وَقَالُواْ لَن نُّؤْمِنَ لَكَ حَتَّى تَفْجُرَ لَنَا مِنَ الأَرْضِ يَنبُوعًا Ve kâlû len nu’mine leke hattâ tefcure lenâ minel ardı yenbûâ(yenbûan).Sureler Anasayfası
Sadakat.Net- Kırık Manalı ve Karşılaştırmalı Meal
isra suresi 90. Ayet
ve kâlû : ve dediler len nu'mine : biz asla inanmayız leke : sana hattâ : oluncaya kadar, olmadıkça tefcure : fışkırtırsın (yerden çıkarırsın) lenâ : bizim için, bize min el ardı : yerden, yeryüzünden, arzdan yenbûan : pınar, menba, su kaynağı Hasan Basri Çantay
«Biz, dediler, sana kat'iyyen inanmayız. Tâki bizim için şu yerden bir pınar akıtasın».
Ömer Nasuhi Bilmen
Ve dediler ki: «Biz sana imân etmeyiz. Bize yerden suyu çok bir çeşme akıtıncaya kadar.»
Elmalılı Hamdi Yazır
Ve biz dediler: sana ıhtimali yok inanmayız, tâ ki bizim için şu yerden bir menba' akıtasın
Elmalılı (sadeleştirilmiş)
Ve dediler: Biz sana asla inanmayız, ta ki bizim için şu yerden bir pınar akıtasın,
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)
Kâfirler şöyle dediler: «Sen, bizim için yerden suyu kesilmeyen bir kaynak fışkırtmadıkça sana asla inanmayacağız.»
Diyanet İşleri (eski)
Şöyle söylediler: 'Bize, yerden kaynaklar fışkırtmadıkça sana inanmayacağız',
Diyanet İşleri
(90-93) Dediler ki: “Yerden bize bir pınar fışkırtmadıkça; yahut senin hurmalardan, üzümlerden oluşan bir bahçen olup, aralarından şarıl şarıl ırmaklar akıtmadıkça; yahut iddia ettiğin gibi, gökyüzünü üzerimize parça parça düşürmedikçe; yahut Allah’ı ve melekleri karşımıza getirmedikçe; yahut altından bir evin olmadıkça; ya da göğe çıkmadıkça sana asla inanmayacağız. Bize gökten okuyacağımız bir kitap indirmedikçe göğe çıktığına da inanacak değiliz.” De ki: “Rabbimi tenzih ederim. Ben ancak resûl olarak gönderilen bir beşerim.”
Diyanet Vakfi
Onlar: «Sen, dediler, bizim için yerden bir kaynak fışkırtmadıkça sana asla inanmayacağız.»
Celal Yıldırım
(Sapık kâfirler) dediler ki: Mümkün değil sana inanmayız, tâ ki bize yerden kaynak (su) çıkarasın.
Suat Yıldırım
Ve "Biz" dediler; "Sana asla inanmayacağız. Ta ki yerden bir pınar akıtasın.
Ali Fikri Yavuz
(Kur’an’ın belâgat ve azameti karşısında âciz kalan müşrikler şöyle) dediler: “- Biz, sana, asla inanmayız; tâ ki bizim için şu yerden (Mekke’den) bir pınar akıtırsın.
İbni Kesir
Dediler ki: Sen, bize yerden bir kaynak fışkırtıncaya kadar sana asla inanmayacağız.
Abdulbaki Gölpınarlı
Dediler ki: Bize yeryüzünden bir kaynak çıkarıp akıtmadıkça inanmayız sana.
Adem Uğur
Onlar: "Sen, dediler, bizim için yerden bir kaynak fışkırtmadıkça sana asla inanmayacağız."
Ali Bulaç
Dediler ki: "Bize yerden pınarlar fışkırtmadıkça sana kesinlikle inanmayız."
Bekir Sadak
soyle soylediler: «Bize, yerden kaynaklar fiskirtmadikca sana inanmayacagiz",
Fizilal-il Kuran
Bunlar dediler ki; «Bize yer altından pınarlar fışkırtmadıkça sana kesinlikle inanmayız.
Gültekin Onan
Dediler ki: "Bize yerden pınarlar fışkırtmadıkça (tefcürelena) sana kesinlikle / asla inanmayız."
Muhammed Esed
Nitekim, "Ey Muhammed, bize yerden gözeler fışkırtmadıkça sana inanmayacağız" diyorlar,
Şaban Piriş
-Yerden bize bir pınar fışkırtmadıkça asla sana inanmayacağız, demişlerdi.
Tefhim-ul Kuran
Dediler ki: «Bize yerden pınarlar fışkırtmadıkça sana kesinlikle inanmayız,»
Ümit Şimşek
Dediler ki: 'Bize yerden bir pınar akıtmadıkça sana inanacak değiliz.
Süleyman Ateş
Dediler ki: "Yerden bize bir göze fışkırtmadıkça sana inanmayız!"
Yaşar Nuri Öztürk
Dediler ki: "Bizim için yerden bir pınar fışkırtmadığın sürece sana asla inanmayacağız!"
Edip Yüksel
Dediler ki: 'Yerden bize bir kaynak fışkırtmadıkça sana inanmayız.'