Eklem Kireçlenmeleri
- Ayrıntılar
- Kategori: Sağlık Bilgileri
- Gösterim: 4288
Eklem kireçlenmesi ameliyatları sonrasında yapılması gereken fizik tedavi programı, operasyonun başarısın vazgeçilmez koşulu. Ameliyatın hemen ertesi günü başlayan egzersizler ilk haftalarda hastanede uzmanlar gözetiminde yapılıyor. Daha sonra hasta egzersizlere evde kendisi devam ediyor.
EKLEM KİREÇLENMESİ AMELİYATLARI SONRASI...
Eklem kireçlenmeleri ağrılı ve gündelik hayatı olumsuz etkileyen hastalıklar. Günümüzde yapılan ameliyatlarla yüz güldüren sonuçlar alınıyor. Ancak operasyon sonrası ortopedist ve fizik tedavi uzmanı tarafından uygulanan kas güçlendirme ve eklem hareket açıklığını kazandırmayı destekleyen programlar başarının vazgeçilmez koşulu…
Eklem kireçlenmesi, yaşın ilerlemesiyle birlikte hemen herkesin başına gelebilen ve yaşam kalitesini oldukça olumsuz etkileyen bir hastalık. Her insanın vücudundaki eklem yerlerini kaplayan kıkırdaklar bir gün mutlaka aşınıyor. Bu kimisinde daha genç, kimisinde daha ileri yaşta oluyor. En sık kalça ve diz ekleminde görülüyor.
Kendisini genellikle ağrı ve hareket kısıtlılığı gibi şikayetlerle gösteren eklem kireçlenmesi ve sertliğinin başlıca nedenleri arasında romatizmal hastalıklar, ihmal edilmiş kalça çıkığı, iyi tedavi edilmemiş kırıklar ve eklem iltihabı yer alıyor. Hastalık zaman içinde kişinin hareketlerini, kişisel bakım ve temizliğini yapamayacak kadar kısıtlarken, ağrıları geceleri bile uyutmayacak düzeye ulaşabiliyor.
Eklem kireçlenmesinin pek çok sebebi olsa da risk faktörlerinin başında yaş geliyor. Hastalık daha çok kadınlarda görülüyor. Özellikle menopozdan sonra kıkırdak yapısında bozulmalar olabiliyor.
Menopoz döneminde östrojen hormonu azaldığı için bu hormonun olumlu etkileri de azalıyor. Ayrıca menopoz döneminde kilo alma olasılığı arttığı için bu da eklem kireçlenmesine sebep olabiliyor. Sigara kullanımı, beslenme şekli ve aşırı kilo da eklem kireçlenmesini artıran faktörlerden. Hastalığın oluşumunda genetik bir eğilimin de rolü var ama bu oran çok yüksek değil.
Genç yaşta eklem kireçlenmesi görülme sebeplerinin başında romatizmal hastalıklar geliyor. Çünkü romatizmal hastalıklar kıkırdağın aşınmasına sebep oluyor. Kalça çıkığı da, kalçaya binen dengesiz yüklere sebep olduğu için erken yaşta kireçlenmeye neden olabiliyor. Kalça çıkıklığı görülen hastalar 30 ile 40 yaşları arasında protez gerektirecek düzeye gelebiliyor. Kötü iyileşen kırıklar, bacaklardaki doğuştan şekil bozuklukları ya da bacak boylarındaki eşitsizlikler de eklem kireçlenmesinin genç yaşta görülme sebepleri. Yaşa bağlı kireçlenme ise genellikle 60-70 yaş arasında görülüyor. Eklem kireçlenmesi bu yaşlar için hemen hemen kaçınılması imkansız bir süreç.
Eklem kireçlenmesi nedir?
İnsan vücudundaki eklemler kıkırdak denen bir tabakayla kaplı. Kıkırdak, üzeri parlak, kaygan ve bulunduğu eklemin kolay hareket etmesini sağlayan beyaz bir tabaka. Bu tabaka yaş, kilo, düşme ve çarpma tarzı travmalar gibi pek çok dış faktörün etkisiyle aşınarak parlaklığını kaybediyor ve yüzeyi pürtüklenmeye başlıyor. Pürtüklenen yüzeyler ise bir süre sonra zımpara gibi birbirini aşındırmaya başlıyor.
Zaman içinde iyice aşınan kıkırdak tamamen yok oluyor ve eklem yerinde kemik kemiğe sürter hale geliyor. Bunun kemikte ve eklemde şekil bozuklukları gelişmesine neden olduğunu belirten Bursa Acıbadem Hastanesi’nden Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Nadir Þener, bu aşamadan sonra hastanın ağrısının arttığını, yürüyemediğini ve eklemini hareket ettiremez hale geldiğini söylüyor. "Eklem kireçlenmesinde en sık görülen şikayetler ağrı, şekil bozukluğu ve hareket kısıtlılığıdır. Hastalığın ilerlediği evrelerde ise hasta, sadece ev içinde hareket edebilir, tuvalete bile gitmekte zorlanır hale gelir. Gece ağrısı nedeniyle uyuyamayan hasta, baston ya da bir destek olmadan yürüyemez" diyor Doç. Dr. Nadir Þener.
Tedavi seçenekleri
Eklem kıkırdağındaki aşınma ilk başladığı zaman hastalar, genellikle hafif ağrı, eklemlerden ses gelmesi ve şişlikler oluşması gibi şikayetlerle doktora başvuruyor. Uzmanlar ilk olarak hastalara korunma yöntemleri tavsiye ediyor. Bunlardan ilki eğer hastanın fazla kilosu varsa kilo vermesi gerektiği şeklinde oluyor. Hastanın kaslarını güçlendirmesi için çeşitli egzersizler öneriliyor. Çünkü hareketlilik azaldıkça kaslar zayıflıyor ve bir süre sonra eklemlere daha fazla yük binmeye başlıyor. Bu da kireçlenmeyi ve kıkırdağın aşınmasını artırıyor. Korunma yöntemleri dışında hastaya eklem kıkırdağının aşınmasını önleyici ve ağrı kesici ilaçlar öneriliyor. Eklemdeki şişlikler ve ağrılar için önerilen bir başka tedavi de buz. Eğer bu tedaviler hastaya yeterli gelmiyorsa, hastaya eklemin içindeki kayganlığı ve kıkırdağın beslenmesini artırıcı enjeksiyonlar uygulanıyor. Birer hafta arayla 3 kez yapılan enjeksiyonları, 6 ay ile 1 yıl arasında tekrarlamak gerekiyor.
Eğer hasta tüm bu tedavilerden fayda sağlayamıyorsa ve eklemdeki kıkırdak kaybı henüz çok fazla değilse artroskopik cerrahi girişimler uygulanıyor. Artroskopide eklemin içine, kalem kalınlığında boru şeklinde bir aletle giriliyor. Açılan kıkırdaklar temizleniyor, tıraşlanıyor, meniskus yırtıkları alınıyor, eklemin içi yıkanıyor. Ancak eklem kireçlenmesi geri dönüşü olmayan bir hastalık. Kıkırdağı eskisi gibi yapmak, yenilemek mümkün değil. Yapılan tüm girişimler hastalığın seyrini yavaşlatmayı ve ağrıyı azaltmayı hedefliyor. Eklem kireçlenmesi bir aşınma süreci olduğu için kaybedilen kıkırdak geri gelmiyor.
Eklem kireçlenmesi başladıktan sonra 20 ila 30 yıl kadar seyreden ve yavaş yavaş ilerleyen bir hastalık. Bu süreç içinde herhangi bir ilaç, enjeksiyon, atroskopik girişim tedavisi ya da fizik tedavi yapılmazsa, hastanın eklemi günün birinde iş göremez hale gelecek kadar aşınabiliyor. Bu aşamada ise hastaya son çare olarak yapay eklem yani protez takılıyor.
Oldukça sık yapılan bu ameliyatların başarı oranı yüzde 95 civarında. Hasta, yapay eklemini vücudun normal bir eklemiymiş gibi yaklaşık 20 yıl kadar rahatlıkla kullanabiliyor. Yapay eklemin bozulması ya da aşınması durumunda çıkartılıp yerine yenisi konulabiliyor.
Günümüz tedavi seçeneklerinin, eklem kireçlenmesi şikayeti olan bir hastanın sakat kalmadan, tekerlekli sandalyeye ya da bastona mahkum olmadan yürümesini sağlayacak kadar ilerlemiş durumda olduğunu belirten Doç. Dr. Þener, hastalığın her aşamasında tedavi şansı olduğunu söylüyor ve şöyle devam ediyor: "Hasta ne kadar geç gelirse yapılacak cerrahi girişim de o kadar büyüyor ve riskleri de o kadar artıyor. Hastanın bize ağrıları, şişmeleri, eklemden ses gelmeleri başlar başlamaz gelmesi erken tedavi şansı veriyor. Erken tedaviye başlayan hastanın eklem kireçlenmesi iyi kontrol edilirse, ameliyat zamanını geciktirmek ve hatta hastamız ileri yaşlarda ise ameliyata gerek kalmadan hayatını devam ettirmesini sağlamak mümkün.”
Ameliyat ve sonrası...
Eklem kireçlenmesi ameliyatlarında aşınan, bozulan eklem yüzeyi ve kıkırdağı kesilip çıkarılıyor. Onun yerine onun görevini görecek metal, seramik ya da sert bir plastik türünden yapılmış bir yapay eklem yerleştiriliyor.
Yaklaşık 1 saat süren bu ameliyattan sonra hasta ertesi gün ayağa kalkıp eklemin üzerine basıp hareket edebilir hale geliyor. Ameliyat sonrası hastanede kalma süresi 3 ila 5 gün arası değişiyor. Hastanın yaklaşık 1-2 hafta kadar baston ya da tek koltuk değneği kullanması gerekiyor. Bu süre sonunda da bastonu bırakıp normal hayatına devam edecek hale geliyor.
Her ameliyat gibi bu ameliyatın da riskleri var. Protez takılan yerde iltihap gelişmesi, protezin yerinden çıkması, erken aşınması ya da pıhtı (emboli) oluşması gibi riskleri var. Yüzde 5 oranında gerçekleşebilen tüm bu risklere rağmen yapay protez ameliyatları ortopedi cerrahisinde en yüz güldürücü sonuçlara sahip ameliyatlardan biri. Kireçlenme en çok kalça ve dizde görüldüğü için ameliyatlar da en çok bu bölgelere uygulanıyor. Ancak ayak bileği, omuz, dirsek, el bileği ve omurgalara da protez koymak mümkün.
Ameliyat sonrası hastanın tüm kontrollerini ve takibini ortopedist ve fizik tedavi uzmanı birlikte yapıyor. Protezin sağlığını ve bacağın seyrini ortopedist takip ederken, fizik tedavi uzmanı hastaya, ameliyat sonrası kas güçlendirme ve eklem hareket açıklığını kazandırmayı destekleyecek programları uyguluyor. Fizik tedavisiz bir protez ameliyatının düşünülemediğini belirten Doç. Dr. Þener, protez ameliyatlarının başarısında fizik tedavinin çok belirleyici bir faktör olduğunu söylüyor. Protez koyulduğu andan itibaren hastanın eklemi yük taşımaya müsait bir duruma geliyor. Hastalar hastaneden tek bastonla kendi başına yürüyebilecek ve merdiven inip çıkabilecek şekilde gönderiliyor. Sonrasında ise fizik tedavi devam ediyor.
Ameliyatın başarısına rağmen protezli eklemde bazı küçük şikayetler de devam edebiliyor. Ameliyat sonrası hafif ağrı duymak, çok soğuk havalarda protezin hafif de olsa soğukluğunu hissetmek, çok uzun yol yüründüğünde şişmeler yaşamak mümkün. Ancak hastalar günlük hayatta protezi hiçbir şekilde fark etmiyor. Bursa Acıbadem Hastanesi Fizik Tedavi Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Orhan Özcan, cerrahi girişim sonrası uygulanan fizik tedavi çalışmalarında temel kuralın, eklem hareket açıklığını kazandırmak, yeterli kas gücünü elde etmek ve hepsinden önce kişiyi ağrısız normal günlük yaşamına döndürmek olduğunu belirtiyor.
"Ameliyatın ertesi günü hastanede, izometrik egzersizler dediğimiz eklemi hareket ettirmeden kası güçlendirici egzersizlere başlıyoruz. Uygulama süresi yapılan ameliyata göre değişiyor. Daha sonra eklem hareket açıklığını kazandırıcı hareketler uygulanıyor. Hastanın durumuna göre şişliklere engel olmak için buz uygulanıyor. Sonraki günlerde aşama aşama kası güçlendirici ağırlıklar yardımıyla, kasın gücünü artırmaya yönelik egzersizlere başlanıyor. Eğer her şey yolunda giderse, 2-3 hafta sonra kişi baston ya da başka bir araç kullanmadan yürüyebilir duruma gelebilir" diyor Prof. Dr. Özcan.
Ameliyat sonrası ilk 1 ila 2 hafta boyunca hastanın her gün fizik tedavi çalışmaları için hastaneye gelmesi gerekiyor. Daha sonra bu süre 2 ila 3 günde bir şeklinde azalıyor. Bu sayede hem hastadaki gelişmeler hem de egzersizlerin hasta üzerindeki etkileri takip ediliyor. Hastanın normal yürüyüş görüntüsünü kazandıktan sonra tedavisine kendisine verilen egzersiz programıyla evde sürdürdüğünü belirten Prof. Dr. Özcan, ameliyat olan kişilerin genelde 60 yaşın üzerinde olduğunu ve kondisyonel durumlarını korumak amacıyla bu egzersizleri hayat boyu yapmalarının oldukça faydalı olacağını vurguluyor.
Prof. Dr. Özcan, "Hastaların iyileştikten sonra da egzersizlere devam etmeleri, bunu bir tedavi gibi değil de bir yaşam biçimi olarak algılamaları ve hayatlarına geçirmelerini tavsiye ediyoruz" diyor.
· Fazla kilo almamaya özen gösterin.
· Travmalardan uzak durmaya çalışın.
· Egzersizleri bilinçli yapın. Yüzme ve yürüyüş gibi daha hafif, yaşa uygun, ekleme fazla yük bindirmeyecek ama kasları güçlendirecek egzersizleri tercih edin.
· Katkı maddelerinden uzak bir doğal beslenme şeklini benimseyin. Kıkırdak kandan değil eklem sıvısından beslendiği için oldukça sınırlı bir beslenmesi var. Eklem sıvısının niteliği ve içeriği bozulunca kıkırdağın da yapısı bozuluyor.
· Sigara kullanmayın. Sigara, kıkırdak beslenmesini olumsuz etkiliyor.
Kaynak:Acıbadem hastanesi sağlık gurubu