إِنَّا سَنُلْقِي عَلَيْكَ قَوْلًا ثَقِيلًا
İnnâ se nulkî aleyke kavlen sekîlâ(sekîlen).
| innâ | : muhakkak ki biz |
| se-nulkî | : yakında ilka edeceğiz, ulaştıracağız |
| aleyke | : sana |
| kavlen | : söz |
| sekîlen | : ağır |
Hakıykat biz sana ağır bir söz vahyediyoruz.
Şüphe yok ki Biz sana ağır bir kelâm vahyedeceğiz.
Çünkü biz senin üzerine ağır bir söz ilka edeceğiz
Çünkü Biz sana ağır bir söz vahyedeceğiz;
Doğrusu biz, senin üzerine ağır bir söz bırakacağız (Kur'an vahyedeceğiz).
Doğrusu Biz, sana, taşıması ağır bir söz vahyedeceğiz.
Şüphesiz biz sana (sorumluluğu) ağır bir söz vahyedeceğiz.
Doğrusu biz sana (taşıması) ağır bir söz vahyedeceğiz.
Şüphesiz ki biz, sana (kaldırılması) ağır bir söz vahyedeceğiz.
Biz sana pek ağır bir söz vahyedeceğiz.
Çünkü biz, sana, (sorumluluğu) ağır bir söz (Kur’an) vahy edeceğiz.
Muhakkak ki Biz; sana, ağır bir söz vahyedeceğiz.
Gerçekten de sana ağır bir şey vahyedeceğiz.
Doğrusu biz sana (taşıması) ağır bir söz vahyedeceğiz.
Gerçek şu ki, biz senin üzerine 'oldukça ağır' bir söz (vahy) bırakacağız.
Dogrusu Biz, sana, tasimasi agir bir soz vahyedecegiz.
Çünkü biz sana sorumluluğu ağır bir söz indireceğiz.
Gerçek şu ki, biz senin üzerine 'oldukça ağır' bir söz (vahy) bırakacağız.
Biz sana (sorumluluğu) ağır bir mesaj tevdi edeceğiz;
Çünkü biz sana ağır bir söz vahyedeceğiz.
Gerçek şu ki, biz senin üzerine 'oldukça ağır' bir söz (vahy) bırakacağız.
Biz sana sorumluluğu ağır bir söz vahyedeceğiz.
Doğrusu biz, senin üzerine ağır bir söz bırakacağız.
Doğrusu, biz senin üzerine ağır bir söz bırakacağız.
Biz sana ağır bir söz bırakacağız.