı Seçenler

Yılları parmaklarınla sayma

Yılları parmaklarınla sayma. Nasıl geçtiğini anlayamazsın hayatın. Beş, on, on beş, yirmi yıl… Kolay sayılır parmaklarla. Saymaya kalkma, aldanırsın. Hele bir yaşa da gör.

Saniyeler içinde yıllar gizlidir. Parmaklarınla saydığın yılların bırak ayını, haftasını, bırak gününü. Geç saatini, dakikasını… Saniyelerin içinde bile aylar gizlidir.

Yaşadığını az bulursun parmaklarınla sayarsan yılları. Parmaklarınla saymaya kalkma. Yaşadığın yıllara da, gelecek yıllara da haksızlık edersin. Yaratanın zaman denilen nimetini küçümsersin.

Devamını oku: Yılları parmaklarınla sayma

Vah ki başkentlik elden gitti a dostlar

Yıl geçti, İstanbul'un "Avrupa kültür başkentliği" de sona erdi. Doya doya üzülebilirsiniz.

Canım, 1923 yılında da siyasi başkentliği sona ermişti, ne yapalım yani?

Evet, İstanbul'un 2010 yılında Avrupa'nın kültür başkenti olduğunu söylediler.

Size yalan söylediler!

Devamını oku: Vah ki başkentlik elden gitti a dostlar

Show TV Rezilliğine Tepkisiz Kalmayın!

Bizim garip bir huyumuz var. Birileri bize vurmadan kendimize gelmiyoruz. Ayağımıza vurulunca ayağımızın, elimize vurulunca elimizin farkına varıyoruz. Türbana hakaret edilince türbana sahip çıkıyoruz. Tarihimize hakaret edilince tarihimize sahip çıkıyoruz. Mahallemizdeki camimizi taşlamaya gelseler, hepimiz camiye koşup orayı korumaya gideriz. Ancak camimiz taşlanmadığı için, sadece Cuma namazlarında uğruyoruz camiye!

Elimde kesin bir istatistik yok ama, Kanuni Sultan Süleyman’a hakaret edilen dizi yayınlanmaya başladıktan sonra, Kanuni’nin hayatını anlatan kitaplar daha çok satılmaya başlayacaktır. Bizim kendi değerlerimize sahip çıkmamız için, illa birilerinin bize vurması mı gerek?

Devamını oku: Show TV Rezilliğine Tepkisiz Kalmayın!

Senin ananı bacını böcek yapsalar iyi mi olur?

Karikatürist Bahadır Baruter çok ilginç bir iskambil destesi tasarımına imza attı. Baruter’in resimlediği iskambil destesinde, klasikleşmiş batılı kraliyet figürleri yerine Osmanlı figürleri yer alıyor. Ancak böcek biçiminde…

Radikal gazetesine konuşan Baruter bu ilginç fikrin nasıl aklına geldiğini şöyle anlatı; “Aklıma ilkin çok kolay bir fikir geldi. Avrupa saltanat figürleri yerine Osmanlı’nınkileri resmetmek...

Ancak ham haliyle yavan ve basit bir buluştu bu. Bu fikri daha zengin bir boyuta taşımalıyım diye düşündüm. O an doğdu kafamda, saltanat ve haşarat imgelerini çakıştırma fikri.”

Devamını oku: Senin ananı bacını böcek yapsalar iyi mi olur?

Cefayı çekince vefayı ararsın

Vefa, Dünya üzerinde bir ülke, bir şehir, bir semt değildir…

Vefa, bir borçtur… Fatura borcu asla değildir… Bu borç öyle bir borçtur ki tamamen bir gönül borcudur.

İyi insan vefakâr olan insandır. Vefakâr olan insan dostluğun asaletine ihanet katmaz. Severse Allah rızası için sever, menfaatten uzak durur.

Vefa, dostunun dostu ile düşman olmamak; düşmanı ile dost olmamaktır.

Devamını oku: Cefayı çekince vefayı ararsın

Komşu

Eski İstanbul‘da meşhur bir söz vardı.. “Ev alma komşu al” denilirdi.. Aslında bu söz ülkemizin pekçok köşesinde bilinir ve söylenir!..
Kasabalarda, köylerde, durum ne alemde pek bilmem, ama komşuluk ilişkileri İstanbul‘da bitmiş gibi..

Köroğlu‘ya atfedilen “delikli demir” misâlinde olduğu gibi; maalesef apartman keşfedildi, komşuluk öldü!..

Eski mahallemizi hatırlıyorum.. Fatih‘teydi.. Darüşşafaka Caddesinin hemen altındaki Fahri Bey‘le Salih Zeki sokaklarını içine alan bir bölgedeydi.. Orada doğduk büyüdük.. Mahallemizde 13-14 tane “bahçeli ahşap ev” vardı.. Herkes birbirlerini tanırdı.. İnsanlar can-ı gönülden selâm verirdi.. Kadınlar, erkekler, gençler, yaşlılar, birbirlerine karşı son derece müşfik ve saygılıydılar..

Devamını oku: Komşu

Muhteşem panayır 2

Muhteşem Yüzyıl” isimli dizinin ilk bölümünde gözüme ilişen hataları tespite devam ediyorum...

4. Haremde kapılar dinlenemez...

Dizideki haremde, önüne gelen kapı dinliyor. Bu mümkün değil. Harem halkı, isteseler bile kapı dinleyemezler, çünkü her adımda Valide Sultan’ın gözcüleri vardır.

Ayrıca her kapının önünde hadım nöbetçiler nöbet tutuyor. Bu anlamda kamera ile donatılmış bir mekânda yapılamayacak hiçbir iş Harem’de yapılamaz. Kaldı ki kapı dinlemek, bugünkü görgü kurallarına göre bile iğrenç bir durumdur.

5. Padişahın yüzüne bakılmaz...

Devamını oku: Muhteşem panayır 2

Muhteşem panayır

“Muhteşem Yüzyıl”ı, yani Kanuni Sultan Süleyman ve dönemini anlatmak iddiasında olan dizinin hemen başında iki temel unsur öne çıkıyor:

1. Şiddet (baş kesme sahnesi)...
2. Cinsellik...

Bunlar dizinin hangi eksen üstünde gelişeceğini gösteriyor. Belli ki dizi şiddet ve cinsellik ekseninde gelişecek. Çünkü bunlar en çok merak uyandıran ve seyirci toplayan unsurlardır.

Peki, ama Kanuni dönemi böyle bir dönem midir? Bunu umursadıklarını sanmıyorum: Maksat ilginçlik olsun, küp dolsun!

Devamını oku: Muhteşem panayır

Telif Hakkı © 2025 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.