1333 Şurası muhakkaktır ki; İslâm dini "işkence"yi haram kılmıştır. Nitekim savaş meydanında dahi; el, ayak, burun, kulak keserek veya göz oyarak cezalandırma yasaklanmıştır Resûl-i Ekrem (sav)'in: "İnsanların öldürmede; en merhametli olanları, mü'minlerdir"(207) buyurduğu bilinmektedir. Savaş anında dahi; kin ve garezi ortaya koymamak, sırf Allahû Teâla (cc)'nın dininin yücelmesini esas almak şarttır. Buna "ihlas" denir. Ulema; ihlasla ilgili ilimlerin "Farz-ı Ayn" olduğunda ittifak etmiştir. Dolayısıyla "kısas" cezası tatbik edilirken, en kolay öldürme şekli hangisi ise o tatbik edilir. Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Kısas, ancak kılıçladır"(208) Hadis-i Şerifi, bunun delilidir. Şimdi "Kısas'ı kim tatbik eder?" sualine cevap arıyalım. Hanefi fûkahasına göre bu hususta yetkili olan Ulû'lemr veya naibidir. Eğer maktulün velisi, kısas hususunda tecrübeli ise, Ulû'lemr kendisine tatbik izni verebilir. Ancak tecrübeli değilse, izin verilmez.(209) Bu hususta tecrübeli olan kimse, kısası, Ulû'lemr'in ve maktûlün (öldürülenin) velileri huzurunda icra eder. Hiçbir mükellef, kan davasını bahane ederek keyfine göre hareket edemez.
X (Twitter) adresimizi takip ederek,her türlü ilmi bilgilendirmeden istifade edebilirsiniz.
Günün Sözü
"“Bir kardeşin, diğer kardeşi kendisine söz söylediği zaman sükût edip onu dinlemesi, mürüvvetten yani insaniyetten(sohbet âdâbından)dir.” (Hadîs-i Şerif—Deylemî)"