Nurul İzah

Oruç

ORUÇ[1][1]

 

Orucun Mahiyeti     

                                              '

Oruç; gündüzün [2][2]bilerek ya da bilmeden (insanın) içine[3][3] ya içi hükmünde bulunan yerlerine[4][4] herhangi bir şey almaktan, emeden, içmeden) ve cinsel ilişkide bulunmaktan sakınmaktır.

 

Orucun Farz Oluşunun Sebebi

 

Ramazan orucunun farz oluşunun sebebi, bu ayın (günlerin.-en birinin oruca elverişli) bir kısmına (oruç tutmaya ehil bir hal­eyken) yetişmektir. Her bir ramazan gününün bir kısmına yetiş-aek de o günün orucunu tutmanın farz olmasının sebebidir.

 

Ramazanın Hükmü ve Farz Oluşunun Şartları

 

Ramazan orucu, kendisinde şu dört şey bulunan kimselere ıem eda, hem de kaza olarak farzdır:

 (1) Müslüman olmak,

 (2) akıllı olmak,

 (3) bulûğa ermiş (yani £n) bulunmak,

 (4) dâr-ı harpte Müslüman olanların orucun farz] luğundan haberdar olmaları veya İslâm ülkesinde bulunmaları.

 

Orucun Edasının Şartları

 

Orucun edasının farz olması için,

  (1) hasta olmamak,

 (2) ha zh ve lohusa olmamak ve

 (3) mukîm bulunmak şarttır.

 

Orucun Sağlıklı Olmasının Şartları

 

Orucun sağlıklı olabilmesi için,

 (1) niyet etmek,

 (2) hayızkhk e lohusalık gibi oruca engel olan haller ile orucu bozacak şeyler-en uzak bulunmak şarttır;

 (3) ama bunun için cünüp olmama şar-l yoktur

 

Orucun Rüknü

 

Orucun rüknü, mideyle ilgili (yeme içme) arzusu, cinsî arzar ve bu arzular cümlesinden sayılabilecek (ilâçla tedavi gibi) ş6yerden sakınmaktır

 

Orucun Değerlendirilmesi        

                                

Orucun hükmü,[5][5] (mükellefin) zimmetindeki oruç borcunun düşmesi ve âhirette sevaba kavuşmaktır. Herşeyi en iyi bilen (yine de) Allah Teâlâ'dır.

 

Orucun Kısımları ve Her Bir Kısmın İzahı

 

Oruç farz, vacip, sünnet, mendup, nafile ve mekruh olmal üzere altı kısma ayrılır:

 1) Farz oruç, ki bu, hem edâ ve hem de kaza olarak tutulan ramazan orucu; keffâret oruçları ve nezredilmiş (adanmış) oruçlar-, ir. Açık rivayete göre de bu böyledir.

 2) Vacip oruçtur ki bu da, nafile olarak tutmakta iken bozu-m bir orucun kazasıdır.

 3)  Sünnet oruçtur. Bu ise (muharrem ayının) dokuzuncu ve onuncu) aşure günlerinde tutulan oruçtur.

 4) Mendup oruçtur. Bu da,

 (1) her (kamerî) ayın üç gününü ıruçlu geçirmektir. Oruç tutulan bu günlerin, eyyâm-ı bıyd'dan ol-nası mendup olup bunlar ayın on üçüncü, on dördüncü ve on be­şinci günleridir.[6][6]

 (2) (Öte yandan) pazartesi ve perşembe günleri ile

 (3) şevval ayında altı gün oruç tutmak da menduptur. Bir kıs­mı, şevval ayında tutulacak orucun ramazan ayından hemen sonra tutulmasının[7][7] daha iyi olacağını, diğer bir kısmı da ramazan ile şevval arasında biraz ara verdikten sonra tutulmasının daha iyi olacağını söylemişlerdir.

(4) (Ayrıca) tutulması istenen ve Dâvûd (Aleyhisselâm)\n orucu gibi, tutulduğunda (sevab verileceği) sün­net (ve hadis) ile vaad edilen her türlü orucu tutmak da mendup­tur. Nitekim Dâvûd (Aleyhisselâm) bir gün oruç tutar, bir gün yerd bu, Allah Teâlâ nezdinde oruçların en faziletlisi ve en sevim­dir.

5)  Nafile oruç olup bu yukarıda zikredilenlerin dışında ve kruh olmayan oruçlardır.

6) Mekruh oruçtur ki bu da, tenzîhî ve tahrîmî mekruh ol-ık üzere iki kısma ayrılır. Birincisi, (Muharrem'in) dokuzuncu] nünü tutmaksızın, yalnızca aşure gününde oruç tutmaktır. İkin-j i (tahrîmen mekruh) ise, iki bayram günü ve teşrik[8][8] günlerindeg tmaktır.

(Sadece ve) tek olarak cuma veya cumartesi gününe mahsı nak üzere oruç tutmak; nevruz ve mihrican günlerinde[9][9] tmak da aynı şekilde mekruhtur. Ancak oruç tutmayı âdet edinği günlerin bu günlerle çakışması hâlinde mekruh olmaz.

İki gün dahi olsa visal orucu [10][10] tutmak -ki bu, akşam hiç biı ikilde iftar etmeksizin tâ ertesi günün akşamına kadar oruçh ılunmaktır- ve ömür boyu[11][11] oruç tutmak dahi mekruhtur.

 

Oruca Niyet[12][12]

 

Niyet Ederken Belirtilmedi Şart Olmayan Oruçlar

 

Niyet ederken belirtilmesi ve geceden niyet edilmesi şart ol-j ayan oruçlar;

(1) eda olarak tutulan ramazan orucu,

 (2) zamaı İli nezir (adanmış) oruçları ile

(3) nafile oruçlardır.

(Bu gibi oruçlara) geceden itibaren gün ortasından biraz Öı sine kadar niyet edilebilir ki en doğrusu da budur.2

Gün ortası; tan yerinin ağarmaya başlamasından itibaren k ı kuşluk vaktine kadar olan zamandır.

Aynı şekilde (bu gibi oruçların) tayin etmeksizin mutlak bir Lyetle veya nafile niyetiyle tutulması da doğrudur. (Oruca niyet den kimse) yolcu veya hasta dahi olsa (durum değişmez), en doğ-ısu da budur.

Sağlıklı ve mukîm olanlar, başka bir vacip oruç niyetiyle ra-ıazan orucunu eda edebilirler. Yolcu olanlar bu hükmün dışmdaır. Çünkü onlar, hangi vacip oruca niyet ederlerse, o orucu tutmuş olurlar. Hasta bir kimsenin ramazan ayında bir başka vacip ruca niyet etmesi halinde hangi oruca sayılacağı hususunda fcıtüâf olunmuştur.

Zamanı belirlenmiş adak oruç, başka bir vacibe niyet edilerek .utulamaz; çünkü bu takdirde niyet edilen oruç tutulmuş olur.

 

[13][13]Niyet Ederken Belirtilmesi Şart Olan Oruçlar

 

Niyet ederken belirtilmesi ve geceden niyet edilmesi şart olan ğer bir kısım oruç daha vardır ki bunlar:

(1) Kazaya kalmış ramazan orucu,

 (2) tutulmaya başlanmış » bozulmuş kazası lâzım gelen nafile oruçlar,

 (3) her türlü effâret oruçları

 (4) ve meselâ, "Allah hastama şifâ verirse bir gün ruç tutacağım" diyen kimsenin hastasının şifâ bulması durumun olduğu gibi tayin olunmamış mutlak nezi [14][14]oruçlardır.

 

Ramazan'da Hilâl'in Tesbitive Şüpheli Günde Oruç

 

Ramazan Hilâlinin Tesbiti

 

Ramazan hilâlinin görülmesiyle veya kapalı havada[15][15] hilâl gö­rülemediği takdirde şaban ayının otuz gün kabul edilmesiyle ra-cnazan ayı tesbit edilmiş olur.

 

Şüpheli Günler ve Bu Günlerde Tutulan Oruçlar 

                                                      

Şaban ayının yirmi dokuzunu takip eden gün şüpheli gündür.

Çapalı havada hilâlin görülememesi halinde bu günün hangi gün, yani Şabanın son günü mü, yoksa ramazanın ilk günü mü) olduğu kestirilemez. Bu günde orucun her türlüsü[16][16] mekruhtur. Ancak fü oruca mı, yoksa buna mı niyet edeyim diye herhangi bir tered-lüt göstermeksizin nafile niyetiyle tutulan oruç mekruh olmaz. Sğer o günün ramazan günü olduğu anlaşılırsa, tutulan oruç ramazan orucu yerine geçer.[17][17] Ama (bugün ramazan günüyse oruçlu )layım, değilse olmayayım gibi) oruçlu olmakla olmamak arasında tereddüt gösterilirse oruçlu olunmaz.

Şaban ayının sonunda bir veya iki gün oruç tutmak mekruh )lup daha fazlasını tutmak mekruh değildir; Müftü, şüpheli günün aaşlangıcmda (oruca niyet etmeyip) beklemeleri, günün (ramazan-ian olduğu) tesbit edüemeyip niyet etme zamanının[18][18] geçmesi üze­rine de iftar etmeleri (oruç tutmamaları) yönünde halkı (ilan yo­luyla) uyarır.

Böyle bir günde müftüler, kadılar ve üst tabakadan insanlar oruç tutarlar. (Çünkü) bunlar, niyetlerinde tereddüde düşmekten ve tuttukları orucun farz (olan ramazan orucu) olduğunu düşün­mekten sakınabilecek insanlardır. 

                               

Ramazan Hilâlini Gören Kimse Ne Yapar?     

 

Bir kimse ramazan hilâlini veya orucun yenilmesini gerekti­ren (şevval ayının) hilâlini tek başına görüp de (buna dair verdiği haber) reddolunsa, (hilâli gören bu) kimsenin oruç tutması gere­kir.[19][19]Ama (tek başına) şevval hilâlini gören kimsenin orucu yemesi doğru değildir. Şayet (ramazan veya şevval hilâlini tek başına gö-

en kimse) orucu yerse, yediği günleri kaza eder, (yediği için) ;effâret lâzım gelmez; isterse şahadetini hâkimin reddetmesinden ince yemiş bulunsun. (Diğer görüşlerin) doğrusu da budur.

 

Gök Yüzü Kapalıyken Hilâlin Tesbiti

 

(1) Gök yüzü bulut, toz, duman ve .benzeri şeylerle kapalı ıs âdil (ve sâlih) birinin, yahut (hakkında bilgi edinilememiş) kapalı bir kimsenin[20][20] (ramazan hilâliyle ilgili) verdiği haber kabul olunur ki, doğrusu da budur.

 (2) Aynı şekilde bu gibilerin, kendileri gibi birinin (ramazan hilâli hakkındaki) şahadetlerine şahadetleri, ha­nımların yahut kölelerin yahut birisine attığı iftira yüzünden şer'î cezaya çarptırılan[21][21] ve (sonra) tevbekâr olmuş kimselerin ramazan (hilâli) hakkında verdiği haberler de kabul olunur.[22][22] (Bunun için) şâhidlik ve davâ (açümasın)a da gerek yoktur.

(3) (Orucun) yenilmesini gerektirecek (şevval ayının) hilâ­linin hava kapalı iken tesbit edilebilmesi için, iki hür erkeğin ya­hut bir hür erkek ile iki hür kadının şahadetleri şarttır, dava ması) gerekmez.

 

Gök Yüzü Kapalı Değilken Hilâlin Tesbiti

 

(1) Eğer gök yüzü kapalı değilse, ramazan hilâli ve orucun ye-nilmesi(ni gerektiren şevval) hilâlinin tesbitinde büyük bir toplu­luğun şahadeti şarttır.

(2) Bu büyük topluluğun miktarının tesbiti, imama (en üst seviyedeki yetkiliye) düşer, ki en doğrusu da budur. (3) Tek bir kişinin (hilâli gördüğü hakkındaki) şahâdetiyle rama­zan orucu (otuz güne) tamamlandığı halde ve gök yüzü de açıkken orucun yenilmesini gerektiren şevval) hilâli görülmez ise orucu emek doğru olmaz.[23][23]

(4) (Ama ramazanın) iki âdil (ve salih) kişinin şahâdetleriyle (tesbiti) durumunda, orucu yemenin tercih (edilip edilmeyeceği ihtilaflı olup ramazan ayı tek bir (âdil) kişinin ahâdetiyle sabit olsa bile, hava bulutlu olduğu zaman (ramazan rucu otuza tamamlandığı halde şevval hilâli görülmese dahi orucun) yenileceğinde herhangi bir ihtilâf yoktur. Kurban bayramı zilhicce) hilâlinin tesbiti de tıpkı fıtır (şevval ayı hilâlinin tesbiti) gibidir.

 

Diğer (Ayların) Hilâllerinin Tesbiti

 

Diğer (ayların) hilâllerinin tesbiti için iki âdil (ve sâlih) idamın [24][24]veya iftira atma suçundan cezaya çarptırılmamış hür bir grkek ile iki hür kadının şahadetleri şarttır.

 

(Hilâlin) Doğuş Zamanının Farklılığı

 

(Hilâlin) herhangi bir ülkeden doğduğu tesbit olunursa, açık görüşe [25][25]ve ulemanın çoğunun görüşüne göre, diğer (ülkelerdeki) insanların da (oruç tutmaları) gerekir, fetva da buna göre veril­miştir.

 

 



 



[1][1]  Orucun Arapçası "Savm" olup genel olarak tutmak, yani sakınmak manasına gelmek­tedir, ister bir söz söylemekten, İsterse yeme içme ve daha başka herhangi bir fiili yapmaktan sakınmak olsun farketmez. Nitekim Kur'ân-ı Kerim'de; «De ki: Ben çok merhametli olan Allah'a oruç adadan; artık bugün hiçbir insanla konuşmayacağım» buyurulmaktadır.   Müfessirler  buradaki  oruçla,   konuşmaktan  sakınmanın kasdedildiğini söylemişlerdir. Bir şair de şöyle söyler:

Bir kısım at vardır,

Oruçlu (ve alıkonulmuşlardır.

Bir kısmı da var ki bunlar,

Arbedelerde

Ve yükselen toz, duman altında,

(Koşar dururlar; hür ve) oruçsuzdurlar.

Diğer bir kısmı ise

Çiğner dururlar,

Ağızlarındaki gemleri.

[2][2] Yani gerçek tan yeri ağarmasından gurub vaktine kadar olan bir zaman diliminde.

[3][3] (İnsanın) bilerek ya da bilmeden içine veya içi hükmünde bulunan yerlerine; gündüzün birşey almaktan (buralara birşeyin girmesinden) sakınmağıdır... Bu şeyin insanın içine, ağız, burun veya yara yoluyla girmesinde bir fark yoktur.

[4][4]  Meselâ beyin de insanın içi mesabesindedir, insanın başı derin bir şekilde yaralansa ve buraya ilâç konulsa oruç bozulur.

 

[5][5] Burada geçen hüküm kelimesi ile, oruç tutmanın şer'î yönden değeı lendirümesi kasdolunuyor.

[6][6] Bu günlere, eyyâm-ı bıyd denilmesinin sebebi ayın bu günlerin gecesinde çok parlak olduğu ve o gecelerde hiç kaybolmadığındandır

[7][7] Yani ramazan ayından hemen sonra, hiç ara vermeden şevval orucuna de vam etmek. Bunun zıddı ara vermektir. Mevcut delilden açıkça anlaşılan bi rinci şekildir, yani ramazandan hemen sonra tutmaktır. Nitekim şu hadis-i şeriften de bunun böyle olduğu anlaşılıyor:

"Ramazan orucunu tutup da peşi sıra şevval ayından altı gün oruç tu tanlar, sanki bütün yıl oruç tutmuş gibi olurlar."

Ramazan ile şevval arasında biraz ara verdikten sonra tutmanın dah iyi olacağım söyleyenler, «Ramazanın hemen peşinden oruç tutmak, kendilerine farz olan oruca ilâvelerde bulunan Ehl-i kitabın davranışına benzer" diye bir bahane ileri sürüyorlar ki bu  geçersizdir. Çünkü onlar bunu, Hak Teâlâ kendilerinden istemediği halde ilâve etmişlerdir.

 

[8][8] Teşrîk günleri, bayram namazları bahsinde de belirttiğimiz gibi, zilhicce ayının on bir, on iki ve on üçüncü günleridir. Yani Kurban bayramı gününden sonraki üç gün.

 

[9][9] Nevruz, eski İranlıların ilkbaharda yaptıkları şenlikler; mihrican ise, son baharda yaptıkları şenliklerdir. (Mütercim)

[10][10] Visal, Arapçada birşeyin peşpeşe yapılması; şeriatta ise müellifin belirttiği şeylerdir.  Sahabe (Rıdvanullahi aleyhim), Rasûlullah (Aleyhissalâtü vesselâmjm yaptığı herşeyi benimserlerdi. Onun visal orucu tuttuğunu görünce, kendileri de tutmaya başladılar. Ama Efendimiz onların bu hareke­tine engel oldu. Bunun üzerine onlar:

«— Ya Rasûlallah, sen de böyle oruç tutuyorsun» deyince, Efendimiz:

«— Siz benim gibi olamazsınız, (çühkü) Rabbim beni iaşe ve ibate ediyor, yedirip içiriyor» demiştir.

Visal orucu, yorucu ve sıkıntılı olduğundan bizler için mekruhtur.

[11][11] Ömür boyu oruç, insanı halsiz düşüreceği için mekruhtur. Uzun müddet de­vam edince alışkanlık haline gelir ve ibâdet maksadıyla tutulmuş olmaktan Çıkar.

[12][12] Niyet; kelime manası olarak kalben birşeye yönelmektir. Şer'î yönden ise; emrolunan veya mendup (güzel) olan bir işi yapmaya kalbin yönelmesidir. Niyetin belirlenmesi ise, kalbin yöneldiği şeyi açıkça belirtmektir. Meselâ yarınki ramazan orucunu, nezir veya benzeri bir orucu tutmaya niyet etmek gibi.

[13][13] Yani bu üç nevi oruç, (niyet ederken) birşey belirtmeden ve geceden niyet et­meden tutulabilir.

[14][14] Mutlak nezir, zamanı belirlenmemiş nezir olup iki kısımdır:

Birincisi, müellifin de belirttiği gibi, "Allah hastama şifa verirse]! bir gün oruç tutacağım" diyerek, yapılacak şeyin bir şarta bağlanması v$ bu şartın gerçekleşmesi

ikincisi ise, "Allah rızası için bir gün oruç tutacağım" ifâdesinde olduğu gibi herhangi bir şarta bağlı bulunmayan nezirdir.

[15][15]  Bu hüküm, Rasûlullah (Aleyhissalâtü vesselâm)'m, "Hilâli görünce oruç tu­tunuz ve onu görünce de iftar ediniz. Kapalı havada hilâlin görülememesi hâlinde şaban ayını otuza tamamlayınız" mealindeki hadis-i şerifinden alınmıştır. Hilâl, ya bulut yüzünden ya da toz, sis ve benzeri şeyler sebebiyle görülemeyebilir.

[16][16]   Yani farz, vacip ve nafile mi vacip mi olduğunda tereddüt edilen oruçlar de­nilmek isteniyor.

 

[17][17] Yani şüpheli günün ramazan günü olduğu sonradan anlaşılırsa, hangi niyetle olursa olsun o gün tutulan oruç ramazan orucu yerine geçer.

[18][18] Yani bu günün ramazandan olduğu belli olmazsa. Niyet zamanına gelince, daha önce de belirtildiği gibi, son niyet etme zamanı kaba kuşİuk vaktidir.

[19][19] Çünkü Allah Teâlâ: "Sizden ramazan ayını görenler onda oruç tutsun" (Ba­kara, 185) buyurmaktadır. Sözünün reddolunması demek hilâli gören senin şahadetini hâkimin reddetmesi demektir.               .         \

[20][20]   Gerçek kişiliği hakkında, yani kendisinin ne iyilik ve hasenatına ve!ne d kötülük ve günahına muttalî olunmayan kimse demektir.

[21][21]  Birine zina yaptı diye iftira atan ve muhakeme sonucu hakkında, hâkimin islâmî hükümlere göre seksen değnek vurulmasına hükmedilen kimse.

[22][22]   Bu hükümler ramazan hilâlinin tesbitiyle alâkalı olup, şevval hilâlinin tes-bitiyle ilgili değildir.                                                

[23][23]  Ramazan hilâli, daha önce de anlatıldığı gibi, bir kişinin şahadetiyle tesbit olunur ve gün geçip ramazan otuz güne tamamlandığı halde ve gök yüzünün açık olmasına rağmen hâlâ şevval hilâli görülmezse orucu yemek doğru ol­maz denilmek isteniyor.

[24][24] Gök yüzü kapalı olduğunda bu böyledir. Ama gök yüzü açıkken büyük bir; topluluğun şahadeti gerekir.

[25][25] Bir kısmı da ülkelere göre değişiklik olabileceğini söylemişlerdir. et-Tecrîd müellifi ve diğer bazı âlimler bunu benimsemişlerdir. Meselâ bir yerde güneş, tepe noktasından batıya doğru yönelmiş, başka bir yerde de

batmişsa, öncekilere göre (vakit) öğledir, akşam değildir... îşin esası şudur:" Hilâlin, güneşin ışığından ayrılması

ülkeden ülkeye değişiklik gösterir. Hilâl eğer herhangi bir ülkede (gün ışığından) ayrılmamışsa, bu ülke

insanlarına (ramazanın) farz olmasına sebep olacak vakit gelmemiş demek­tir. Sebep mevcut olmayınca, bunu

gerektiren şey de yok demektir.

X (Twitter) sayfamız!

X (Twitter) adresimizi takip ederek, her türlü ilmi bilgilendirmeden istifade edebilirsiniz.

Günün Sözü

"Ezân ile kamet arasında yapılan duâ reddedilmez.” (Hadîs-i Şerif—Ebû Dâvûd)"
Telif Hakkı © 2024 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.