Padişaha Bedduanın Bedeli
- Ayrıntılar
- Kategori: Tarihi Hadiseler
- Gösterim: 2616
Cihan padişahı Sultan ikinci Mahmud Han, tebdil-i kıyafet (kıyafet değişikliği) ederek Silahdar Ağa ve bazı devlet erkanı ile beraber Sultan Mehmed Camii (Fatih Camii) yakınlarında bir ekmekçi fırınının önüne geldi. Halkın ekmek allmaktaki sıkıntısını görüp biraz orada bekledi.
Bir kadın iki ekmek alıp dönerken; "Padişahın gözü kör olsun. Bak şu ekmeğe ve bak şu ekmeği alıncaya kadar çektiğimiz sıkıntı ve zahmete!" dedi. Kadının bu sözlerini padişah da duydu. Padişahın yanınnda bulunanlardan birisi;
Haram Lokma Yiyen Harâmî Olur
- Ayrıntılar
- Kategori: Tarihi Hadiseler
- Gösterim: 1958
Osmanlı tarihlerinin meşhurlarından Aşıkpaşazade'de şöyle bir kıssa nakledilir:
-" Sultan İkinci Murad Han'a şahsi ihtiyaçları için para lazım ol muştu. Sultan İkinci Murad Han, bu ihtiyacını karşılamak için, Çandarlı Halil Paşa'dan borç alarak harcamış.
Bunu gören Fazlullah Paşa:
- "Devletlû Sultanım, pâdişâhlara hazine gerekir. Müsade ederseniz ve ferman buyurursanız hazine cem'ine mübaşeret edelim" dedikten sonra Sultan Murad Han:
Fetih Yakındır...
- Ayrıntılar
- Kategori: Tarihi Hadiseler
- Gösterim: 1667
Eylül 27 1538 günü sabah seher vaktinde, Osmanlı denizcilik tarihinin en büyük kumandanı Hızır Hayreddin Paşa, ya da diğer namıyla Barbaros hayreddin Paşa bir rüya görür. Rüyasında:
–"Yattığımız limanın kenarında sanki karada birçok ufacık sardalya balığı çıkmış, amma o ufacık balıkların içinde iki tane karnı yarık iri balık vardı.
Küçük Kıyamet (1509 İstanbul Depremi)
- Ayrıntılar
- Kategori: Tarihi Hadiseler
- Gösterim: 3303
10 Eylül 1509′da Memalik-i Rum adı verilen Amasya, Tokat, Sivas, Çorum ve çevresinden başlayıp 45 gün şiddetle devam eden depremde halk, iki ay kadar çadırlarda yaşadı. Bu deprem, aynı şiddette İstanbul ve Edirne’de de meydana geldi. 14 Eylül 1509′da İstanbul, Osmanlı tarihinin kaydettiği en şiddetli depreme maruz kaldı. Küçük kıyamet (Kıyamet-i Suğra) denilen bu depremde İstanbul’da 109 cami ve mescit ile 1.070 ev kullanılamaz hâle geldi.
Yavuz Sultan Selim Küpe Takmadı!
- Ayrıntılar
- Kategori: Tarihi Hadiseler
- Gösterim: 3792
KILICIMIZ KESTİKÇE...
Zamanın en güçlü devletlerinden biri olan Venedik’in sefiri Antonio Iustiniani bir defasında Yavuz Sultan Selim Han’ın huzuruna çıkacaktı. Vezirler elçiyi etkilemek bakımından padişahın ihtişamlı giyinmesini istiyordu. Hersekzade Ahmed Paşa, bu arzuya tercüman olmak bakımından cesaretini toplayıp bin dereden su getirircesine padişaha vaziyeti arz etti. Padişah, “Doğru! Cümle yeni libaslar giymek münasiptir” buyurdu. Elçinin kabul edileceği gün bütün vezirler en ihtişamlı elbiselerini giydiler. Huzura girdiklerinde donup kaldılar.
Hazin Bir Göç Hikâyesi
- Ayrıntılar
- Kategori: Tarihi Hadiseler
- Gösterim: 3085
93 Harbi'nde, Plevne ordusu esir düşmeden önce, Balkanların öbür tarafında Rusların istilasına uğrayan Servi, Lofça gibi kasabalar ve köylerin Müslüman halkı kaçarak Sofya’ya gelmişlerdi... Ayrıca Plevne elden çıkınca, Osman Paşanın oradan çıkardığı Müslümanlar da yine canlarını Sofya’ya atmışlardı... İşte o elem ve ıstırap dolu günlerde, artık devletin Sofya için yapacak bir şeyi kalmamıştı. “Düşman geliyor!..” sadaları bu zavallı halkın kulaklarını çınlatıyordu.
Abdülhamid'in yatak odası
- Ayrıntılar
- Kategori: Tarihi Hadiseler
- Gösterim: 1742
“Millet seni azletmiştir!” Yıldız Sarayı Küçük Mabeyn Dairesi’nin beyaz yağlıboya kapısı önünde Esad Toptanî Paşa’nın Arnavut lehçesiyle çınlattığı bu kelimeler, 8-10 saniye süren bir sessizlik darbesiyle kesilmişti. Artık gözler konuşuyordu.
Abdülhamid, yalnız konuşan şahsa değil, Bahriye Feriki Arif Hikmet Paşa’ya, Ermeni Aram Efendi’ye, Yahudi Emanuel Karasso’ya da bakmış ve gayet metin bir eda ile “Hal’ etti demek istediniz herhalde.
Felâketler Asrı
- Ayrıntılar
- Kategori: Tarihi Hadiseler
- Gösterim: 1757
Onbeşinci asrın sonları ile onaltıncı asrın başları İstanbul için zincirleme felâketler devri oldu. Birbirini takip eden korkunç âfetler, muazzam zararlara ve kitle hâlinde ölümlere yol açtı.
1490 yılı 24 Temmuz günü, İstanbul’da tan yeri ağarırken, gökyüzü o güne kadar görülmeyen simsiyah bulutlarla kaplandı. Þimşekler ve yıldırımlar birbirini takip etti.
Yavuz ve Muhiddini Arabi
- Ayrıntılar
- Kategori: Tarihi Hadiseler
- Gösterim: 2171
Yavuz Sultan Selim, 24 Ağustos, 1516 tarihinde “Mercidâbık” savaşını kazandıktan sonra Haleb’e girmiş, iki hafta sonra da oradan ayrılıp Eylül ayı sonunda Þam’a ulaşmıştı.
Buradan Mısır’a geçmeden önce de 15 Aralık’a kadar Þam’da kalmıştı. Yavuz Þam’da kaldığı sıralarda, Muhyiddin Arabî Hazretleri’nin (v.638/ 1240) bir kitabında geçen “Sin Þin’a girince Mim’in kabri ortaya çıkar” şeklindeki bir ifadeyi, büyük alim Kemal Paşazade ile birlikte incelemişlerdi.
Vahdettin`in naaşı haczedilecekti!
- Ayrıntılar
- Kategori: Tarihi Hadiseler
- Gösterim: 2752
Son Osmanlı padişahı olan Sultan Vahideddin’in hayatı inişli çıkışlarla dolu hüzünlü ve dramatik bir hayattır. Vefatı da aynı dramın bir parçası olarak kayıtlara geçmiş, cenazesi dahi borçlarından dolayı haczedilmek istenmiştir.
Sabık bir Osmanlı Sultanı olarak Vahideddin Han’ın vefat ettiği gün ise, hüzün dağdağası içinde geçen uzun bir süreçten sonra bir çocuk nefesiyle hayatının ışıdığı güne rastlamıştır.
İslam'a Hakarete Karşı Acil Müdahale
- Ayrıntılar
- Kategori: Tarihi Hadiseler
- Gösterim: 1612
II. Abdülhamid, ''Muhammed'' isimli piyesi, Fransa'da yasaklatmıştı... .
Fransız yazar Boniier'in iftira ve uydurmalarla dolu ''Muhammed'' isimli piyesi, Fransa 'da oynatılma izni alınca, Osmanlı hükümeti, derhal Fransa nezdinde harekete geçmiş ve piyesi yasaklatmayı başarmıştı. 1888 yılında, meşhur Fransız yazar Vickonte Henri de Bornier'in (1825- 1901) kaleme aldığı ''Muhammed'' adlı 1800 mısralık iftira ve uydurmalarla dolu bir piyesin Fransa, İngiltere ve ABD'de oynatılması girişimlerinin başlaması karşısında,