Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Kim bizim kıldığımız namazı kılarsa, bizim kıblemize yönelirse, kestiğimizi yerse işte Allah ve Resûlünün zimmetinde bulunan müslüman budur. Allah'ın zimmetini bozmayın" hadis-i şerifini esas alan Ehl-i Sünnet'in müctehid imamları: "Kıble ehlinin tekfîri câiz değildir" hükmünde ittifak etmiştir.(242) Hanefî fûkahasından Molla Hüsrev: "Ehl-i ehva kelâm kitaplarında zikredildiğine göre inançları Ehl-i sünnet'in inançlarına uymayan ehl-i kıbledir. Bunların şahitlikleri kabul edilir."(243) hükmünü zikreder. Alauddin El Haskafî "Bid'at ehlinin imâmeti'ni" izah ederken: "Bid'at: Peygamber (sav)'den malûm ve meşhur olan şeyin aksini itikad etmektir. Fakat bu bir inad sebebiyle değil, bir nevî şüphe iledir. Bizim kıblemize dönenlerden hiçbiri bid'at sebebiyle tekfir edilemez" hükmünü kaydeder. İbn-i Abidin bu metni şerhederken: "Bizim kıblemize dönenlerden hiçbiri şüphe ile kurulan bid'atten dolayı tekfir edilemez. Ama zarurat-ı dîniyye hususunda muhâlefet edenin küfrüne hilâf yoktur"(244) diyerek, konuya açıklık getirir. Sonuç olarak; inanılması zarurî olan hususları inkâr etmediği müddetçe, ehl-i kıble tekfir edilmez.