Mektubat-ı Rabbani-Tam Metin Tercümesi-Abdülkadir Akçiçek-Çile Yayınları-1979

534.Mektup

534. MEKTUP

MEVZUU : Yüce Mukaddes Hakka ulaştıran yolun iki olduğunun beyanı..

***

NOT: İMAM-I RABBANİ Hz. bu mektubu, Nur Muhammed'e yazmıştır.

***

Rahman Rahim Allah'ın adı ile.. Allah'a hamd olsun.. Onun seçilmiş kullarına da selâm..

***

Yüce Mukaddes Cenab-ı Hakka ulaştıran yol ikidir..

BİRİNCİ YOL: Kurb-ü nübüvvete taalluk eden yoldur.. Nübüvvet erbabına salât ve tahiyyet..

Bu yol, aslın da aslına ulaştırır..

Asaleten bu yoldan ulaşanlar, enbiyadır. Onlara salât ve selâm.. Bir de onların ashab-ı kiramı..

Bir de, Ümmetin büyük evliyasından diğerleridir yani Kendisi için murad edilenler.. İsterse bu zümre, az; hatta azdan daha az olsunlar..

Bu yolda tavassut ve hail yoktur. Bu büyük vasıllardan her kim feyz alacak ise., asıldan alır. Hem de hiç kimsenin tavassutu olmadan..

Sonra, bunların biri, diğerine hail de olmaz..

İKİNCİ YOL: Kurb-ü velayettir. Aktab, evtad, büdelâ, nüceba ve Allah-ü Taâlâ'nın umum velî kullan bu yoldan vâsıl olurlar..

Sülük tariki da bu yoldan ibarettir. Hatta bilinen cezbe dahi, bu yola dahildir.

Burada tavassut ve hail olma durumu vardır.

Bu yoldan vâsıl olanların muktedası, reisi, o büyüklerin feyiz kaynağı Hazret-i Ali Murtaza'dır. Allah ondan razı olsun.. Bu şanı büyük mansıp ona taalluk eder.

Resulüllâh S.A. efendimizin mübarek ayağı, onun mübarek başı üzerinde gibidir.

Hazret-i Fatıma, Hazret-i Hasan ve Hazret-i Hüseyin dahi; bu makamda onunla ortaktırlar.

Zarınım o ki: Hazret-i Ali r.a. unsurî hayatın başlamasından evvel, bu makamın MELÂZ'ı (M E L A Z : Sığınılacak ve baş vurulacak yer, makam manasınadır.. Ancak, bu tabiri; Müstakimzade'nin tercümesinde: ? Mülâzım.. Diye geçer.. Bunun manası da: ? Devamlısı, görevlisi.. Sahibi.. Olabilir.. Her iki mana da yerinde sayılabilir.) idi.. Nitekim, unsurî hayatın başlamasından sonra da; bu yoldan her kime bir feyiz ve hidayet ulaştı ise., onun tavassutu ile ulaşmıştır.

Zira o: Bu yolun son noktasındadır. Bu yolun merkezi dahi, ona mütaalliktir.

Vaktaki, onun devri tamam oldu; bu kadri^ yüce mansıbı; sırası ile, oğullan Hazret-i Hasan ve Hazret-i Hüseyin'e teslim edip bıraktı.. Allah onlardan razı olsun..

O ikisinden sonra da, tertib ve tafsil ile on iki imamdan her birine geçti..

Bu büyüklerin yaşadıkları asırlarda, hatta ebedî âleme irtihallerinden sonra, her kime bir feyiz ve hidayet ulaştıysa.. bunların tavassutu ve onların heylulet durumu ile ulaştı.. İsterse, kutuplardan ve vaktin nücebasından olsun..

Bütünün sığmağı ve hepsinin mel .bu büyüklerdir. Zira, etrafın mutlaka merkeze katılması gereklidir.

Taa, sıra Şeyh Abdülkadir Geylânî Hazretlerine gelinceye kadar.. Allah onun sırrının kudsiyetini artırsın.. Sıra kendisine gelince, anlatılan bu mansıp ona bırakıldı.. Sırrı mukaddes olsun..

Bu merkez üzerinde, anlatılan imamlarla, Şeyh (Abdülkadir Geylânî Hz.) arasında hiç kimse müşahede olunmamaktadır. Allah sırrının kudsiyetini artırsın..

Şu anlaşılmaktadır ki: Nücebadan olsun; kutuplardan olsun.. her kime feyizlerin ve bereketlerin ulaşması var ise., onun (Abdülkadir Geylânî Hz. nin) mübarek tavassutu ile ulaşmaktadır. Çünkü: Bu merkez, ondan başkasına müyesser olmadı.. Bundandır ki, şu şiiri söylemiştir:

Battı güneşleri evvelkilerin, güneşimiz; Ebedîdir, ufuklar üzeredir sesimiz.

Burada:

? Güneş..

Tabirindenm urad, hidayet ve irşad feyizlerinin güneşidir. Onun:

? Battı..

Tabirinden murad ise.. anlatılan feyzin olmayışıdır.

Önceleri, evvelkilere taalluk eden muamele; vücuda geldikten sonra, Şeyh'e (Abdülkadir Geylânî Hz. ne) taalluk edince; irşadın ve hidayetin ulaşmasına bir vasıta oldu.. Tıpkı: Kendisinden evvelkilerde olduğu gibi.. Feyzin vusulü dahi, aynı şekilde onun tavassutu ile olmaktadır. Tavassut muamelesi baki kaldıkça, onun üstte geçen şiirdeki kavli doğrudur. Yani: Şu şiirindeki:

Battı güneşi evvelkilerin, güneşimiz; Ebedîdir, ufuklar üzeredir sesimiz.

***

Yukarıda anlatılan manaya göre, şöyle bir soru sorulabilir:

? Üstteki hüküm, MÜCEDDİD-İ ELF-İ SANİ manasını nakzetmektedir. İkinci cild mektuplarından birine (İkinci cilt, 4. mektup) MÜCEDDİD-Î ELF-İ SANl manası beyanında şöyle dere edilmişti:

? O müddet içinde, ümmete feyiz çeşitlerinden her ne gelir ise., ancak onun tavassutu ile gelir.. Bu vakitte, kutuplar, evtad, büdelâ, nüceba müsavidir.

Bu soruya cevab olarak şöyle derim:

? Bu makamda, MÜCEDDlD-İ ELF, Hazret-i Şeyh'in (Abdülkadir Geylânî Hz. nin) yerine naibdir. (Yani: Vekili..) Allah sırrının kudsiyetini artırsın.. Bu muamele dahi, Hazret-i Şeyh'e niyabeten yapılmaktadır. Nitekim, bu manada şöyle demişlerdir:

? Ayın nuru, güneşin nurundan istifade yollu gelmiştir.. Durum, böyle olunca, bir mahzur yoktur.

***

Burada bir başka soru da şöyle sorulabilir:

? İş müşkil oldu.. Yani: Anlatılan duruma göre, MÜCEDDlD-İ ELF manası.. Zira, anlatılan müddet içinde İsa aleyhisselâm inecek; Mehdi aleyhirrıdvan zuhur edecek.. Yani: O müddet içinde.. Bunların muamelesi dahi, her hangi birinin tavassutu ile feyz almaktan yana üstün ve âlâdır..

Bunun için şu cevabı veririm:

? Tavassut muamelesi, anlatılan iki yoldan ikincisine bağlıdır. Bu dahi, kurb-ü velayetten ibarettir..

Birinci yol ise.. kurb-ü nübüvvetten ibarettir. Tavassut muamelesi orada yoktur. Her kim bu yoldan vâsıl olur ise., onun için arada bir hail ve bir vasıta yoktur. Hatta o, feyizleri ve bereketleri her hangi bir kimsenin tavassutu olmadan alır.. Zira tavassut ve hail, ancak diğer yoldadır. Bu yerin muamelesi ise.. diğerinden ayrıdır. Nitekim bu mana daha önce de anlatıldı.

Îsa aleyhisselâm ve Mehdi aleyhirıdvan ise.. birinci yoldan vâsıl olmaktadırlar..

Nitekim Şeyheyn (Hazret-i Ebu Bekir ve Hazret-i Ömer) ?Allah onlardan razı olsun? dahi, Resulüllah S.A. efendimizin zımnında birinci yoldan vâsıl olmaktadırlar. Değişik derecelerine göre, onların orada hususî makamları vardır. Allah onlardan razı olsun..

***

BİR T E N B İ H ..

Şunun da bilinmesi yerinde olur ki..

Bir şahsın, kurb-ü velayet yolundan kurb-ü nübüvvete ulaşması sahih olur.. Bu durumda, her iki muameleye de ortaklığı olur.. Enbiyaya uyduluğu ile kendisine, orada bir mahal ihsan edilir.. Onlara salât ve selâm olsun.. Bu durumda, her iki yolun muamelesi dahi, ona bağlı olur..

Bir şiir:

Allah'a ne zorluğu olur; Alemi bîr şahsa oldurur..

Bir âyet-i kerime meali:

? «Bu, Allah'ın fazlıdır; onu dilediğine verir.. Ve.. Allah büyük fazlın sahibidir..» (62/4)

***

? «izzet sahibi Rabbın, onların isnad ettikleri vasıflardan yana pek yüce ve münezzehtir. Gönderilen peygamberlere selâm.. Âlemlerin Rabbı Allah'a hamd olsun..» (37/180 -182)

***

Âlemlerin Rabbı Allah'a ham dolsun.. Allah-ü Taâlâ, Resullerin efendisi Muhammed'e, tümden âline ve ashabına salât eylesin..

 

Günün Sözü

"Mü’min bir erkek, mü’mine hanımına kin beslemesin. Onun bir huyundan hoşlanmazsa, bir başka huyundan hoşlanabilir.” (Hadîs-i Şerif—Müslim)"
Telif Hakkı © 2024 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.