Mektubat-ı Rabbani-Tam Metin Tercümesi-Abdülkadir Akçiçek-Çile Yayınları-1979
253.Mektup
- Ayrıntılar
- Kategori: Mektubat-ı Rabbani
- Gösterim: 4199
253. MEKTUP
MEVZUU: a) Suallere cevap..
b) Remz ve icmal yollu tarikat menzilleri ile tarikatın bazı makamlarının
tafsili..
***
NOT : İMAMI RABBANİ Hz. bu mektubu, Şeyh İdris Samanî'ye yazmıştır.
Allah'a hamd olsun. Salât ve selâm, Allah'ın Resulüne.. Dualar ettiğimi de bildiririm.
Bu taraftaki fukaranın hal ve vaziyetleri, (yani: Dervişlerin) hamd olsun iyidir.
Allah-ü Taâlâdan selâmetinizi ve Tarikat-ı Mardiyye-i Mustafaviye üzere istikametinizi dileriz. Onun sahibine salât, selâm ve tahiyyet..
***
Haller ve vecidler, Mevlâna Abdülmümin'e havale edilmiş. Onların cevabı istenmiş. Mevlâna, hemen hepsini tafsilatı ile bana anlattı. Sizin şöyle dediğinizi söyledi:
— Yer canibine baktığım zaman, yeri bulamıyorum. Nazarımı sema tarafına attığım zaman, onu bulamıyorum. Bir şahsa gittiğim zaman, onun vücudunu bulamıyorum. Aynı şekilde, arş, kürsi, cennet ve cehennem için de vücud bulamıyorum. Kendi nefsim için dahi vücud bulamıyorum. Sübhan Hakkın varlığı sonsuzdur; hiç kimseye onun için bir nihayet yoktur. Hiç kimse, onun için bir son bulamaz, Büyük zatlar, bu makama dair kelâm etmişlerdir. Amma o kadar.. Amma ne zaman ki oraya vâsıl olmuşlar: ondan sonra seyirden aciz kalmışlardır. Bundan daha ziyadesine güçleri yetmemiştir. Eğer bu makam, size göre kemal ise., siz de bu makamda iseniz oraya niçin geleyim?. Neden yorulayım ve yorgunluk vereyim?. Eğer kemal, bunun ötesinde bir başka iş ise., onu bana anlatın ki; taleb eleminin çok olduğu diyara gideyim. Uzun zamandan beri, size gelmekte duraklamanın sebebi: Bu tereddüdün husulüdür.
Ey Mahdum,
Bu haller ve benzerleri, kalbin telvinatı arasındadır. Müşahede edilen odur ki bu hallerin sahibi, henüz kalb makamlarından dörtte birini dahi alamamıştır. Onlardan dörtte üçünü de alması lâzımdır ki, kalb muamelesini tamamı ile bitirmiş ola..
Kalbden sonra dahi, ruh gelir.
Ruhtan sonra da, sır gelir.
Sırdan sonra da, hafi gelir.
Hafiden sonra da, ahfa gelir..
Bu kalan dört latifeden her birinin dahi, tek tek kendilerine göre, halleri ve vecidleri vardır. Bunların dahi, tek tek aşılması lâzımdır. Onların kemalâtı ile bezenmek icab eder.
Bu anlatılan hamse-i emriyeyi ve onların asıllarını mertebe mertebe aştıktan sonra, asılların da asılları esma ve sıfat tecellilerini, şuun zuhuratını ve itibarları, isim ve sıfat gölgelerini dahi derece derece kat etmek gerek.
İşte anlatılan tecellilerden sonra, Yüce Mukaddes Zat'ın tecellileri başlar.
Bütün bu olanlardan sonradır ki: Muamele sırası, kalb itminanına gelir. Yüce Hakkın rızasını bulmak müyesser olur.
Bu makamda elde edilecek kemalât öyledir ki., bundan önceki kemalât bunun yanında sonsuz denize göre bir katre kalır.
İşbu makamda, sine şerhi müyesser olur; hakiki İslâm ile muttasıf olunur.
Bir mısra:
İşte asıl iş budur, kalan hayalattır.
***
Asılları ve asılların dahi asılları ile; âlem-i emre ait bu beş menzil kat edilmeden evvel, isimlerin ve sıfatların tecellileri olduğu vehmedilen şeyler, âlem-i emrin bazı havas zuhurudur. Bu makam için; misli mekânı, keyfiyeti olmayan Yüce Zat'tan gelen bir nasiptir. İlimlerin ve sıfatların tecellileri değildir.
Saliklerden biri bu makam Hakkında şöyle dedi:
— Otuz sene ruha ibadet ettim; amma onu Sübhan Hak sanmıştım.
Vusul nereye?. Seyir kime?.
Bir şiir:
Nasıl erilir o saadete hep oralar;
Yüksek yüksek dağlar, tehlikeli uçurumlar..
İltifat olarak, bu tarikatın hakikatini keşfi taleb ettiğinizden; icmal yollu ondan bir mikdar yazdım.
Emir Sübhan Allah katındadır.
Selâm size ve yanınızda olanlara..