Hikâyeli yemeklerimiz; Kişniş (Yari yardan ayırmayan) kavurması
- Ayrıntılar
- Kategori: Lezzet ve tarz
- Gösterim: 1780
Halk edebiyatımızın âşık tarzı bölümünde hikâyeli türkü dalı vardır. Televizyon ve internetin hayatımıza bu kadar girmediği dönemlerde geceleri masallar, hikâyeler anlatılarak vakit geçirilirdi. Ayrıca âşıklar şehir şehir, köy köy dolaşarak kahvehanelerde türkülerle süsledikleri hikâyeleri anlatır, ilgi ile dinlenirlerdi. Öyle ki Ramazanlarda hikâyeyi arife gününden başlatıp bayrama kadar sürdürürler, teravih namazından sonra kahvehanelere doluşan halk bir aylık hikâyeyi günümüzün günlük televizyon dizileri gibi kaçırmadan takip ederdi.
Rahmetli âşık Murat Çobanoğlu’nun anlattığına göre, bir Ramazan’da, Karadeniz taraflarında bir yere gitmiş ve aylık hikâyesine başlamış, bayrama birkaç gün kala sokakta karşısına çıkan devamlı dinleyicilerinden biri cebinden tabancasını çıkarmış ve “bak sonunda kızı öldürürsen vururum ha” demiş. Çobanoğlu, hikâyenin sonunda kızı öldürdü mü, öldürmedi mi hatırlamıyorum ama yaşadığına göre Karadenizli vatandaşın mutlu olduğu belli. Yine değerli âşıklarımızdan İmami’nin kabakla ilgili çok hoş hikâyesini başka bir yazıda anlatmak üzere hikâyeli yemeklerimize geçmek istiyorum.
Konya ile başlayan ve Anadolu’da devam eden derlemelerim sırasında yemek kültürümüzün olağanüstü güzellikteki hikâyeli yemekleriyle karşılaştım. Anadolu kadınının duru ve güzel Türkçesiyle anlattığı bu hikâyeli yemekler ne denli ince ve zarif bir yemek kültürüne sahip olduğumuzu da yansıtmakta. Bugün sizlere Muğla’dan Hatice Duran’dan 1981’de derlediğim bir hikâyeyi onun dilinden veriyorum:
“Bizim burada bir de ‘yari yardan ayırmayan’ yemeğimiz vardır. Buralarda kişniş otu biter, çok güzel kokuludur, toplar salatasını, yemeğini, böreğini yaparız. Adamın karısının ağzı kokuyor, alıyor karısını kadıya götürüyor, boşayacağım diye. Eşeğe biniyorlar, kadıya gitmek için yola düşüyorlar. Zavallı kadın yolda kocasına evden aldığı yolluk börek, çörekleri verirken kendi üzüntüden hiçbir şey yemiyor, oturdukları yerde eline geçen kişniş otlarını ağzına atıyor, yiyor.
Kadıya varıyorlar, adam anlatıyor böyle böyle, boşayacağım diyor. Kadı bakıyor, kontrol ediyor, kadının ağzı kötü kokmuyor, üstelik güzel kokuyor, boşamıyor. Eve dönerken adam karısına soruyor ‘Ne yaptın?’ diye. Kadın ‘Kişniş yedim.’ diyor. Artık o kadının evinden kişniş eksik olmuyor ve bu yemeğin adı da ‘yari yardan ayırmayan’ kalıyor”.
Benim hikâyem mutlu sonla bittiğine göre, tabancasıyla beni vuracak bir kişinin çıkacağını sanmıyorum, sevgili okuyucularım!
Bu güzel kokulu yemeğin tarifini vermeden önce sizden yörenizde böyle hikâyeli yemekler varsa adınızı, soyadınızı, yaşınızı ve bulunduğunuz il, ilçe veya köyü ve telefonunuzu da yazarak P.K. 88 Nalçacı Konya veya Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir. adresine göndermenizi dileyeceğim. Kaynak göstererek kullanılacak bu hikâyelerle yemek kültürümüze katkıda bulunmuş olacaksınız. Mutlu bir hafta geçirmeniz dileğiyle tarifemizi veriyorum.
Bu yemeğin adı kavurma olarak veriliyor, ama göreceğiniz gibi klasik mutfağımızda yer alan pirinçli ya da bulgurlu ıspanak, semizotu vb. gibi pişiriliyor.
Kişniş (Yari yardan ayırmayan) kavurması
MALZEME:
½ su bardağı zeytinyağı
2 soğan (ince kıyılmış)
1 yemek kaşığı domates salçası
½ kilo kişniş (yıkanmış, ince doğranmış)
1 tatlı kaşığı acı pul biber
1 yemek kaşığı bulgur
1 yemek kaşığı pirinç
½ su bardağı su
2 diş sarımsak (dövülmüş)
¼ su bardağı koruk ekşisi yoksa limon
yeterince tuz
Yapılışı: Yağla soğanı kavur. Salça koy, çevir. Otu karıştır, birkaç dakika kavur. Biberi, bulguru, pirinci, suyu koy, kapak ört, hafif ateşte pişir. İnmesine yakın tuzu, sarımsağı, koruk suyunu ilave et, on dakika daha pişir. Tabağa çıkar, sofraya al.
Nevin Halıcı
pazar.zaman.com.tr