An'ı yaşamak yada yaşamamak,işte bütün mesele bu!

 Bugün ise bu yaşta bile ıskalamaya devam ettiğim bir konuyu irdelemek istiyorum:
"An"ı yaşamamak!  "Þimdi"yi ıskalamak!

İlkokul mezunu ama zeka seviyesi çok yüksek, eşini evinin direği görmüş ama onunla bütün olmayı yakalayamamış, dolayısı ile biricik yavrusu, tek erkek evladını "çocuğu" olmanın çok ötesinde, bilinç dışının bir yerlerinde "erkeği" olarak da görmüş; isteri krizleri ile yuğrulan bir annenin eseri olarak benim de "nörotik" bir karakter yapısını aşmam mümkün olmadı.

 

Devamını oku: An'ı yaşamak yada yaşamamak,işte bütün mesele bu!

Hamam böcekleri gıdıklanır mı? -2

 Kararlıydım, Cahit Bey'in psikolog arkadaşı ile görüşecektim. Yaşadığım tüm takıntıları anlatacaktım. Yarın saat 16.00'da randevumu bile almıştım. Fakat nereden başlayacağıma, nasıl anlatacağıma bir türlü karar veremiyordum.
Anlatacaklarımı önem sırasına göre bir liste yapmalıydım. Böylece hiç birini de atlamamış olurdum. Başladım yazmaya, 1. 2. 3… derken 12 maddede toplamıştım yaşadığım sıkıntıları. Fakat içimdeki ses, "Neden 16 değil de 12?" diye öylesine hücum ediyordu ki…

Devamını oku: Hamam böcekleri gıdıklanır mı? -2

Hamam Böcekleri Gıdıklanır mı? 1

 Bir gece yarısıydı. Yatağıma uzanmış ama bir türlü uyuyamamıştım. Bu şekilde yaklaşık bir saat geçti. Düşünüyordum, neyi düşündüğümü önemsemeyerek. O sırada telefonumdan bir mesaj sesi geldi. Numarayı tanımadığım için merak ettim ne yazıyor diye. Açtım. Okudum. İlk önce anlamadım. Tekrar okudum. Aynen şunlar yazıyordu:
"Günlerdir aynı şeyi düşünüyorum, bunu içimde saklamaktan yoruldum artık. Benim hakkımda ne düşüneceğin umurumda değil. Her şeyi göze alıyorum, istersen bir daha görüşmeyiz, dayanamayıp soruyorum; lütfen cevap ver: Hamam böcekleri gıdıklanır mı?"

Devamını oku: Hamam Böcekleri Gıdıklanır mı? 1

Herkes çekiyor! Neyi çektiğini bilmeden

 Bursa Ulu Cami. Vakit huzura yaklaşmak üzere. Ki huzur en çok her şehrin Ulu Cami'sinde beklemektedir bizi.

Ama o da ne?!

Vakti huzur üzere beklemek var iken.

Þöyle sesiz. Þöyle başını kalbine gömerek…

Þu şadırvandaki suyun akışına karışıp ...

Devamını oku: Herkes çekiyor! Neyi çektiğini bilmeden

Anlamalı insan...

 Bazen olur ya; yorulup kaldığımızda bir yerlerde, yaşamdan bir nefes daha almak istedigimizde, dönüp bakmalıyız aynaya..

 

Sırtımızı dönmek fayda etmez dağlara.. Ne zamana kıymalı insan ne de keşkelerine ağlamalı, bunalıp kaldığında bir köşede. Yeniden yola koyulmalı, yine yeniden sevebilmeli yokuşları. Ertelemeye gelmez hayat: Ne varsa bir gün yaparım diye ertelediği, bir yerden başlamalı vakit kaybetmeden. Her geçen günün adım adım hesabından düşüldüğünü unutmamalı insan.

Devamını oku: Anlamalı insan...

Ve kapı çalmaz

  Kapı çalar...

Sabahın erken saatlerinde... Açarsınız. Sütçünüzdür gelen. Sütçünün litreliğinden kabınıza dökülen beyazlıkta sabahın güzelliğine kavuşursunuz. Gözünüzde pırıl pırıl bir sabah kahvaltısı canlanır. İçinizden “Bugün kahvaltıyı bahçede yapalım” diye geçirirsiniz...

•••

Devamını oku: Ve kapı çalmaz

Yaşam nedir diye soranlara

Image Eğer yeniden başlayabilseydim yaşamaya
İkincisinde daha çok hata yapardım.
Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım
Neşeli olurdum ilkinde olmadığım kadar.
Çok az şeyi ciddiyetle yapardım.
Temizlik sorun bile olmazdı asla.
Daha çok riske girerdim.

Devamını oku: Yaşam nedir diye soranlara

Bir otuz yaş klasiği

 İçindeki saat bir sabah seni, yarım kalmışlığın acısıyla uyandırdığında bir iç sorgulama yaşarsın, yüreğinin tâ dibinde…
     Geçen zamana dikersin gözlerini ve başlayıp da bitiremediğin, bitirip de yeni başlangıçlara adım atamadığın bir sürü anı çarpar yüzüne.  Yarım kalmışlıkların ve başlamış yarımların fark ediliş yaşıdır, otuz yaş.

Devamını oku: Bir otuz yaş klasiği

Ağlamayın, sinirlenmeyin, dinleyin..

 Amerika’da, Denizcilik Enstitüsü’nün yayınladığı bir dergide Frank Koch ilgi çekici bir hatırasını anlatıyor;“Eğitim filosuna verilmiş olan iki savaş gemisi birkaç gündür kötü hava şartlarında manevra yapıyorlardı. Ben, en öndeki savaş gemisinde görevliydim ve hava kararırken köprüde nöbetteydim. Yer yer sis vardı ve görüş alanı dardı. Bu nedenle komutan da köprüdeydi, bütün faaliyetleri denetliyordu.

Devamını oku: Ağlamayın, sinirlenmeyin, dinleyin..

Kalabalıklar içinde

 Kalabalıklar, kalabalıklar... Hıncahınç bir koşuşturma, herkes bir tarafa gidiyor. Modern şehir hayatının cenderesinde, teknolojiyle yarış ediyor adete insan. Bir tarafta makineler, elektronik cihazlar, gürültü, patırtı, metal sesler kargaşası; bir tarafta, etten kemikten ibaret bir aciz varlık ve bu aciz varlığın çılgınca bir hırs yumağı haline gelmiş acınacak hali... Nereye bu gidiş? Güneşin varlığını ve doğuşunu, yağmurun tadını çoktan unuttu insanlar. Durun!.. Biraz bakar mısınız, nereye gidiyorsunuz? Demek istiyorsunuz, feryadınız göğsünüzde bir volkana dönüşüyor.
 

Devamını oku: Kalabalıklar içinde

Kendini tanımama yanılgısı

 Yanılma şansı vermedik hiç kendimize.
Gözümüzün yaşına bakmadan sorguladık her şeyi. En ufak hareketimizi, bakışımızı sözlerimizi…“Bunu neden böyle yaptım? Neden oradaydım? Neden şöyle baktım?” diyerek tükettik anları. Çakışıp durduk kendimizle, karşımızdaki başkasıymış gibi. Bu kadar yakın ve o kadar uzaktık yani. İki yabancı gibi söyleşip durduk hep. Bu yüzden beğenemedik hiç “ her yaptığımız suç, her söylediğimiz yanlış oldu. 

Devamını oku: Kendini tanımama yanılgısı

Telif Hakkı © 2025 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.