Emanet ve Ehliyet
İSLÂM FIKHI'NIN KAYNAKLARI
- Ayrıntılar
- Kategori: Emanet ve Ehliyet
- Gösterim: 4114
20 Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Allahû Teâla (cc) kime hayır murad ederse, o kimseyi dinde fakih kılar"(22) müjdesi sarihtir. Dolayısıyla fıkıh; kalpte mevcud olan iman nuru ile yakından alâkalıdır. Hiçbir zaman "Hukuk" manasına değildir. Maalesef son yıllarda "İslâm fıkhı" tabiri yerine "İslâm Hukuku" kullanılmaktadır. Halbuki "hukuk" kelimesi hiçbir zaman "Fıkıh" manasına gelmez. "Hukuk", İslâm fıkhının muamelât ile ilgili bir bölümüdür.
21 Kur'an-ı Kerim'de: "Nerede olursanız olun, velev ki tahkim edilmiş yüksek kalelerde bulunun, ölüm size gelip yetişir. Eğer onlara bir iyilik dokunursa "Bu Allah katındandır" derler. Şayed onlara bir fenalık dokunursa "Bu senin katındandır (senin yüzündendir)" derler. De ki: Hepsi Allah katındandır. Böyle iken onlara, o kavme ne oluyor ki (kendilerine söylenen) hiçbir sözü anlamaya yanaşmıyorlar"(23) hükmü beyan buyurulmuştur. Bu Ayet-i Kerime'de geçen "La yefkahûne" hükmünün muhatapları münafıklardır. Hepsi de "Arapça" konuşmaktadırlar. Bu durumda Kur'an-ı Kerim'in zahiri manalarını anlamaları ve Resûl-i Ekrem (sav)'i dinlemeleri kaçınılmazdır.(24) Peki anlamadıkları nedir? İşte bu noktada "Yefkahûne" ibaresi karşımıza "İnce anlayış ve keskin idrak" olarak çıkmaktadır.
22 Fıkh-ı Batını esas alan (tasavvuf ehli) alimler, bu ayet-i kerime'yi delil getirerek: "Allahû Teâla (cc) bir kavimden "Fıkhı" kaldırırsa, onlar zahiri anlamakla beraber, gerçek mahiyeti kavrayamazlar"(25) hükmünü zikretmektedirler.. "Fıkıh" kelimesi, ıstılâhta "Şer'i hükümleri, delilleriyle birlikte tafsili olarak bilmek" şeklinde tarif olunmuştur. .(26)
23 İmam-ı Azam Ebû Hanife (rha) "Fıkhı" şu şekilde tarif ediyor: "Fıkıh ilmi, kişinin leh ve aleyhindeki hükümleri bilmesidir. İlim ancak amel etmek içindir. İlim ile amel etmek, ahiret saadeti için dünya meşguliyetlerini terkedip, gönülden çıkarmaktır."(27)
24 Şurası muhakkaktır ki; bir mükellefin, lehindeki ve aleyhindeki haklarını tesbit kat'i delillerle mümkündür. İmam-ı Şafii (rha): "Kat'i bir habere dayanmadan veya ictihad yapmadan bir söz söylemek günaha çok yakındır. Allahû Teâla (cc) Resûl-i Ekrem (sav)'den başka hiç kimseye ilmi bir delile dayanmadan "Din" hususunda herhangi bir söz söyleme hakkı tanımamıştır. İlmi delil ise: Kitab, sünnet, icma-i ümmet, asar ve mahiyetini beyana gayret ettiğim kıyas-ı fukaha'dır"(28) buyuruyor. Dolayısıyla; şer'i herhangi bir delile dayanmadan din hususunda "Şahsi kanaat belirtmek" büyük bir vebaldir.