Fıkıh Köşesi
ŞİİR SANATIYLA İLGİLİ MUHTELİF HADİSLER
- Ayrıntılar
- Kategori: Fıkıh Köşesi
- Gösterim: 7339
Soru: "Emaneti yüklenen insanoğlu, yeryüzünde Allah'ın halifesidir. Bazı mütefekkirler, insanın düşünme ve konuşma kaabiliyeti ile diğer canlılardan ayrıldığını iddia etmişlerdir. Düşüncelerini fasih ve beliğ bir uslup ile ifade eden kimseler, muhataplarını ikna edebilirler. Edebiyat hafife alınamayacak bir sanattır. Roman, hikaye, şiir ve diğer edebiyat türleri, tebliğ için bir vasıta olamaz mı? (..) Ben roman ve hikaye kitaplarını okumayı çok seviyorum. Her fırsatta rahmetli M.Akif'in ve Necip Fazıl'ın şiirlerini okuyorum. Şiir yazmaya gayret ediyorum (..) Mısır'da okuyan bir arkadaşım ile sohbet ederken, konu şiire geldi. Bu arkadaş, şiir yazmanın haram olduğunu iddia ediyor. Bu iddiasının delili, Hz. Ebu Said Hudri (ra)'den rivayet edilen şu hadis-i şerif'tir; "Bir adamın kalbi şiirle dolmaktansa, irin ile dolması, onun için daha hayırlıdır." Ben kendisine, Peygamberimizin şair Hz. Hassan b. Sabit'i, şiir yazmaya teşvik ettiğini söyledim. Sahih-i Müslim'de yer alan, bunun ile ilgili hadisi birlikte değerlendirdik. Kardeşimiz İbn-i Teymiyye'nin fetvalarından şiir ile ilgili bölümü okudu. (....) Suallerim bu konuyla ilgilidir. İslami tebliğ ile edebiyat arasında bir münasebet yok mudur ? Şiiri hem teşvik eden, hem yasaklayan hadis-i şeriflerin keyfiyeti nedir?"
CEVAP: Allahu Teala (cc)'nın insanlara verdiği nimetlerden birisi de duygularını ve düşüncelerini ifade edebilme kaabiliyetidir. Resul-i Ekrem (sav)'in: "Fasih ve beliğ olan sözde sihir vardır" (1) diyerek, güzel konuşmanın önemine dikkati çekmiştir. Bu girişten sonra, meseleye geçebiliriz. Kur'an-ı Kerim'de, Resul-i Ekrem (sav)'e hitaben: "(İnsanları) Rabbinin yoluna hikmetle, güzel öğütle davet et!..Onlarla mücadeleni, en güzel yol hangisi ise onunla yap!.."( En Nahl Suresi: 125) emri verilmiştir. Müfessirler, bu ayet-i kerime'nin tefsirinde: "İnsanlara İslam dinine davet ederken, onların liyakat ve istidatlarını dikkate almak vaciptir. Zeka yönünden üstün olan ve eşyanın hakikatini öğrenmek isteyen kimselere tebliğ, kat'i delillerle ve hikmetle yapılır. Selim fıtrat sahibi olanlara, mev'izeyi hasene (güzel vaazlar) yeterli olabilir. İnatçı, münazara ve münakaşadan hoşlananlara; adab-ı münazara ve bir takım mantıki izahlarla tebliğ yapılır" (2) diyerek, insandan insana değişebilecek bir usul üzerinde durmuşlardır. Mü'minler davalarını tebliğ ederken en güzel usulü esas almalıdırlar. Zira Ayet-i Kerime'de "Hasen" (güzel) değil "Ahsen" (en güzel) denilmiştir. Tebliğ ile edebiyatı birbirinden ayırmak mümkün değildir. Sebebine gelince: Resul-i Ekrem (sav): "Allahu Teala (cc) yolunda malınızla, canınızla ve dilinizle cihad ediniz"(3) emrini vermiştir. Dil ile yapılacak cihad ibadetinde, edebiyatın rolü inkar edilemez. Hz. Aişe (r.anha) validemizden rivayet edilen bir hadis-i şerif, meseleyi kavramamızı kolaylaştırmaktadır: "Hz. Peygamberimiz (sav) sizin gibi basit konuşmazdı. O konuştuğunda açık ve anlaşılır bir şekilde konuşurdu. Dinleyenler konuştuklarını kolayca anlar ve öğrenirlerdi."(4)
Şiir meselesine gelince: Resul-i Ekrem (sav)'den bu hususta muhtelif hadis-i şerifler nakledilmiştir. Mektubunuzda zikrettiğiniz hadis-i şerif; İmam-ı Suyuti'ye göre mütevatir (5), diğer bazı muhaddislere göre muttefekun Aleyh'dir. Ancak raviler; şairin itikadi durumu ve okuduğu şiirin mahiyeti hakkında, bilgi vermemişlerdir. Kureyş müşriklerini şiirle ve çok güzel bir şekilde hicveden Hz. Hassan B. Sabit (ra) için Resul-i Ekrem (sav): "Hassan onları hicvetti. Hem şifa verdi, hem şifa buldu"(6) demiş ve onu şiir yazmaya teşvik etmiştir. İbn-i Abidin "Reddü'l Muhtar" isimli eserinde; şiir hususundaki farklı yorumları belirttikten sonra: "Fesahat ve belagat için, şiir söylemede bir mahzur olmadığını" zikretmektedir. Ayrıca "İbn-i Abbas ve Ebu Hureyre'nin (ra) ihramlı iken şiir okumaları, Ka'b b. Züher (ra)'in Resul-i Ekrem (sav)'in huzurunda meşhur kasidesi "Banet Suad'ı" söylemesi buna delildir. Hassan b. Sabit (ra)'in bu nevi şiirleri çoktur"(7) demiştir. Muhtelif olan hadislerin; vürud sebeblerini ve cem edilme şartlarını dikkate alan müctehid imamlar; haram, mübah, müstehap ve farz-ı kifaye olan şiirlerin muhtevalarını belirtmişlerdir.
Müftabih olan kavil; Allahu Teala (cc)'nın dinini insanlara tebliğ etmek için, şartlarına riayet edilerek yazılan şiirlerin müstehap olduğudur. Hatta kolay ezberlenmesi için; bir-çok akaid kitabı, şiirle yazılmıştır. Bazı İslam alimleri; "İlk üç tabakada yer alan şairlerin şiirlerini, dirayet ve rivayet yönleriyle öğrenmek "Farz-ı Kifaye"dir. Çünkü Arap kavaidi, bunlarla sabit olur. Allahu Teala (cc) kitabı ve sünnet de bu kavaid ile öğrenilir" demişlerdir. Meselenin özü budur. Birbirimize dua edelim.
(1) Abdi'l Latifi'z Zebidi- Sahih-i Buhari Muhtasarı, Tecrid-i Sarih Tercemesi ve Şerhi- Ank: 1976 (4 bsm) C: 4 Sh: 128.
(2) Mecmuatu't Tefasir- İst: 1979 C: 3 Sh: 656
(3) Abdi'l Latifi'z Zebidi- A.g.e. C:2 Sh: 397.
(4) İbn-i Hacer Askalani- Fethu'l Bari - Kahire: 1959 C: 7 Sh: 389-390.
(5) İmam-ı Suyuti- Mütevatir Hadisler- Ank:1992 Sh: 99 Had.No: 56.
(6) Ahmed Davudoğlu- Sahih-i Müslim Tercümesi ve Şerhi- İst: 1979 C: 10 Sh: 6339 v. Had. N0: 157 (2490)
(7) İbn-i Abidin- Reddü'l Muhtar Ale'd Dürri'l Muhtar- İst: 1982 C: 1 Sh:48