وَلَا يَخَافُ عُقْبَاهَا
Ve lâ yehâfu ukbâhâ.
| ve | : ve |
| lâ yehâfu | : korkmaz, korkacak değil |
| ukbâ-hâ | : onun ukbasından, akıbetinden, bunun sonucundan |
bunun sonundan (hiç bir vech ile) korkmayarak!
Ve Allah Teâlâ onların bu ihlak-i akibetinden korkacak değildir.
Öyle ya o sonundan korkacak değil ki.
Öyle ya, O, o işin sonundan korkacak değil ki!
Öyle ya, Allah bu işin sonundan korkacak değil ya.
Bu işin sonundan O'nun korkusu yoktur.
Allah, bunun sonucundan çekinmez de!
(11-15) Semûd kavmi azgınlığı yüzünden (Allah'ın elçisini) yalanladı. Onların en bedbahtı (deveyi kesmek için) atıldığında, Allah'ın Resûlü onlara: «Allah'ın devesine ve onun su hakkına dokunmayın!» dedi. Ama onlar, onu yalanladılar ve deveyi kestiler. Bunun üzerine Rableri günahları sebebiyle onlara büyük bir felâket gönderdi de hepsini helâk etti. (Allah, bu şekilde azap etmenin) âkıbetinden korkacak değil ya!
O, bunun sonundan endişe de etmez, (çünkü her işi âdil, her hükmü mutlak hikmettir).
Bunun sonucundan da asla endişe etmedi.
Allah (yaptığı bu azabın) akıbetinden korkacak değildir, (hiç bir sorumluluğu yoktur).
Bunun sonundan hiç korkmayarak.
Bu işin sonundan korkmazdı ki.
(Allah, bu şekilde azap etmenin) âkıbetinden korkacak değil ya!
(Allah, asla) Bunun sonucundan korkmaz.
Bu isin sonundan O'nun korkusu yoktur. *
Allah bu işin sonundan korkmaz.
(Tanrı, asla) Bunun sonucundan korkmaz.
çünkü (onlardan) hiçbiri başlarına gelecek şeyin korkusunu taşımıyordu.
Bunun sonucundan Allah’ın bir endişesi yoktur.
(Allah, asla) Bunun sonucundan korkmaz.
Allah bunun sonucundan korkacak değil ya!
(Rab) Bu işin sonundan korkmaz.
Allah, işin sonundan korkacak değil ya!
Ne var ki hâlâ onların sonlarından ders alınmıyor