Fıkıh Köşesi
HİCRÎ AYLARIN TESBİTİ VE ASTRONOMİ İLMİ
- Ayrıntılar
- Kategori: Fıkıh Köşesi
- Gösterim: 5216
Soru: "Türkiye'de her yıl Ramazan-ı Şerif ayı girerken ve çıkarken, Müslümanlar rüyet-i hilal konusunu tartışıyorlar. İnsanoğlunun aya gittiği bir dönemde, bu tartışmanın bir faydası var mıdır? (..) Bazı usul kitaplarında; şer'i hükümler tahlil edilirken, temel hedef- (makasıd) ve vasıtalar (vesail) üzerinde durulmaktadır Rüyet-i hilal'den maksad, Ramazan-ı Şerif ayının girip-girmediğini tesbitten ibarettir. Modern astronominin, bu meseleyi çözemediğini söyleyemeyiz. (..) Zihnime takılan husus şudur: Maksad Ramazan-ı Şerif ayının tesbiti midir? Eğer maksad bu ise; hem rüyet-i hilal, hem takvim vasıta hükmündedir. (..) Rü'yeti hilal meselesi ile ilgili tartışmaların siyasi bir sebebi var mıdır? Arap alemi ile Türkiye arasındaki rekabetin, bu ihtilafa sebeb olduğunu söyleyebilir miyiz?"
CEVAP: Önce bir hususa işaret edelim. Müctehid imamlar; makasıd (gayeler) ve vesail (vasıtalar) meselesini, değişik açılardan değerlendirmişler ve farklı sonuçlara varmışlardır. Başta ibadetler olmak üzere; hadd cezaları ve keffaretlerde, sebeblerin ve illetlerin, kat'i olarak tesbit edilebilmesi mümkün değildir. Teabbudi olan ve illeti akılla kavranamayan hükümlerde, Resul-i Ekrem (sav)'in tatbikatı dikkate alınır. Zira bu hükümlerde; makasıdın ve vesailin tesbiti, ictihad ile yapılamaz. Muamelat ve siyaset ile ilgili şer'i hükümlerde ise; makasıd (gayeler) değişmez, ancak vasıtalar sürekli değişir. Bunun dışında bazı hükümlerde; hem makasıd, hem vesail, nass ile sabit olmuştur. Bazılarında ise makasıd nass ile tayin edilmiş, vesail (vasıtalar) insanların ictihadına bırakılmıştır. Usul ile ilgili bu kısa girişten sonra meseleye geçebiliriz.
Kur'an-ı Kerim'de: "(O sayılı günler) Ramazan ayıdır ki, Kur'an o ayda indirilmiştir. (O Kur'an ki) insanlara mahz-ı hidayettir. Öyle ise içinizden kim o aya erişirse orucunu tutsun" (El Bakara Suresi:185) hükmü beyan buyurulmuştur. Bilindiği gibi, oruç ibadetinin Ramazan-ı Şerif ayında farz olduğu, kat'i nasslarla sabittir. Bu durumda, o aya girilip-girilmediğinin nasıl tesbit edileceği önemlidir. Resul-i Ekrem (sav)'in: "-Hilali görmekle oruç tutun ve yine hilali görmekle bayram edin. Eğer hava bulutlu olduğu için hilali göremezseniz şaban ayının günlerini otuza tamamlayın" (1) buyurduğu sabittir. Dikkat edilirse hem maksad, hem vesile; kitap ve sünnetle tayin edilmiştir. İslami kaynaklarda astronomi'ye "İlm-i Nücum", bu sahada ihtisas sahibi olan kimselere de "Müneccim" denilmiştir. Feteva-ı Hindiyye'de: "-Hilal meselesinde müneccimlerin haberlerine müracaat edilemiyeceği gibi, sahih olan kavle göre onların sözleri de kabul edilemez. Siracü'l Vehhac'da da böyledir. Hatta bir müneccimin, bu hususta yaptığı hesap ile kendisinin amel etmesi de caiz değildir. Miracü'd Diraye'de de böyle zikredilmiştir" (2) hükmü kayıtlıdır. İbn-i Abidin: "Muvakkitlerin (vakit hesaplama uzmanlarının) sözüne itibar yoktur. Yani halka orucun farz olması için, onların sözü delil olmaz. Hatta Mirac adlı kitapta: "Müneccimin kendi hesabı ile amel etmesi caiz değildir" denilmiştir. Nehir'de de şu ibare vardır: Muvakkitlerin "Filan gecede, hilal gökyüzünde şöyle görülecektir" demeleri ile oruç tutmak lazım gelmez. Sahih kavle göre, velev ki adalet sahibi olsunlar" (3) diyerek, konuya açıklık getirmektedir.
Hilalin gözlenmesini Resul-i Ekrem (sav) emretmiştir ve bu bir vecibedir. (4) Meselenin bir diğer boyutu da şudur: Bir hicri ay 29 gün, 12 saat , 44 dakika, 28 saniyedir. Oruç ibadeti ise, şer'i bir gün içinde eda edilebilir. Ramazan-ı Şerif ayının bazen 29, bazen 30 gün olmasının sebebi budur. Yeni bir ayın başladığını haber veren hilal; dünyanın her yerinden aynı vakitte görülemez. Modern astronominin vardığı netice de budur. Müctehid imamların "İhtilaf-ı Metaliye itibar edilir mi, edilmez mi?" sualine verdikleri cevap, bu hadise ile ilgilidir. Farzedelim ki; Fas'ta veya Tunus'ta hilalin görüldüğü, adil bir cemaat tarafından tesbit edilmiştir. Türkiye'deki Müslümanlar, buna uyacak mıdır, uymayacak mıdır? Hanefi fukahası, Resul-i Ekrem (sav)'in: "-Hilali gördüğünüz vakit oruç tutun!.. (Şevval hilalini) gördüğünüz vakit bayram edin" hadis-i şerifini esas alarak, ihtilaf-ı metali'ye itibar edilmeyeceğini müftabih kavil olarak benimsemiştir. (5) Şafii fukahası ise Hz. Abdullah İbn-i Abbas (ra)'dan gelen hadis-i şerifi esas alarak; ihtilaf-ı metaliye itibar edileceğini benimsemiştir. Rüyet-i hilal meselesinde hassasiyet gösteren mü'minlerin niyetleri, Resul-i Ekrem (sav)'in sünnetine ittiba etmektir. Arap alemi ile Türkiye arasındaki rekabetin, bu ihtilafa sebeb olduğunu söylemek mümkün değildir. Meselenin özü budur. Birbirimize dua edelim.
(1) Sahih-i Müslim- İst: 1401 C: 1 Sh: 759, Ayrıca İmam-ı Serahsi- El Mebsut- Beyrut: ty C: 3 Sh: 64, İbn-i Hümam- Fethu'l Kadir- Beyrut: 1315 C: 2 Sh: 52.
(2) Şeyh Nizamüddin ve Heyet- Feteva-ı Hindiyye- Beyrut: 1400 C: 1 Sh: 197.
(3) İbn-i Abidin- Reddü'l Muhtar Ale'd Dürri'l Muhtar-İst: 1983 C: 4 Sh: 263.
(4) İmam-ı Merginani- El Hidaye Şerhu Bidayetü'l Mübtedi- Kahire: 1965 C:1 Sh: 119, Ayrıca İmam-ı Serahsi- A.g.e. C: 3 Sh:64, İbn-i Hümam- A.g.e. C:2 Sh: 52.
(5) İbn-i Abidin- A.g.e. C: 4 Sh:274-276