Minyatür
- Ayrıntılar
- Kategori: Türk sanatları
- Gösterim: 4078
Minyatür Nedir ??
Ortaçağ avrupasında el yazması kitapların bölüm başlarında ilk harfler �minium�denilen , maden kırmızımısı bir boya ile seslenirdi. daha sonraları da kitapları süslemek için yapılan resimlere bu ad verilmiştir. minyatür kelimesinin türkçe, arapça ve farsça'da kelime karşılığı yoktur. bizde minyatüre �Nakış yapan sanatkarlara da �nakkaş� denilmiştir.
Osmanlı Kalkanları
- Ayrıntılar
- Kategori: Türk sanatları
- Gösterim: 4111
Günümüze dek orijinal haliyle konxnmuş olan kalkanlann çoğu ya Osmanlı kökenlidir ya da Osmanlı kalkanlan örnek alınarak yapılmıştır.
Bunlann özel olarak incelenmesi ve bir “tarihi eserler grubu” içinde yorumlanmaları gereklidir. Bu konudaki arşivlerin araştırılması da Türk bilim adamlarının görevi olmalıdır.
Özellikle Alman İngiliz Amerikan ve Türk bilim adamları tarafından birkaç kuşaktan beri ayrıntılı olarak incelenen minyatürlerdeki betimlemeler bu konuda faydalı olabilir. Ancak Osmanlı minyatürlerinde İran minyatürlerine oranla çok daha az sayıda kalkan betimlemesi görülür. Ayrıca Osmanlı askerlerinin Macar kalkanlanndan esinlenerek yapılmış üst kısmı diyagonal kesimli dışbükey dikdörtgen biçimli bir tür kalkan da kullanmış olduğu minyatürlerde görülmektedir.
Kalemişi Nedir?
- Ayrıntılar
- Kategori: Türk sanatları
- Gösterim: 2084
Günümüzde yarı geçirgen kâğıtlara (eskiz kâğıdı) kurşun kalem yardımı ile çizilen kurallı ve gelenekli desenlerin, yarı geçirgen kâğıt üzerinde iğnelenerek delinmesi ve uygulanacağı yüzeye, tercihen söğüt ağaçlarından elde edilen kömür tozundan yapılan tampon ile silkelenip (silkilip) yüzeye aktarılmasından sonra çeşitli renkler ile muhtelif fırçalar yardımı ile boyanıp, yine ince fırçalar ile kontürlenmesi (tahrirlenmesi) ile elde edilen süsleme tarzıdır. Yüzyıllar boyunca Türk Klasik Sanatlarının bir kolu olmuş, sivil, dini, askeri, mimari yapıların iç ve dış mekân süsleme unsuru olmuştur.
Türk Kalemişi Sanatı, kökeni Orta Asya’ya dayanan 8-9. Yüzyıl Türk Uygur sanatı ile başlayıp, Türklerin göçleri ile Anadolu topraklarına taşınan bir sanat kolumuzdur. Kara Hoça ve Bezeklik duvar fresklerindeki süslemeler, Türk Sanatının motif dağarcığının merkezi olmuş,
Kat'ı Sanatı
- Ayrıntılar
- Kategori: Türk sanatları
- Gösterim: 2815
OYULACAK KÂĞITLAR NASIL SEÇİLİR VE HAZIRLANIR?
Bir yöntem sentetik mat veya şeffaf iyi cins kâğıtlar üzerinde oymaktır. Eskilerde beyaz kâğıtlardan çok, renkli hatta aherlenmiş veyahut çok defa iyi mühürlenmiş kâğıtlar tercih edilirdi. Aranan her tip kâğıdı da Kâğıtçılar Çarşısı'ndan kolaylıkla sağlamak mümkündü.
Hatta Beyazıd'da devrin Maliye Bakanlığı olan ve hâlen Eczacılık Fakültesinin bulunduğu yerde, Sadrazam Doktor Fuad Paşa Konağının altında ve hemen karşısındaki müzehhipler, mücellidler, hattatlar çarşısından kâğıt tedarik edildiği gibi,
Hattat Ahmet Kutluhan
- Ayrıntılar
- Kategori: Türk sanatları
- Gösterim: 5936
1975 yılında Kastamonu, Tosya, Özboyu Köyünde doğdu. İlkokulu köyünde, orta ve liseyi Kastamonu İmam Hatip Lisesi' nde bitirdi. 1997 yılında Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden mezun oldu. 1996 Martında fakültede 3.sınıf öğrencisi iken İstanbul Müftülüğü'nde ilk memuriyete başladı. 1997 Temmuzunda Büyükçekmece, Gürpınar Merkez Camii'nde kendi isteği ile imam-hatip olarak tayin oldu. 2000 Temmuzunda Şişli Halil Rıfat Paşa Camii'ne nakloldu. Halen aynı yerde görev yapmakta olup evli ve 2 çocuk babasıdır.
Hüsn-i Hat sanatına ilk olarak lise yıllarında Rafet Küllüoğlu'ndan rik'a meşk ederek başladı. İki yıl çalışarak rik'ayı tamamladı. 1992'de üniversite öğrencisi olarak İstanbul'a geldiğinde Hattat Hasan Çelebi’den sülüs ve nesih yazılarını çalışmaya başladı.
Sermayesi sabır olan sanat: Katı'
- Ayrıntılar
- Kategori: Türk sanatları
- Gösterim: 3600
Katı', nâmıdiğer ince kâğıt oymacılığı sanatı medeniyetin kadife görünüşlü demir süngerlerinin hışmına uğramış bir Osmanlı sanatı... Sanatkâr dedelerimizin göz nurlarından meydana gelen, ilk örnekleri 15. yüzyılda rastlanan bu nadide sanat, günümüzde son temsilcilerinin elinde hayatiyetini sürdürme çabasında...
Toplumumuzda hemen herkes Japon kâğıt sanatı origaminin ne olduğunu bilir. Çünkü yıllarca TRT ekranlarında origami üzerine konuşulup duruldu... Kimse, bir Osmanlı-Türk sanatı olan katı'nın origamiyle kıyas dahi kabul edilemeyecek kadar daha ince bir sanat izzetine sahip olduğunun farkına varamadı.
Seyit Nizam’da kitâbe mezarlığı
- Ayrıntılar
- Kategori: Türk sanatları
- Gösterim: 3102
Avrupa Kültür Başkenti İstanbul’da İslam-Türk mimari ve hat sanatının birbirinden âlâ mezar kitabelerinin bulunduğu Zeytinburnu’ndaki Seyit Nizam Haziresi’nin hali içler acısı… Geçtiğimiz günlerde İstanbul kadılarından, Galatasaray Sultanisi Müderrisi Mehmet Rıza Bey’in kabrini bulmak ümidiyle Zeytinburnu’nda Seyit Nizam Camii Haziresi’ne gittik. Ne yazıktır ki burada pek de iç açıcı olmayan bir manzara ile karşılaştık.
Seyit Nizam Haziresi’nin hali pürmelâline geçmeden önce, İstanbul’un, ismi pek dillere düşmeyen semtinin kısa tarihine yolculuk edelim.
Topkapı Sarayı’ndaki zümrütler 2
- Ayrıntılar
- Kategori: Türk sanatları
- Gösterim: 5281
Hindistan’ın Rusya veya Transvaal’dan ithal ettiği düşük kalitedeki zümrütler kabaşon veya boncuk şeklinde kullanılır. Bazı zümrütlerin yağ içinde kaynatılarak uygun renge sahip olmalarının sağlandığı görülür. Bu şekilde işlem görmüş zümrütlerde zamanla lekeler ve benekler ortaya çıkar. Herhangi bir şüphe durumunda en iyi yöntem; taşı bir süre sıcak alkolde bırakmaktır.
Sahte materyal çözünürken taşın gerçek rengi kendini gösterecektir. Özellikle iyi renge sahip bazı zümrütlerin üzerinde oyma-kabartma yazılar, motifler ve figürler yer alır. Daha çok Hind-Mughal hazinelerinde bu tür eserlere rastlıyoruz. Aynı şekilde Osmanlı Saray koleksiyonlarında da üzerleri yazılı zümrüt mühürler ve baş süsleri bulunuyor.
Osmanlı Dericiliğinden Günümüze Ulaşan İşlemeli Mektup ve Para Çantaları
- Ayrıntılar
- Kategori: Türk sanatları
- Gösterim: 2134
Devamını oku: Osmanlı Dericiliğinden Günümüze Ulaşan İşlemeli Mektup ve Para Çantaları
Bir tarım ülkesi olan Anadolu topraklarında tarım ve onun ayrılmaz bir parçası olan hayvancılık çok gelişmiştir. Hayvancılığa dayalı sanayi sektörleri içinde en eskisi ve yaygını dericilikti. Derinin işlenmesinde kullanılan mazı, sumak, çam, meşe ağacı ve meyveleri palamutun ülke topraklarında bolca yetişmesi dericiliğin Anadolu'nun hemen her yerinde yapılmasına imkan vermiştir.
Kaynaklar bu sanayinin daha Fatih Sultan Mehmet (1451- 1481) zamanında, askeri ihtiyaçlar için topluca mamul deri temin etmek maksadıyla ve Ayasofya'ya gelir getirmek üzere Yedikule civarında kurulan üç yüz altmış dükkanla başladığını bildiriyorlar(1).
Tezhip Sanatında Tığ
- Ayrıntılar
- Kategori: Türk sanatları
- Gösterim: 4263
Tığ, yazma kitap süslemesinde kullanılan ve yaplan desenin bitiminde bulunan bir yardımcı süsleme motifidir. Tığ’ın tezhibinde kullanılan şekliyle, kelime anlamına sözlüklerde rastlanmıyor. Yalnız Celâl Esad Arseven’in Sanat Asiklopedisi’nde (c. XV. S. 1986) “Cild ve tezhib işlerinde bezemelerin dışa doğru ok gibi çıkan ucu sivri kısımları. Bu kısımlar umumiyetle boya ve altınla yapılır.” Açıklaması görülüyor. Süsleme motifine verilen tığ adı, Türkçe’ye Farsça’dan geçen tip: “kılıç” kelimesinden kaynaklanmış olmalıdır: zira tezhibde kullanılan tığ motifi de, kılıç gibi ucu sivri, ince uzuncadır.
Saliha Sultan Sebil Çeşmesi
- Ayrıntılar
- Kategori: Türk sanatları
- Gösterim: 3386
"Vâlide Sultânın iç hayrîna mâ"
Küçük kız, o küçük çeşmenin başında iki gözü iki çeşme ağlıyordur. Derken, çeşmenin yanında gayet süslü bir araba durur. Arabadaki hanım, küçük kızı çağırıp neden ağladığını sorar. Evine su götüreceği testi kırılmıştır. Hanım, atlas kesesini çıkarıp kıza para vermek ister. Küçük kızın cevabı şaşırtıcıdır: "Ben, testi kırıldı diye değil, eve su götürmeyi beceremediğim için ağlıyorum" der.