Mektubat-ı Rabbani-Tam Metin Tercümesi-Abdülkadir Akçiçek-Çile Yayınları-1979
267.Mektup
- Ayrıntılar
- Kategori: Mektubat-ı Rabbani
- Gösterim: 3854
267. Mektup
MEVZUU : Kendisi imtiyazlı bulunduğu sırlar ve incelikleri..
Bunların izharı mümkün olmadığı gibi; remz ve işaret yollu anlatmak dahi mümkün
değildir. Kaldı ki bunlar, nübüvvet kandilinden iktibas edilmiş olup mele-i âlâ
dahi onlarda müşterektir. Bu münasebetle bazı hususların beyanı..
***
NOT : İMAMI RABBANİ Hz. bu mektubu, Mirza Hüsameddin Ahmed'e yazmıştır.
***
Allah'a hamd olsun. Salât ve selâm Allah'ın Resulüne..
Sizlere dahi dualar etmekteyim..
***
Malum olsun ki.. İkram olarak, bu Hakir'e yolladığınız mübarek mektup ulaştı..
Onu mütalaa ile şerefyab oldum. Allah-ü Taâlâ, sizleri hayırlı mükâfatlarla
mükâfatlandırsın..
***
Yüce Sultan Hakkın nimetlerinden neler yazayım ki?. Sonra onların şükrünü nasıl
eda edeyim?.
Yüce Allah'ın ihsan ettiği muvaffakiyetle, onların pek çoğu kaleme alınıp
yazılmaktadır. Ehli olanların kulaklarına da böylece ulaşmaktadır.
Lâkin, benim imtiyazlı bulunduğum sırlara ve inceliklere gelince., onlardan bir
nebze dahi zuhur meydanına irad etmek mümkün değildir. Hatta o gibi sözleri,
remz ve işaret yollu konuşup anlatmak dahi mümkün değildir. Hatta, o sırlardan
yana, pek değerli oğlumla aramda dahi bir işaret geçmemiştir. Kaldı ki o:
Maarifimin mecmuasıdır; sülûk ve cezbe makamlarının nüshasıdır. Bunu ondan
dahi, tam bir şekilde saklamaya çalışıyorum. Bununla beraber, biliyorum ki o:
Mahrem-i esrarlardandır, hatadan ve galattan mahfuzdur. Ne yapabilirim ki:
Manaların inceliği dili tutmaktadır: söze gelmekten almaktadır. Sırların
letafeti, dili bağlamaktadır.
— «Göğsüm daralıyor; dilim açılmıyor.» (26/13)
Mealindeki âyet-i kerime, vaktin faydalı tekrarıdır.
Bu sırlar ve incelikler, beyan edilmeye uygun düşmeyecek kabilden değildir;
lâkin, onları dile getirmek mümkün değil..
Bir şiir:
Hafızın feryadı yersiz mi baştan sona;
Garib kıssa, acip sözler sığınıştır ona..
Gizlemeye çalıştığımız bu devlet, enbiyanın nübüvvet kandilinden iktibas
edilmiştir. Onlara salât ve selâm olsun.
Mele-i âlâ ve enbiya etbaından bu devletle müşerref olan herkes bu nimette
müşterektir. Bu manadan olarak, Ebu Hüreyre r.a. şöyle dedi:
— Resulûllah S.A. efendimizden iki ilim dolu kab aldım. Onun birini dağıttım.
Öbürünü da dağıtacak olsam bu boğaz kesilir..
İşte o dağıtılmayan ilim, sırlar ilmidir. Herkesin fehmi onu alamaz. Bu manada
bir âyet-i kerime meali:
— «Bu Allah'ın fazlıdır; onu dilediğine verir. Ve Allah, büyük fazlın
sahibidir.» (62/4)
Bu arada şunu arz edeyim: Hazret-i Şeyhimizin çocuklarına yazdığım mektubu
mütalaa etmelisiniz.
***
Ey Mahdum-ü Mükerrem,
Bu tarikatta yeni bir şey ihdas etmek, Fakir'e göre: En azından dinde bir
bid'at ihdasıdır. Tarikatın bereketleri, feyiz olarak ehil olanlara ancak onda
yeni bir ihdas olmadıkça gelir. Onda bir yenilik yapılmaya kalkılıp olmayan bir
şey ihdas edilirse., o zaman, feyiz ve bereket yolları kapanır..
Tarikatı, yeni icadlardan korumak, en önemli işlerdendir. Ona muhalefetten
sakınmak, zarurî sayılan vazifeler arasındadır.
Hangi mevzii görürsen ki, orada Tarikat-ı Aliyye'ye muhalif düşen bir şey
vardır: onu şiddetle men etmeye çalışmak gerekir. Ki bu: Tarlkat-ı Aliyye'nin
tervici ve takviyesi olacaktır.
Vesselam..