وَالسَّمَاء ذَاتِ الرَّجْعِ
Ves semâi zâtir rec’(rec’ı).
| ve | : and olsun |
| es semâi | : sema, gökyüzü |
| zâti | : sahip |
| er rec'ı | : dönme, döndürme, dönüş |
Andolsun o dönüş saahibi olan göğe,
(11-12) Andolsun o dönüş sahibi olan semaya. Ve çatlayıp yarılan yeryüzüne.
Kasem olsun o Semai zati rec'a
Andolsun o dönüşlü göğe,
Andolsun o dönüşlü göğe,
(11-12) Dönüşlü göğe ve yarılan yeryüzüne and olsun ki,
Yağmurlu göğe andolsun,
(11-17) Dönüş sahibi olan (yağmur yağdıran) göğe, (nebat ile) yarılan yere yemin ederim ki Kur'an, (hak ile bâtılı) ayıran bir sözdür. O, asla bir şaka değildir. Onlar bir tuzak kurarlar, ben de bir tuzak kurarım. Kâfirlere mühlet ver, onları biraz kendi hallerine bırak (pek yakında desteğimiz sana gelecek).
Dönüp dolaşan göğe (ondaki cisimlere) and olsun,
(11-12) Yağmur dolu gök, bitkilerin çıkması için yarılan yer hakkı için:
And olsun, o yağmur sahibi semâya,
Andolsun o dönüş yeri olan göğe.
Andolsun yağmur yağdıran göğe.
Dönüş sahibi olan (yağmur yağdıran) göğe, yemin ederim ki,
Dönüşlü olan göğe andolsun.
(11-12) Yagmurun donusunu saglayan goge ve yarilan yeryuzune and olsun ki,
Yağmurun sahibi göğe.
Dönüşlü olan göğe andolsun.
Düşün dönüp duran gökleri,
Yağmur yağdıran göğe..
Dönüşlü olan göğe andolsun.
And olsun dönüşlü göğe,
Dönüşlü göğe andolsun,
Yemin olsun o, dönüşle/döndürümle dolu göğe,
Geri çeviren göğe andolsun,