Emanet ve Ehliyet
İNSANLARLA KONUŞURKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİDİR?
- Ayrıntılar
- Kategori: Emanet ve Ehliyet
- Gösterim: 2007
1767 Hz. Âdem (as)'den itibaren bütün peygamberler; insanları, en güzel şekilde tevhide davet etmişlerdir. Kur'ân-ı Kerîm'de: "Kullarıma söyle: (Herkesle) en güzel şekilde konuşsunlar"(286) hükmü beyan edilerek; kalplerin katılığının güzel ve tatlı sözlerle ortadan kaldırılabileceği hatırlatılmıştır.(287) Hatta Musa (as) ve Hz. Harun (as)'a Fir'avn'a tebliğ için giderlerken, Allahû Teâla (cc): "Ona yumuşak (tatlı) bir söz söyleyin"(288) emrini vermiştir. Muhâtab "kâfir" bile olsa; İslâmî edebin gerektirdiği şekilde yumuşaklıkla konuşmalarını tavsiye buyurmuştur.(289) Nitekim bir ata sözünde: "Tatlı dil, yılanı deliğinden çıkarır" denilmiştir.
1768 İslâm'a karşı silahlı mücadele vermedikleri süre içerisinde; kafirlere "tatlı dille" tebliğ etmek zaruridir. Allahû Teâla (cc) İsrailoğullarıyla yapmış olduğu ahidde (on emirde): İnsanlara güzel söz söyleyin"(290) buyurmuştur. Bugün mü'minler de; insanlara güzel söz söyleme hususunda bu emrin muhatabıdırlar. Mübelliğler; kim olursa olsun, hikmet ve güzel öğütle muhâtabını iknâ etmeye gayret sarfetmelidir.(291) Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Kötü söz; girdiği meclisi kirletir, çirkin gösterir"(292) buyurduğu bilinmektedir.
1769 İnsanlar arasındaki ilişki; "konuşma" sûretiyle gelişir. Hanefi Fûkahası: "Kelâmdan (sözlerden) bir kısmının ne sevabı, ne de günahı vardır. Kalk, otur, ye, iç vs... Bu gibi ihtiyaç için sarfedilen sözler; ne ibadettir, ne de ma'siyettir. Kelâmdan bir kısmında günâhkâr olunur ki; yalan, gıybet, nemime (koğuculuk, söz getirip-götürme) ve sövmek gibi"(293) şeklinde tasnifi uygun bulmuştur. Şimdi bu konu üzerinde duralım.