Emanet ve Ehliyet
YEMİN
- Ayrıntılar
- Kategori: Emanet ve Ehliyet
- Gösterim: 3805
1870 Kendisine yemin teklif edilen davalı; yemin etmezse durum ne olur? İbn-i Ebi Müleyka Basra'da kadılık görevini edâ ederken, kendisine gelen bir dava ile ilgili olarak Müfti İbn-i Abbas'dan bilgi almak ister. İbn-i Abbas (ra) "-Davacıdan delil getirmesini iste!.. Şayed delil getiremezse, davalıya yemin teklif et!.. Davalı yeminden kaçınırsa (Nûkûl ederse) aleyhine hüküm verebilirsin"(220) buyurur. Hudud cezaları ve kısas'ta davalının yeminden kaçınması; hüküm için yeterli sebeb değildir!.. Bu hususta ittifak vardır. Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Beyyine (Delil) getirmek iddia eden (davacı olan) kimsenin üzerinedir. Yemin etmek ise; inkâr edene (davalıya) düşer"(221) buyurduğu bilinmektedir. Ukûbat bahsinde; fail-i meçhul cinâyetlerde "Kasâme'nin" nasıl yerine getirildiği üzerinde durmuştuk!..(222)
1871 Hanefi fûkahası Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Sizden biriniz yemin edecek olursa Allah (cc) adına yemin etsin veya terketsin" ve "Kim Allah'tan başkasının üzerine yemin ederse, şirk koşmuş olur" Hadis-i Şeriflerini esas alarak; Allahû Teâla (cc)'dan başkası üzerine yemin edilmeyeceğinde ittifak etmiştir. Yemin bazı hallerde Allahû Teâla (cc)'nın sıfatlarını zikretmekle te'kid kazanır. Buna "Tağliz" etme (Şiddetlendirme) denilir. Şöyle ki: "Kendisinden başka ibâdete lâyık hiçbir mabûd olmayan, Rahman, rahim ve din gününün sahibi olan, gizli ve aşikâr ne varsa hepsini bilen Allahû Teâla (cc)'ya yemin ederim ki: -İddia sahibi olan (davacı) falan kimsenin benim üzerimde iddia ettiği ..................... yoktur. İddia olunan ...................'nın durumu şöyle, şöyledir vs." Mü'min, muttaki ve âlim olan kimseler için tağliz etmeye (Şiddetlendirmeye) gerek yoktur.(223) Zimmet ehli yahudiler: "Musa (as)'ya Tevratı indiren Allah'a yemin ederim ki" diye yemine başlar. Hristiyan ise: "İsa (as)'ya İncili indiren Allah'a yemin ederim ki" diyerek, iddia sahibinin sözlerini reddeder.(224) Namus ve şeref üzerine; putperestlere dâhi yemin ettirilmez!.. Kazâ makamında bulunan kimse; Allahû Teâla (cc)'dan başkasının üzerine yemin yaptırmadığı gibi (Kendiliğinden) başka şekilde yemin eden kimsenin, yeminini de kabul etmez. Fûkaha'dan bir kısmı; Allah (cc) korkusunun azaldığını ve hesab şuurunun zaafa uğradığını dikkate alarak; talak (Karısının boş olması) üzerine de yemin ettirmenin câiz olacağını ileri sürmüşlerdir.(225) Zira; talak (boşanma) üzerine yemin eden kimse zararını gözönüne alarak yalan söylemekten sakınabilir. Bu gerekçenin tutarlı olup olmadığı tartışılabilir.