Fıkıh Köşesi

İTİKAF

Soru: "Bundan üç yıl önce, bir hastalığa tutuldum. Hastahanede yatarken "-Eğer Allahü Teala sıhhat verirse, vallahi önümüzdeki yıl itikafa gireceğim" dedim. (..) Altı ay hastahanede yattım. Sonra taburcu oldum. Allahü Teala'nın (cc) izniyle sıhhatime kavuştum. Fakat bazı sebeblerden dolayı, geçen yıl nezrimi eda etmem mümkün olmadı. (..) Vicdanen rahatsız olduğum için, durumu bir hocaefendiye sordum ve şu cevabı aldım: "-Vallahi diyerek itikaf ibadetini nezr etmişsin. Bu ibadeti eda etmek senin üzerine vaciptir. Vacibin terki ve ihmali ağır bir vebaldir" (..) Eğer bir mani çıkmazsa, İnşa-Allahu Teala (cc) bu yıl nezrimi yerine getireceğim. İtikaf ibadeti ile ve itikaf'ın keyfiyeti ile ilgili biraz araştırma yaptım. Bu ibadetin sahih olabilmesinin şartları nelerdir? Bazı eserde "İtikafa giren kimsenin mümkün mertebe susması lazımdır. Malayani konuşma, bu ibadete zarar verir" deniliyor. Bazılarında ise susmanın mekruh olduğu belirtiliyor. İ'tikaf esnasında hiç konuşmamak mı gerekir?"

CEVAP: Bir mükellefin; ibadet niyeti ile cemaatle namaz kılınan bir mescidde durmasına itikaf denilir.. (1) Bu ibadet, insanın kendi nefs-i emmaresi ile hesaplaşması açısından önemlidir. İmam-ı Serahsi "İtikafın meşruiyyeti, kitab ve sünnet ile sabittir. Kur'an-ı Kerim'de Allahu Teala (cc)'nın şu kavli vardır: "-Mescidlerde itikafta bulunduğunuz zaman kadınlarınıza yaklaşmayın". Muhakkak ki mescidde ibadet niyetiyle durulur. Hz. Aişe (r.anha)'dan ve Hz. Ebu Hureyre (ra)'den rivayet edildiğine göre Resul-i Ekrem (sav) Ramazan-ı Şerif ayının son on gününde, Medine'de mescidde itikafta bulunmuştur" (2) diyerek, meseleyi izah etmiştir. İtikaf ibadeti; vacip, sünnet-i müekkede ve müstehab olmak üzere üçe ayrılır. Bir şarta bağlı olarak veya şartsız olarak nezredilmiş bulunan itikaf vaciptir. Ramazan-ı Şerif ayının son on günündeki itikaf ise, kiyafe yolu ile sünnet-i müekkededir. Bu ikisinin dışında, bir mescidde ibadet niyetiyle yapılan itikaf ise müstehabtır. (3) Vacip olan itikafın en az süresi bir gündür. İtikafa giren kimse, bir günü doldurmadan çıkarsa, o günün itikafını kaza eder. Çünkü o kimse itikafa niyet etmiş, başlamış, sonra da iptal etmiştir.(4)
Fıkıh kitaplarında "itikafın sahih olabilmesi için gerekli şartlar üzerinde" durulmuştur. Şimdi bunları izaha gayret edelim. Birincisi: İtikaf için niyet şarttır. Niyetsiz itikafın sahih olmayacağı hususunda icma teşekkül etmiştir. İkincisi: İtikafın, erkekler için mescidde olması zaruridir. Sahih olan kavle göre; ezan okunup, kamet getirilen ve cemaat ile namaz kılınan her mescidde itikaf yapılabilir. Cemaati en çok olan camide yapılan itikaf, daha efdaldir. (5) Üçüncüsü: İtikafın şartlarından birisi de oruçtur. Resul-i Ekrem (sav)'in: "İtikaf ancak oruç ile birlikte eda edilebilir" (6) hadis-i şerifini esas alan Hanefi fukahası: "Oruç tutmadan, hiçbir itikaf sahih olmaz" hükmünde ittifak etmiştir. (7)
İtikaf ibadeti ile ilgili bu genel bilgilerden sonra, diğer meseleye geçebiliriz. İtikaf esnasında hayırdan başka hiçbir sözün söylenmemesi gerekir. Ancak ibadet olduğu zannıyla (kasden) susmak da mekruhtur. Molla Hüsrev: "-Susmanın mekruh olması, mutekifin susmanın ibadet olduğuna itikad etmesi halindedir. Aksi halde mekruh olmaz. Çünkü Resul-i Ekrem (sav) "-Kim susarsa kurtulur" buyurmuştur. Bu hadis-i Şerif Hz. Abdullah İbn-i Ömer (ra)'den rivayet edilmiştir. Konuşmak da mekruhtur. Ancak hayır konuşmak mekruh değildir. Çünkü Allahu Teala (cc)'nın: "(Habibim) Kullarıma söyle, herkesle en güzel şekilde konuşsunlar" kavl-i şerifi; manasındaki umumiliğinden dolayı, mescidin dışında da ancak hayır ile konuşmayı gerektirir. Sen mutekifi ne sanırsın ki, mescidde hayırdan başkasını konuşması caiz olsun?" (8) diyerek, meseleyi izah etmiştir. İtikaf ibadetine başlayan mükellef: Kur'an-ı Kerim'i okumaya ve Resul-i Ekrem (sav)'in siyerini öğrenmeye gayret etmelidir. Zira onun maksadı; sürekli kötülüğü emreden nefs-i emmaresini yenmektir. Bir beldedeki mü'minler, topluca itikafı terkederlerse, günah işlemiş olurlar. Bir kısmı itikafa girerse, diğerlerinden günah sakıt olur. Mektubunuzdan anladığım şudur: Nezr-i muayyen sebebiyle size itikaf vacip olmuştur. İtikafa girmek suretiyle ahdinizi yerini getirmeniz vaciptir. Meselenin özü budur. Birbirimize dua edelim.

(1) Molla Hüsrev- Düreri'l Hükkam- İst: 1307 C: 1 Sh: 212.
(2) İmam-ı Serahsi- El Mebsut- Beyrut: Ty. D.Marife Neş. C: 3 Sh: 114.
(3) Şeyh Nizamüddin ve Heyet- Feteva-ı Hindiyye- Beyrut: 1400 C: 1 Sh: 211.
(4) Şeyh Abdülgani El Meydani- El Lübab- Beyrut: 1400 C: 1 Sh: 176.
(5) İbn-i Abidin-Reddü'l Muhtar Ale'd Dürri'l Muhtar- İst: 1983 C: 4 Sh: 381-382. Ayrıca Şeyh Nizamüddin ve Heyet- A.g.e. C:1 Sh: 211.
(6) İbn-i Hümam- Fethu'l Kadir- Beyrut: 1315 C: 2 Sh: 107. Ayrıca Molla Hüsrev- A.g.e. C:1 Sh: 215.
(7) İmam-ı Kasani- El Bedaiu's Senai- Beyrut: 1974 C: 2 Sh: 110, Ayrıca İbn-i Hümam- A.g.e. C: 2 Sh: 107.
(8) Molla Hüsrev- A.g.e. C: 1 Sh: 214

Günün Sözü

"Kim âile efrâdına aşûre gününün nafakasını geniş tutarsa, Allah Teâlâ’da ona, senenin tamamında genişlik verir.” (Hadîs-i Şerif—Taberânî ve Beyhakî)"
Telif Hakkı © 2024 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.