Mektubat-ı Rabbani-Tam Metin Tercümesi-Abdülkadir Akçiçek-Çile Yayınları-1979

267.Mektup

267. Mektup

MEVZUU : Kendisi imtiyazlı bulunduğu sırlar ve incelikleri.. Bunların izharı mümkün olmadığı gibi; remz ve işaret yollu anlatmak dahi mümkün değildir. Kaldı ki bunlar, nübüvvet kandilinden iktibas edilmiş olup mele-i âlâ dahi onlarda müşterektir. Bu münasebetle bazı hususların beyanı..

***

NOT : İMAMI RABBANİ Hz. bu mektubu, Mirza Hüsameddin Ahmed'e yazmıştır.

***

Allah'a hamd olsun. Salât ve selâm Allah'ın Resulüne..

Sizlere dahi dualar etmekteyim..

***

Malum olsun ki.. İkram olarak, bu Hakir'e yolladığınız mübarek mektup ulaştı.. Onu mütalaa ile şerefyab oldum. Allah-ü Taâlâ, sizleri hayırlı mükâfatlarla mükâfatlandırsın..

***

Yüce Sultan Hakkın nimetlerinden neler yazayım ki?. Sonra onların şükrünü nasıl eda edeyim?.

Yüce Allah'ın ihsan ettiği muvaffakiyetle, onların pek çoğu kaleme alınıp yazılmaktadır. Ehli olanların kulaklarına da böylece ulaşmaktadır.

Lâkin, benim imtiyazlı bulunduğum sırlara ve inceliklere gelince., onlardan bir nebze dahi zuhur meydanına irad etmek mümkün değildir. Hatta o gibi sözleri, remz ve işaret yollu konuşup anlatmak dahi mümkün değildir. Hatta, o sırlardan yana, pek değerli oğlumla aramda dahi bir işaret geçmemiştir. Kaldı ki o: Maarifimin mecmuasıdır; sülûk ve cezbe makamlarının nüshasıdır. Bunu ondan dahi, tam bir şekilde saklamaya çalışıyorum. Bununla beraber, biliyorum ki o: Mahrem-i esrarlardandır, hatadan ve galattan mahfuzdur. Ne yapabilirim ki: Manaların inceliği dili tutmaktadır: söze gelmekten almaktadır. Sırların letafeti, dili bağlamaktadır.

— «Göğsüm daralıyor; dilim açılmıyor.» (26/13)

Mealindeki âyet-i kerime, vaktin faydalı tekrarıdır.

Bu sırlar ve incelikler, beyan edilmeye uygun düşmeyecek kabilden değildir; lâkin, onları dile getirmek mümkün değil..

Bir şiir:

Hafızın feryadı yersiz mi baştan sona;
Garib kıssa, acip sözler sığınıştır ona..

Gizlemeye çalıştığımız bu devlet, enbiyanın nübüvvet kandilinden iktibas edilmiştir. Onlara salât ve selâm olsun.

Mele-i âlâ ve enbiya etbaından bu devletle müşerref olan herkes bu nimette müşterektir. Bu manadan olarak, Ebu Hüreyre r.a. şöyle dedi:

— Resulûllah S.A. efendimizden iki ilim dolu kab aldım. Onun birini dağıttım. Öbürünü da dağıtacak olsam bu boğaz kesilir..

İşte o dağıtılmayan ilim, sırlar ilmidir. Herkesin fehmi onu alamaz. Bu manada bir âyet-i kerime meali:

— «Bu Allah'ın fazlıdır; onu dilediğine verir. Ve Allah, büyük fazlın sahibidir.» (62/4)

Bu arada şunu arz edeyim: Hazret-i Şeyhimizin çocuklarına yazdığım mektubu mütalaa etmelisiniz.

***

Ey Mahdum-ü Mükerrem,

Bu tarikatta yeni bir şey ihdas etmek, Fakir'e göre: En azından dinde bir bid'at ihdasıdır. Tarikatın bereketleri, feyiz olarak ehil olanlara ancak onda yeni bir ihdas olmadıkça gelir. Onda bir yenilik yapılmaya kalkılıp olmayan bir şey ihdas edilirse., o zaman, feyiz ve bereket yolları kapanır..

Tarikatı, yeni icadlardan korumak, en önemli işlerdendir. Ona muhalefetten sakınmak, zarurî sayılan vazifeler arasındadır.

Hangi mevzii görürsen ki, orada Tarikat-ı Aliyye'ye muhalif düşen bir şey vardır: onu şiddetle men etmeye çalışmak gerekir. Ki bu: Tarlkat-ı Aliyye'nin tervici ve takviyesi olacaktır.

Vesselam..

 

X (Twitter) sayfamız!

X (Twitter) adresimizi takip ederek, her türlü ilmi bilgilendirmeden istifade edebilirsiniz.

Günün Sözü

"“Anne ve babasına veya sadece birine ihtiyarlık günlerinde yetişip de cennete giremeyen kimsenin burnu sürtülsün, burnu sürtülsün, burnu sürtülsün (yazıklar olsun)!” (Hadîs-i Şerif—Müslim)"
Telif Hakkı © 2024 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.