Mektubat-ı Rabbani-Tam Metin Tercümesi-Abdülkadir Akçiçek-Çile Yayınları-1979
278.Mektup
- Ayrıntılar
- Kategori: Mektubat-ı Rabbani
- Gösterim: 5031
278. Mektup
MEVZUU : a) İtikadı tashih ettikten ve şeriat hükümlerinin
muktazasına göre amel işledikten sonra: her insana lâzımdır ki: Yüce Hakkın
zatından gayrı şeylerden yana kalp temizliğini tahsile çalışa.
b) Tarikat-ı Nakşibendiye-i Aliyyenin medhi..
c) Ölülere imdad ve yardıma teşvik..
Bunlara münasip bazı hususlar..
***
NOT : İMAMI RABBANİ Hz. bu mektubu Molla Abdülkerim Senamî'ye yazmıştır.
***
Allah'a hamd olsun: selâm. Allah'ın seçmiş olduğu kullarına.
***
Kardeş mektubu geldi; ferahı mucib oldu.
***
O nasihat ki, devamlı olarak, arkadaşlara yaparım: ömrümün nihayetine kadar da
yapacağım, sudur: Ehl-i sünnete mahsus olan kelam kitaplarında beyan edildiği
üzere, itikadı tashih ettikten ve farz vacib, sünnet, mendup, helâl, haram,
mekruh, müştebih cinsinde;, yapılması ve yapılmaması hususunda fıkıh
hükümlerini de yerine getirdikten sonra, Sübhan Hakkın gayrına taalluktan kalbi
selamete çıkarmaktır. Böyle bir şey dahi kalbe o Yüce Hakkın gayrını
getirmemekle müyesser olur. O derecede ki: Hayatın bin sene uzayacağı farz
edilse, kalbe Sübhan Hakkın gayrinin hatırası gelmemelidir Amma bu, demek
değildir ki:
— Eşyanın hatırlanması kalbe gelmez. Asıl mana şudur: Onları, o kalbin sahibi
Hakkın gayrının unvanı ile tanıyamaz.. Zira üstteki mana tevhid murakabesine
dalanların ilk hallerinde dahi kendilerine müyesser olur. Asıl anlatılmak
istenen mana şudur ki: Kalbe eşya hatırası gelmeye..
Anlatılan mananın medarı ve mebnası şudur: Kalb, Hakkın za-tından gayrını
unutmalıdır. Öyle bir şekilde ki: Eşyayı hatırlamak için. kendini zorlasa dahi,
hatırlayamamahdır. İşbu, haletten:
— Fena-i kalbî..
Diye tabir edilir..
Bu tarikatta iık basamak ve sair velâyet kemalâtları bu devlet üzerine
dağılmıştır..
Bir şiir.
O ki bulmaz fena, Mevlâsı sevgisinde;
Nasipsizdir onun kibri yası izinde..
***
Bu büyük devlete vusul şanında yolların en yakını: Tarikat-ı Nakşibendiye-i
Aliyye'dir. Allah, o yolda olanların sırlarının kudsiyetini artırsın.
Bu büyükler, bu yola başlamayı âlem-i emirden almayı tercih ettiler. Bunlar,
kalbden kalb sahibine bir yol taleb ettiler. Diğerlerinin riyazetine ve
mücahedelerine karşılık, bunların sünnet-i seniyeye iltizamları ve bid'attan
dahi kaçınmaları vardır. Bu manada. Hace Bahaeddin Nakşibend Hz. şöyle dedi:
— Yolumuz, yolların en yakınıdır; lâkin sünnet-i seniyeye iltizam etmek, cidden
müşkildir.
Onlara tevessül edip onlara iktida edenlere saadetler olsun.
Şu şiirler, Mevlâna Cami'nindir. Allah sırrının kudsiyetini artırsın; şöyle
dedi:
Pek güzeldir, Nakşibeııdîlerin yolculukları;
Sessizce ulaştırırlar hareme yolcuları..
Alır sohbetleri tüm halvet vesveselerinden;
Kalbinden müridlerin. pek güzel kerem şanları..
Ayıplarsa kusurlu biti. bilmeden onları;
Kem sözlerden hep beridir onların sahaları..
Kırabilir mi hiç o zinciri hilekâr tilki;
Bağlanmıştır onlarla dünyanın tüm arslanları..
***
İkinci olarak, maruzat şu ki: Muhibbimiz Kazî Muhammed Şerifin mektubu da
geldi. Fukaraya dervişlere mahabbetten haber verdiğinden, ferahı mucib oldu;
kendisine fakir'in duasını tebliğ et.
***
Üçüncü maruzat şu ki: Kardeşimiz Şeyh Habib'üllah'ın dahi mektubu ulaştı.
Merhum babasının vefat haberini yazmış. İnnallillah ve inna ileyhi raciun. (Biz
Allah içiniz, Allah'a döneceğiz.)
Fakir tarafından duâ tebliğ etmenizi dilerim; taziye merasimi'ni dahi eda
etmenizi temenni ederim.. Duâ ile, merhum babasının imdadına koşsun. Fatiha
okumak sureti ile, sadaka ve istiğfarla onun muini olsun. Zira meyyit, suya
batan gibidir; oğuldan babadan, kardeşten, dosttan gelecek duâ bekler..
***
Dördüncü olarak, maruzat şu ki: Şeyh Ahmed bu büyüklerin tarikatını tercih
ettiği keşfolundu; ondan tesir almış, Allah-ü Taâlâ ona. bu yolda istikamet
nasib eylesin..
Yakında İslâm dini ile müşerref olduğu için kendisine akaid-i kelâmiyyeyi,
Farisî kitaplarında anlatıldığı üzere talim etmeniz yerinde olur. Fıkıh
hükümlerini dahi aynı şekilde, kendisine talim etmelisiniz. Ta ki: Farzı,
vacibi, mendubu, helâli, haramı, mekruhu ve şüpheliyi bilip muktazasma göre
amel ede..
***
Bostan ve Gülistan'ı öğrenmek ve başkalarına dahi onları öğretmek malâyani
sınıfına girer..
Vesselam..