Nurul İzah

Bayram namazları

BAYRAM NAMAZLARI[1][1]

 

Bayram Namazları ve Vücûbunun Şartları

 

Bayram namazları, hutbe hariç,[2][2] cumanın vücûb şartlarıyli ırîikte kendisine cuma namazı farz olan kimselere vaciptir.* )iğer görüşlerin) en doğrusu da budur. Bayram namazları hutbe-lz de caiz olur; ancak hutbenin bayram namazlarından önce kunması nasıl (uygunsuz ve) kötü ise,[3][3](bayram namazlarının utbesiz kılınması da) tıpkı böyle kötü (ve uygunsuz)dur.

İkinci ezan ise, bilindiği gibi, imam-hatip hutbede iken caminin İçinde oku­nan ezandır.

 

Ramazan Bayramında Yapılması Mendup Olan Şeyler

 

Ramazan bayramında şu on üç şeyi yapmak menduptur:

(1) (Birşey) yemek, yenilen şeyin hurma olması ve (bum olarak bir, üç, beş gibi) tek olması,

(2) yıkanmak,

(3) misvj kullanmak,

 (4) güzel koku sürünmek,

 (5) en güzel elbiseleri giymek,

 (6) eğer kendisine vâcipse fıtır sadakasını vermek,

 (7) se-j içli görünmek ve güler yüzlü bulunmak,

 (8) imkân elverdiğine bol sadaka vermek,

 (9) uykudan erkenden uyanıp

 (10) sür'atle ımazgâha koşmak,

(11) sabah namazını kendi mahallesindeki .mide kılmak,

 (12) sonra da namazgaha doğru yürümek, (yül irken de) gizli gizli tekbir getirmek; getirmekte olduğu tekbiri! r rivayete göre namazgaha vardığında, bir rivayete göre de naf aza başladığı zaman kesmek;

 (13) (evine dönerken) bir başki )ldan dönmek.

Gerek namazgahta ve gerekse evde bayram namazından el nafile namaz kılmak; bayram namazından sonra sadedi amazgâhta nafile namaz kılmak çoğunluğun tercihine göre mekhtur.

 

Bayram Namazının Vakti

 

Bayram namazı, güneşin bir veya iki mızrak boyu[4][4] yüksel-lesinden itibaren zeval (güneşin tepe noktasına gelmesi) vaktine adar kılınabilir.

 

Bayram Namazının Kılınışı

 

Bayram namazı şöyle kılınır: (Önce) bayram namazını almaya niyet edilir, sonra iftitah tekbiri alınarak "sübhâneke", sonra her defasında eller kaldırılarak üç kere zevâid birleri[5][5] (denilen ilâve tekbirler) alınır, sonra gizlice eûzü ve besmele çekilir,[6][6] sonra Fatiha ve ardından bir sûre okunur -ki bu senin "Sebbihısme rabbike'1-a'lâ" olması menduptur- ve rükûya tilir. İkinci rek'ata kalkıldığında besmeleden sonra Fatiha ve| iından bir sûre okunur,ki bunun da el-öâşiye sûresi olması snduptur- daha sonra birinci rekattaki gibi her defasında ellerj ldırılarak üç kere zevâid tekbirleri alınır. Önce zevâid tekbirle-ıi alıp sonra okumak caiz ise de ikinci rek'atta tekbirleri raetten (okumadan) sonraya bırakmak daha evlâdır. Son. tam, namazdan sonra iki hutbe okur ve hutbede insanlara fiti. dakasmdan (yani fitreden) bahseder.

 

Ramazan Bayramı Namazının Kaçırılması ve Tehiri

 

Bu bayram namazım imamla birlikte kılamayanlar kaza etlezler, ancak herhangi bir mazeretten dolayı sadece ertesi güne ahir edilebilir.

 

Kurban Bayramıyla Ramazan Bayramı Arasındaki Ayrıcalıklar

 

Kurban bayramı da tıpkı ramazan bayramı gibidir; ancak curban bayramında yemek namazdan sonraya bırakılır, yolda (giderken) tekbir açıktan açığa söylenir, hutbede kurban ve teşrîk [7][7] skbirlerinden bahsedilir, (Kurban bayram namazı) herhangi bir ıazeretten dolayı üç gün tehir edilebilir. (Arafat'taki vakfeye ben-eterek herhangi) bir yerde durmak doğru değildir.[8][8]

 

Teşrîk Tekbirlerinin Müddeti ve Kimlere Vacip Olduğu

 

İmam A'zam (RahimehullahJ's. göre, arefe gününün sabah lamazından başlamak üzere (kurban bayramının sonuncu günü) kindi namazı da dahil cemaatla kılınanki teşkil olunan bu ce-naatin müstehap olması gerekir[9][9] her farz namazın ardından bu namazı mukîm olarak şehirde kılan imamın ve ister yolcu, ister çöle, isterse kadın olsun kendisine uyanların teşrîk tekbiri getirenleleri vaciptir.

(İmam Yusuf ile Muhammed ise), namazı ister tek başına talanlar olsun, isterse yolcu olarak yahut köylerde kılanlar olsun bunların, arefe gününden başlamak üzere beşinci günün ikindi namazına kadar her farzın arkasında teşrîk tekbiri getirmeleri vaciptir, demişlerdir ki bunların sözüyle amel olunur[10][10] ve fetva da (zâten) bu yönde verilmiştir.

Bayram namazlarından sonra tekbir getirmekte bir beis yok­tur.

Tekbir şöyle söylenir: "Allahü ekber, Alîahü ekber, lâ ilahe ilallahu vallâhu ekber, Allahü ekberu ve lillahi'l-hamd.[11][11]

 

 



 



[1][1] Ebu Davud'un Enes (Radıyallahu anh)'d&n naklettiğine göre, Rasûlullah (Aleykissalâtü vesselam) Efendimiz Medine'ye geldiklerinde Medinelilerin, (senenin) iki gününde (şenlik yapıp) eğlendiklerine şahid oldu ve: «Nedir bu iki gün?» diye sordu. Onlar: «Cahiliye devrinde bu iki günde oynar, eğlenirdik» diye karşılık verdiler. Bunun, üzerine Efendimiz (Aleyhissalâtü vesselam): «Allah Teâlâ, sizin bu iki gününüze karşılık bunlardan daha hayırlı iki gün vermiş olup, bunlar Kurban ve Ramazan bayramlarıdır* buyurmuşlardır.

[2][2] Aynı şekilde bayramlarda, cuma namazındaki gibi imamın dışında üç kişinin bulunması şartı da yoktur, aksine bayramlarda imamın arkasında bir kişinin bulunması kâfidir.

[3][3] Yani bayram namazının hutbesini bayram namazından önce okumak, Peygamberimiz (Aleyhissaltü vesselam)'in

sünnetine aykırı davranmak[ olacağından (uygunsuz ve) kötüdür, yani kerahete yakındır.                i;

 

[4][4]  Orta boylu bir mızrak, on iki karış uzunluğundadır.

[5][5] Bu tekbirlere, "zevâid tekbirleri" denilmesinin sebebi, iftitah tekbirine ilâve olarak alındığı içindir. Her tekbir arasında üç tekbir getirecek kadar susmak sünnettir. 8u tekbirlerde, sırf Allah adını zikretmek sünnet olmayıp "Sübhanallah,  el-Hamdülillah,  Lâ ilahe  illallah ve Allahü ekber" lafızlarından herhangi biri de söylenilebilir.

[6][6]  Yani, "eûzü"yü de, "besmele"yi de imam gizlice çeker.

[7][7] Teşrîk kelimesi Arapça'da eti güneşte kurutmak manasına gelir. (Araplar) * zilhiccenin on bir, on iki ve on üçüncü günlerinde eti güneşte kuruturlardı.

Bu yüzden adı geçen üç güne teşrîk günleri denilmiştir.

Öte yandan bir kısım gün daha vardır ki, adına "nahr günleri" denir. Bu günler, kurban bayramı günü ile bunu takib eden iki gündür, yani zilhic­cenin onuncu, on birinci ve on ikinci günleridir. Kısaca ifade etmek gere­kirse, nahr günleriyle teşrîk günlerinin toplamı dört gün olup birinci güne, ki (zilhiccenin) onuncu günüdür, sadece nahr günü, zilhiccenin on üçüncü gününe de sadece teşrîk günü denir. Arada kalan diğer iki güne ise nahr günü denilebileceği gibi teşrîk günü de denilir.

Teşrîk tekbirine gelince, zilhiccenin dokuzuncu günü sabah namazından itibaren, nahr gününden sonraki üç teşrîk günlerinin sonuna kadar her namazın arkasında söylenen tekbirlere teşrîk tekbirleri denir. Bu tekbirlere (nahr değil de) teşrîk tekbirleri denilmesi, bu günlerin çoğunun teşrîk günleri olmasındandır.

 

[8][8] Arafat'taki vakfeye bir özenti kabilinden herhangi bir yerde durmak tahrî-men mekruhtur. Çünkü bu, dînde yeri olmayan ve bid'at olan bir davra­nıştır. Vakfe; belirli bir mekânda, kurbet niyetiyle bir müddet durmaktan ibarettir. Nitekim tavaf da belirli bir mekânın çevresini kurbet niyetiyle dolanmaktır. Binâenaleyh Kâ'be dışında herhangi bir cami veya evin etrafında (Kâ'be'yi tavafa) benzeterek dolanmak doğru değildir. Hatta bizim mezhebimizin uleması, Kâ'be hâricinde herhangi bir mescidi tavaf edenlerin küfre düşeceğinden korkulur, demişlerdir. Bayram arefesinde, Arafat'taki vakfeye bir özenti olarak herhangi bir yerde duranların durumlarının da bunlardan geri kalır bir tarafları yoktur.

[9][9] Müstehap olması ifadesiyle kadınlarca teşkil olunan cemaat hâriç tutulmuş oluyor.

[10][10] Bu sözün tercih edilişinin sebebi, Allah'ı zikretmenin, özellikle bu günlerde emrolunmuş bulunmasıdır. Vacip olmasa bile tamamen terketmekten daha iyidir. Çünkü bu zikri terkeden kimse, kendisine vacip olduğu söylenilebilecek birşeyi terketmiş olur, ama bu tekbirleri söyleyenlerin ise, vacip olmayan ve fakat (makbul ve) istenilen birşeyi yaptıkları söylenilebilir (sa­dece).

[11][11] Buna birtakım ilâvelerde bulunmanın herhangi bir mahzuru yoktur. Meselâ istendiği takdirde şu ilâveler yapılabilir:

"Allahü ekber kebîran ue'l-hamdü lillâhi kesîran ve sübhanallahi bükraten ve asîlen, lâ ilahe illallahü vahdehû sadaka va'dehû ve nasare abdehû ve eazze cündehû ve hezeme'l-ahzâbe vahdehû lâ ilahe illallahü ve lâ na'büdü illâ iyyâhü muhlisine lehü'ddîn ve lev kerihe'l-kâfîrün, Allahümme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed ve alâ ashâbi Muhammed ve alâ ezvâci Muhammed ve sellim teslîmen kesîrâ."

X (Twitter) sayfamız!

X (Twitter) adresimizi takip ederek, her türlü ilmi bilgilendirmeden istifade edebilirsiniz.

Günün Sözü

" Kabir azâbının çoğu idrardan (sakınmamaktan)dır. (Hadîs-i Şerif—Ahmed b. Hanbel)"
Telif Hakkı © 2024 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.