Fıkıh Köşesi
HUKUKİ EHLİYET, HÜRRİYET VE ESARET MESELESİ
- Ayrıntılar
- Kategori: Fıkıh Köşesi
- Gösterim: 4593
Soru: "Üniversite öğrencileri arasında; Müslüman olduğunu söyleyen, fakat İslam hukukunu tenkit eden kimseler vardır. Bazı solcu arkadaşlar; köle ve cariye statüsünde olan insanların durumunu öne çıkarıyor ve İslam fıkhını bu açıdan eleştiriyorlar. (...) Fakat köle ve cariye hukukunu; ne onlar. ne biz tam olarak bilemiyoruz. Bizim iddiamız şudur: "İslamdan önce, yani cahiliye döneminde, kölelik ve cariyelik yaygındır. İlk Müslümanlardan bazıları, köle ve cariye statüsündedir. İslam'ın dini, bunu savaş hukuku ile sınırlı hale getirmiştir."(...) Erkeklerin köle, kadınların cariye olmasının, sebebi nedir?(...) İslam toplumunda hür bir erkeğin, herhangi bir cariye ile evlenmesi mümkün değil midir? Bunlar arasında nikah kıyılamaz mı?"
CEVAP: Önce bir hususa işaret edelim. Allahu Teala (cc) bütün insanlardan, ruhlar aleminde iken misak almıştır. Bu bir anlamda Allahu Teala (cc) ile insanlar arasında tahakkuk eden manevi bir mukaveledir.(1)
Emaneti yüklenmesi sebebiyle insan yeryüzünde Allahu Teala (cc)'nın halifesidir ve eşref-i mahlukattır. Dolayısıyle hürriyetin kaynağı fıtridir. Herhangi bir insan; Allahu Teala (cc)'nın indirdiği hükümleri inkar eder, Müslümanlara karşı savaşırken ele geçirilirse "Kölelik Hukuku" gündeme girer. Usul uleması ehliyet arızalarını tasnif ederken köleliği, "Mükteseb (insanın kendi kazandığı) arıza" olarak vasıflandırmıştır. Nitekim İbn-i Abidin: "Bulunan çocuk (lakit) bütün hükümlerde hürdür. Hatta zina mahsulü olduğunu iddia edene hadd cezası (kazf) tatbik edilir. Çünkü ademoğlunda asıl olan hürriyettir. Zira insanlar Müslümanların en hayırlıları olan Hz. Adem (as) ile Hz.Havva'nın çocuklarıdır. Bazı insanlardaki kölelik hali ise, daha sonra ortaya çıkan küfür sebebiyle meydana gelmiştir"(2) diyerek, bu inceliğe işaret etmiştir.
Molla Hüsrev ise "Kölelik, tevhid akıdesinden yüz çevirmenin ve Müslümanlara karşı savaşmanın cezası olarak, Allahu Teala (cc)'nın koyduğu bir hakirliktir"(3) şeklinde tarif etmiştir.
Hürriyetin teminatı; ruhlar alemindeki misak ve tevhid inancıdır. İnsanlar zorbalıkla veya diğer bahanelerle köleleştirilemez. Resul-i Ekrem (sav)'in "hür bir insanı, kaba kuvvet kullanarak köleleştiren kimsenin namazının asla kabul olmayacağını" beyan buyurduğu sabittir.(4) Bir İslam beldesi; (Allahu Teala muhafaza buyursun) kafirlerin istilasına uğrar ise, o beldedeki mü'minler için "Esaret hayatı" sözkonusu olur. Ancak bu esirlere köle veya cariye vasfı verilemez. Bu noktada "Müstevli kafirlere (İslam'a karşı savaştıkları için) bu vasıf verilebilir mi?" suali karşımıza çıkabilir. Müstevli kafirler "Harbi" durumundadırlar. Müslümanlar onlara karşı galip geldikleri zaman, işledikleri fiillerin misliyle mukabele etme hakları vardır.
Ancak bunun gerçekleşmesi için, Müslümanların onlara hakim olmaları şarttır. Mü'minlerin hakim ve İslam fıkhının uygulandığı beldede (ülke); insanların hukuku, nass ile teminat altındadır.
İslam'a karşı savaşan ve bu esnada ele geçirilen bir kimse; mü'minlerin emiri tarafından, teserri akdi ile bir Müslüman'a teslim edilir. Bu kimse erkek ise "Köle", kadın ise "cariye" olur. Bu hadiseden sonra; o kimse (köle veya cariye) Müslüman olduğu takdirde, Allahu Teala (cc)'nın hukukuna riayeti gerçekleştirmiş olur.
Ancak mü'minlere karşı savaştığı ve onların can emniyetini tehlikeye soktuğu için, kul hukuku devam etmektedir. Resul-i Ekrem (sav); Müslüman olan köleye veya cariyeye (hiçbir bedel talep etmeden) hürriyetini iade etmeye teşvik etmiştir. Nitekim bir Hadis-i Şerif'te: "Herhangi bir Müslüman ki, mü'min olan bir köleyi azad eder!.. Allahu Teala (cc) o azad edilen kölenin her uzvu mukabilinde, azad eden kimsenin bir uzvunu cehennem ateşinden kurtarır"(5) müjdesi verilmiştir. Bilindiği gibi keffaretlerde ilk sırada "köle azad etmek" fiili sözkonusudur. İslami bilgisi olmayan bazı kimseler; cariye ile nikahsız olarak cinsi ilişki kurulabileceğini zannetmektedirler.
Halbuki bu müsteşriklerin bir iftirasıdır. Feteva-ı Hindiyye'de: "Hür erkeklerin; hür kadınlardan veya cariyelerden dördü ile nikah kıyma (evlenebilme) hakları vardır. Hidaye'de de böyledir. Bir köle; hür veya cariyelerden iki kadınla evlenebilir."(6) hükmü kayıtlıdır. İslam toplumunda Müslüman bir kölenin, evlenme ve boşanma hakkı vardır. Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz:
Kölelik ve cariyelik üzerinde fazla durulmaması, ehliyet arızası ile ilgilidir. Ayrıca bu hadise daru'l İslam'da gündeme gelebilir. İçinde bulunduğumuz şartlarda gündeme girmesi imkansızdır. Meselenin özü budur. Birbirimize dua edelim.
(1) Abdülaziz El Buhari-Keşfu'l Esrar-İst.: 1308 C: 4 Sh:238, Ayrıca Molla Hüsrev-Mir'at el Usul fi şerhi'l Mirkat el vüsul-İst.: 1307 C: 1 Sh: 591.
(2) İbn-i Abidin-Reddü'l Muhtar Ale'd Dürri'l Muhtar-İst.: 1983 C: 9 Sh:111.
(3) Molla Hüsrev-Düreri'l Hükkam-İst.: 1307 C:2 Sh: 6.
(4) Sünen-i İbn-i Mace-İst.: 1401 C: 1 Sh: 311 Had. N0: 970.
(5) İbn-i Hümam-Fethu'l Kadir-Beyrut: 1316 C: 3 Sh: 346.
(6) Şeyh Nizamüddin ve Heyet-Feteva-ı Hindiye-Beyrut: 1400 C: 1 Sh: 277