Fıkıh Köşesi
SADECE KUR'ÂN?
- Ayrıntılar
- Kategori: Fıkıh Köşesi
- Gösterim: 5135
Soru: "Bir arkadaşımın tavsiyesi ile Akit okumaya başladım. Kaynak eserleri de alıyorum. (..) Bir televizyon programında, (...) isimli profesör: "- Klasik fıkıh kitaplarda şer'i delillerin dört olduğu yazılıdır. Ancak şer'i delil birdir. O da Kur'an-ı Kerimdir. Peygamberin sünneti, Kur'an-ı Kerim'e uymakla sınırlıdır. İcmai-i Ümmet ve kıyas-ı fukaha, birer yorumdan ibarettir. Allahu Teala (cc) yegane hüküm koyucudur" dedi. Bu iddia, garibime gitti. (..) Peygamberimizin sünneti; Kur'an-ı Kerim'e uymakla sınırlı ise, bunca hadis kitabı niçin kaleme alınmıştır?"
CEVAP: Tarih boyunca Allahü Teala (cc) ile gönderdigi resullerinin arasına açmak ve hevalarına göre bir din anlayışına sahip olmak isteyen zümreler olmuştur. Bahsettiğiniz (..) isimli profesörün iddiası yeni degildir. Resul-i Ekrem (sav)'in "- İçinizden hiçbirinin koltuğuna (sedirine) yaslanmış bir vaziyette iken, kendisine benim emir ve nehiylerimden biri ulaştığında: "- Başkasını bilmem, biz Allahü Teala (cc)'nın kitabında gördüğümüze uyarız" dediğini sakın görmeyeyim" (1) diyerek, mü'minleri ikaz ettiği sabittir. Tabiun döneminde bir zümrenin; Kur'an-ı Kerim'e ehemmiyet verme perdesi altında, sünnete karşı tavır geliştirdiği, bazı kaynaklarda vardır. "El Müstedrek'te" kaydedildiğine göre; Sahabe-i Kiram'dan İmran İbnu Huseyn (ra), Resul-i Ekrem (sav)'den hadis rivayet ederken, bir adam sözünün keser ve; "- Ey İbn-i Nüceyd, bize Kur'andan anlat!.." diye ikaz eder. İmran İbn-i Huseyn (ra) bu adama hitaben "- Sen ve arkadaşların Kur'an-ı Kerim'i okuyorsunuz. Bana söyler misiniz, namazların rek'atları, vakitleri, farzları ve rükünleri nelerdir? Ben Resul-i Ekremi (sav) gördüm, siz görmediniz. Resul-i Ekrem (sav) bize zekatın nisabını, rüknünü ve nasıl eda edeceğimizi öğretti" diyerek, meseleyi izah eder. Bu açıklama karşısında ikna olan adam "- Bana hayat verecek şeyleri nakleddin. Allahü Teala (cc) senin ömrünü bereketlendirsin" diye dua eder. Rivayeti yapan Hasan Basri (rh.a) şu açıklamayı ilave eder: "- Bu zat, ölmezden önce iyi bir İslam fakihi oldu". Aynı hadisin "El Kifaye'de" kaydedilen vechinde İmran İbn-i Hüseyn (RA) muterize şunları söylemiştir: "- Sen ve arkadaşların sünneti hafife alıp sadece Kur'an'a dayandığınız takdirde öğle namazının dört rek'at olduğunu, Kabe-i Şerifi tavafın yedi defa yapılacağını veya Safa ile Merve arasında sa'y edileceğini ayetlerde bulabilecek misiniz?"
Bahsettiğiniz (...) isimli profesörün "Allahu Teala (cc) yegane hüküm koyucudur" şeklindeki tesbitine katılmamak mümkün değildir. Yegane hüküm koyucu olan Allahu Teala (cc); Resul-i Ekrem'e (sav) itaat etmemizi farz kılmıştır. Resul-i Ekrem'in (sav) din hususunda, hevasına göre söz söylemediğini haber vermiştir. Nitekim: "- Ve o (Resul), kendi hevasından söz söylemez. O (nun söyledikleri, din hususundaki emirleri ve nehiyleri) ilka edilegelen vahiyden başka birşey değildir. (En Necm Suresi: 3-4) buyurmuştur. Bir Müslümanın; Allahü Teala'nın (cc): "- Bir de peygamber size ne emir verdiyse onu tutun. Nehyettiğinden de sakının. (El Haşr Suresi: 7) emrine ittiba etmesi farzdır. Şahsi kanaati veya akli tercihleri sebebiyle sünnete muhalefet etmesi caiz degildir. (2) İmam-ı Suyuti "El İtkan" isimli eserinde, peygamberin din hususundaki her emirinin vahye istinad ettiğini zikretmektedir. (3) Peygamberimiz Efendimiz (sav) herhangi bir soruya muhatap olduğu veya bir hadise ile karşılaştığı zaman, önce vahyin gelmesini beklemiştir. (4) Vahyin gelmediği hallerde, ashabı ile istişare etmiş ve ictihadda bulunmuştur. Meselenin özü budur. Birbirimize dua edelim.
(1)İmam-ı Şafii-Er Risale- Kahire: I979 (2 bsm) Sh: 89 Madde: 295
(2)İbn-i Huzeyme- Es Sahih- Beyrut: 1390 C: 1 Sh: 75.
(3)İmam-ı Suyuti- El İtkan fi Ulumu'l Kur'an- Kahire:1952 C:1 Sh:45
(4)İmam-ı Cessas- El Ahkamu'l Kur'an- Beyrut:1335 C:3 Sh:360