Miftahulkulub

7. KISIM



—  Allahım, sen ezelde bir kimseye bir şey vermeyi vaad buyurmuş­san, ona vereceğine dair bir hüküm vermişsen, artık buna hiç kimse en­gel olamaz.
Metne devam edelim :
Verdiğin hükmü geri çevirecek kimse de yoktur (ve lâradde lima kazayte).
Şerh :
Yani : Vermek, almak, yoksun bırakmak, varlıklı kılmak hususunda.. Metne devam edelim :
Zenginin zenginliği, katından hiç bir şey alamaz (ve Iâyenfau zel -ceddi mink'el - cedd).
Şerh :
Zira, Yüce Allah katında yararlı olan ancak yararlı amellerdir. Metne devam edelim :
Yüceden Yüce Vahhab Rabbım, noksan sıfatlardan münezzehtir (süb-hane rabbiy'el - aliyy'ül - a'lâ'el - vehhab).
Şerh :
Metinde geçen :
VEHHAB
—  Vehhab..
Lafzı, Yüce Hakkın güzel isimlerinden biridir; şu manaya gelir :
—  Çeşit çeşit ni'metleri bağışlayan, hem de her zaman.. Metne devam edelim :
Yüceden Yüce Kerim Vehhab Rabbım noksan sıfatlardan münezzehtir (sübhane rabbiy'el - aliyy'ül - a'lâ'el - kerim'ül - vehhab). Şerh :
Bundan önceki metin cümlesi iki kere, bu cümle de bir kere okuna­cak ve toplamı üç olacak.
KERÎM
Son metinde geçen :
— Kerim ..ismi, Yüce Allah'ın. güzel isimlerinden olur ki, manası, kısaca şu­dur : Keremi bol.
Metne devam edelim :
Sübhansın, zatına gerçek manada kulluk edemedik. Sübhansın, zatını gerçek manada anlayamadık; sübhansın, gerçek manada zatını anama­dık; sübhansın, gerçek manada zatına şükredemedik.
(Sübhaheke maabednake hakka ibadetike, Sübhaneke maarefnake hak­ka marifetike, sübhaneke mazekernake hakka zikrike, sübhaneke ma şe-kernake hakka şükrike.)
Şerh :
Üstteki metin, birbirine bağlı dört cümleden ibarettir. Maddede oldu­ğu gibi, manada dahi bunlar birbirine bağlıdır.
Burada, veriien özet mana şöyle olacaktır :
Öncelikle Yüce Allah'ı bilip anlamak gerekir. Onun zatını bilip an­ladıktan sonra da varlığını gönlünüzde taşımaya ve ona kulluk etmeye takınız. Size varlığını bilmeyi, anlamayı nasib ettiği için ona şükrediniz..
insan gücü sınırlıdır; haliyle anlayışı, anısı, şükrü de kendisinin sı­nırlı gücüne göredir. Sınırlı bir şey, sınırsız bir varlığı da tam bilemez, anamaz, şükredemez.
Kul, burada bir manası ile aczini itiraf ediyor ki : Büyük anlayıştır. Metne devam edelim :
Sonun da sonu Yüce Allah, noksan sıfatlardan münezzehtir. Tek, te­kin de teki Yüce Allah, noksan sıfatlardan münezzehtir. Hiç bir şeye ih­tiyacı olmayan Yüce Allah, noksan sıfatlardan münezzehtir. Gökleri di­reksiz tutan Yüce Allah, noksan sıfatlardan münezzehtir. Yerleri daya­naksız seren Yüce Allah, noksan sıfatlardan münezzehtir. Kadın tutma­yan, çocuk edinmeyen Yüce Allah, noksan sıfatlardan münezzehtir. Do­ğurmayan, doğurulmayan, hiç bir dengi olmayan Yüce Allah, noksan sı­fatlardan münezzehtir. Tertemiz Yüce Sultan, noksan sıfatlardan mü­nezzehtir. Mülk, melekût âlemlerinin sahibi Yüce. Sultan, noksan sıfat­lardan münezzehtir.
(Sübhan'ellah'il - ebediyy'il - ebed. Sübhan'el - vahid'il - ehad. Sübha­nellah'il - ferd'is - samed. Sübhan'ellahi rafüs- semai bigayri amed. Süb­hanellahi basit'il - arazine bilâ sened. Sübhanellezi lem yettahiz sahibeten ve velâveled. Sübhanellezi lem yelid ve lem yuled ve lem yekûn lehu kü­füven ehad. Sübhan'el - melik'il - kuddus. Sübhane zil - mülki vel - melekût).
Şerh :
ZÂHÎR - BATIN Demişlerdir ki :
—  Âlemin bütün çeşitleri, iki kısımdır :
a)     Zahir..
b)     B a t ı n ..                                                                   
Zahir âlemini, dış duygularla bilmek mümkündür; üç ismi vardır : Zahir, mülk, şehadet..
Batın âlemine gelince, onu dış duygularla bilmek mümkün olmaz; onun da üç ismi vardır : Batın, melekût, gayb..
Batın âlemi, kendi içinde iki kısımdır. Şöyleki :
a)     Yüce Sübhan Hak, bilinmesi için, delil koymadığı bir âlem.. Bu, ancak Cenab-ı Hak tarafından nasib olursa bilinir. Bu da, doğrudan doğruya gaybdir. Bu manada gelen En'am suresinin 59. âyeti şöyledir :
—  «Gaybin anahtarları onun katandadır: onu zatından başkası bil­mez.»
b)     Yüce Sübhan Hakkın, bilmesi için delil koyduğu âlem.. Bun­lar da sırası ile şöyledir : Kıyamet, cennet, cehennem, cennette ve cehen­nemde olacak işler. Bunlar, aklî ve naklî delillerle bilinir.
Bilinmesi Allah'ın büdirmesine bağlı gayb âlemi için, Bekara sure­sinin 2. 3. âyetlerinde şöyle buyuruldu :
—  «Bu Kur'an, müttakilere hidayettir. O müttakiler, gaybe inanır­lar.»
Metne devam edelim :
İzzet, azamet, kudret, heybet, celâl, cemal, kemal, beka, sena, ziya, âlâ, niama, Kibriya, ceberut sahibi Yüce Allah, noksan sıfatlardan mü­nezzehtir.
(Sübhane zil - izzeti vel - azameti, vel - kudreti, vel - heybeti, vel - ce­lâli, vel-cemali, vel-kemali, vel-bekai, ves-senai, vez-zıyai, vel-âlâi, ven - niamai, vel - kibriyai, vel - ceberut.)
Şerh :
CELÂL - CEMAL
Kelâm âlimlerine göre, yüce Hakkın, güzel isimlerinden :
—  Celâl..
îsmi, selbiye sıfatlarından sayılır. Yani : Bir yoruma tabi tutulmaz.
Yüce Allah için şöyle bir tanıtma yapılmıştır :
—  Allah, ne cisim, ne cevherdir; bir mekânda dahi değildir.
Yine kelâm âlimlerine göre, Yüce Allah'ın güzel isimlerinden sayılan :
—  Cemal..
ismi sübutiye sıfatlarından ibarettir. Kısmen yorum yapılır; deliller­le yanına yaklaşılır. Onun belirtileri, hayattır, ilimdir, kudrettir.
Tasavvuf ehline göre de :
—  Celâl ismi kahır, cemal ismi de lütuf.. Diye anlatılır..
Metinde geçen :
—  Âlâ ve niama..
Tabirlerinin ikisi de, nimeti anlatır. Bazılarına göre de, biri zahirî nimetler için, bazısı da, batınî nimetler için kullanılan bir tabirdir.
Metne devam edelim :
Zatına ibadet edilen Yüce Sultan, noksan sıfatlardan münezzehtir. Var olan Yüce Sultan, noksan sıfatlardan münezzehtir. Yaratıcı Yüce Sultan, noksan sıfatlardan münezzehtir. O, öyle bir canlıdır ki : Uyumaz, ölmez.. Pek temiz, pek mukaddestir Rabbımız, meleklerin ve ruhun rabbı..
(Sübhan'el - melik'il - ma'bud. Sübhan'el - melik'ül - vücud. Sübhan'el­melik'ül - halik. El-hayyüllezi lâ yenamü ve yemut. Sübbuhün kuddusun rabbüna ve rabb'ül - melâiketi ver - ruh..)
Şerh : RUH
Metinde geçen :
—  Ruh..
Tabiri üzerine değişik görüşler ileri sürülmüştür. Bazılarına göre, anlatılan ruh, ölen kimselerin ruhlarıdır. Bazılarına göre, burada anlatılan ruh, Cebrail aleyhisselâmdır. Her nekadar Cebrail aleyhisselâm melekler arasında ise de, onun özel duru­mu vardır.
Bazıları şöyle demiştir :
—  Ruh, halktan bir topluluktur, melekleri korurlar; tıpkı melekle­rin de insanları korudukları gibi..
Bazılarına göre de; ruh, ruhlar emrine verilen bir melektir. Bazıları da şöyle demiştir :
— Ruh, halktan bir topluluk olup melekler onları ancak kadir ge­cesinde görürler.
Tac'ül - Esami kitabında şöyle yazılmıştır :
—  Ruh, öyle büyük bir melektir ki, tek başına bir saf olur, kalan melekler de ayrı bir saf olurlar.
Metne devam edelim : Allah, noksan sıfatlardan münezzehtir. Allah'a hamd olsun. Allah'tan başka ilâh yoktur. Allah, en büyüktür. Güç, kuvvet ancak Yüce Azim Allah'ındır.
(Sübhanellahi vel - hamdü lillâhi ve lâilâhe illallâhü vellâhü ekber Ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah'il - aliyy'il - azim.)
Şerh :
Bu metindeki tabirler üzerine daha önce açıklamalar yapıldığı için burada, yeniden bir açıklama yapılmasına gerek görülmemiştir.
Metne devam edelim :
Allahım, sen gerçek Yüce Sultansın, öyle Hak Yüce Sultan'sın ki : Senden başka ilâh yoktur.
(Allahümme ent'el - melik'ül - hakkıllezi lâ ilahe illâ ente.)
Şerh :
SECDE
Denilmiştir ki :
—  Yetmiş bin melek tayin edilmiştir; üstteki metin cümlesi okun­duğu zaman, bütün olarak secdeye kapanırlar. Bunun için, her kim bu metin cümlesine kadar okuyup gelirse, o meleklere uyarlık göstermek için secde etmesi yerinde olur. Ancak, bu secde tam bir secde olmamalı­dır. Zira, bir rivayette, şöyle bir .haber gelmiştir :
— Şu üç yerden başka yerde, tam manası ile secde etmek mek­ruhtur :


Telif Hakkı © 2024 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.