Bir Polonya Klasiği Uçan Üniversite
- Ayrıntılar
- Kategori: Tarihi Hadiseler
- Gösterim: 3191
MARYA Sklodovska, 1867 yılının Kasım ayında, Polonyalı bir ailenin beşinci çocuğu olarak Varşova’da hayata gözünü açtı. Marya’nın hem annesi, hem babası eğitimciydi. Fakat beş çocuğa birden bakmak zorunda kalınca, annesi o güne kadar devam ettirdiği okul yöneticiliğinden ayrıldı. Babası ise matematik ve fizik öğretmeni olarak iyi bir gelire sahipti. Fakat onun da işini kaybetmesi uzun sürmedi. Bir Polonyalı olarak Polonya’nın değerlerine bağlı olduğu ve fikirlerini uygunsuz zeminlerde dile getirdiği için görevine son verildi. Zira, o sıralarda Varşova, Çarlık Rusya’sının işgali altında bulunuyordu.
Endonezya'ya İslam'ı götüren sır
- Ayrıntılar
- Kategori: Tarihi Hadiseler
- Gösterim: 3323
250 milyonluk nüfusa sahip bugünkü Endonezya’nın Müslümanlığı kabul etmesindeki sır sadece beş akçelik kumaştı ve inancını hayatına geçirmiş bir Müslüman tüccarın örnek davranışıydı.,Kendi halinde bir tüccardı. Bir gün kumaşları gemiye yükledi. Ver elini Endonezya. Aylarca deniz aşırı yol aldıktan sonra bir adacığın sahiline yanaştı gemi.
Kumaşları indirdi. Gitti çarşıdan bir dükkân kiraladı, satışa başladı. Dil sorununu çözmek ve müşteriye kolayca ulaşmak için de yerli halktan bir işçi tuttu.
Son seferde
- Ayrıntılar
- Kategori: Tarihi Hadiseler
- Gösterim: 1695
Dünya tarihine adını altın harflerle yazdırmış büyüklerimizi gerçekten tanıyor muyuz? Onların hayatlarında en sade yaşayanımızdan devlet adamlarımıza kadar, alabileceğimiz pek çok örnek bulunduğunun ne kadar farkındayız? Çocuklarımız bile bir başka kültürün film kahramanlarının hayalî dünyasında yaşarken, örnek olabilecek gerçek kahramanlar bizde. Elini tutan Avrupalı kralın, “dünyanın en mutlu adamı benim!” dediği büyük hükümdarlar bizde. Oysa şimdi...
Yetmişüç yaşındaydı. Ayaklarındaki rahatsızlıktan dolayı yürüyemiyordu. Kendisine dinlenmeyi tavsiye eden hekimlere ve nedimlerine: “Benim gibi bir padişah rahat döşeğinde ölmemelidir. Biz, gazâ meydanlarının hakanıyız.” diyordu.
Sultan II. Muradın oğlu II. Mehmete nasihati
- Ayrıntılar
- Kategori: Tarihi Hadiseler
- Gösterim: 2128
-Ey benim sevgili oğlum!İnsan oğlunun her birinde, başkalarıyla çeşitli münasebetler kurmaya yarayan normal bir akıl bulunmalıdır. İşte bu akıl, bütün saadet ve mutluluğun tükenmez kaynağıdır.Bir de, kendilerine Allah tarafından bu normal aklın verildiği kimseler vardır. Bunların hiçbir vakit ne çocukluk, ne gençlik, ne olgunluk, ne de ihtiyarlık çağlarında her hangi bir şeyden ne olumlu ne de olumsuz yönde etkilenmedikleri görülür. Hayatlarında sadece keder ve acının bir gevşeme ve bir tembellik bıraktığı sanılır.Ve bunlar kendi hayatlarının gençlik, yaşlılık gibi hemen her devresinde, keder ve ıstırap tan kurtulamadıkları için huzura kavuşamazlar.
Rumelihisarı Camii'nde pop konseri!
- Ayrıntılar
- Kategori: Tarihi Hadiseler
- Gösterim: 3579
* Aziz Milletimiz, bu camiin fethin ruhuna münasip bir şekilde ihya edilerek, amacına uygun biçimde kullanılmasını bekliyor!
Osmanlı Devleti açısından bakıldığında, 15. Asrın ortalarındaki askeri ve iktisadi zaruretler, İstanbul’un fethini gerektiriyordu. Bu amacı gerçekleştirmek için de her şeyden önce Boğazlar kapatılmalıydı. Çünkü İstanbul, Karadeniz sahillerinden taşınan gıda malzemesiyle besleniyordu. Ayrıca bu bölgeye hâkim olmak, Osmanlı ordusunun faaliyetlerini güven altına almak, Anadolu’dan istendiği kadar asker, yiyecek ve savaş malzemesinin naklini temin etmek demekti.
Cem Sultan Vak'ası
- Ayrıntılar
- Kategori: Tarihi Hadiseler
- Gösterim: 2775
Dîn-i İslâm’ın şecaat ve şevketini, Türk milletinin azâmet ve kudretini asırlar boyunca küffârın zihnine kazıyan Osmanlı hânedânı, kâfirler karşısındaki dik duruşu ve tâviz vermez tutumuyla İslâm milletleri için büyük bir numune olmuştur. Onların izinde yürüyenlerin de onlar gibi olacaklarında şüphe yoktur.
Cem Sultan’ın hayatını, dîni ve vatanı için küffâr elinde çektiği zorlukları anlatan “Vâkı’ât-ı Sultân Cem” adlı eser, dînine ve vatanına ihânet etmektense ölümü göze alan “Kahramanlar”la; menfaat için din ve vatan düşmanlarıyla ittifak eden, dînine ve vatanına ihânet etmekten çekinmeyen münâfıkların durumunu ortaya koyacak, akıl ve basîret sâhiplerine ibret ve ölçü olacak sayısız delillerle doludur.
Yavuz'un Şah İsmail'i Mat Etmesi
- Ayrıntılar
- Kategori: Tarihi Hadiseler
- Gösterim: 2480
Yavuz Sultan Selim Han ile Þah İsmail arasındaki bir kısım yazışmaların şiir yoluyla kaleme alındığı tarihler yazar.Her iki padişah da savaş meydanlarında olduğu kadar edebiyatta da birbirlerine üstünlük mücadelesi vermekte yarışmışlar.Garip olan o ki ;Þah İsmail Azeri Lehçesiyle,Yavuz da Fars diliyle şiirler söylemişlerdir.Yavuzun Þah İsmail’e karşı savaş meydanlarında ve şiir vadisinden önce bir zafer daha kazandığı rivayet edilir.Hatta bu zafer henüz onun şehzadelik dönemine rastlamaktaymış.
Osmanlı'nın Evliyaullaha Hürmet ve Muhabbeti
- Ayrıntılar
- Kategori: Tarihi Hadiseler
- Gösterim: 2328
Osmanlının İlim ve Tasavvuf Erbabına Muhabbeti; Osmanlı Sultanları, hakkı söyleyen, eğriyi doğrultan, rızâ-i ilahî ve istikametten ayrılmayan, mümtaz ulema ve din ulularının hatırına son derece önem vermiş, onlara derin bir hürmet ve muhabbet duymuştur. Osmanlı Devleti; temellerini atmada, cemiyet ve devlet hayatının esasını oluşturup müşkülatlarını çözmede ve kurduğu medeniyeti sağlam dinî-dünyevî köklere dayandırmada pek çok manevî önderin himmet, himaye, dua ve
Önce onlar bulmuştu
- Ayrıntılar
- Kategori: Tarihi Hadiseler
- Gösterim: 1697
Dünyanın üzerine bir güneş gibi doğan İslâmiyet, ilim öğrenmeyi teşvik ederek Müslümanların her bakımdan örnek alınabilecek bir medeniyet kurmalarını sağlamıştır. Kur’ân-ı Kerîm’in ve Peygamber Efendimiz’in (sas) teşvikleriyle, M.S. 800–1500 yılları arasında İslâm dünyasında, her konuda olduğu gibi, ilmî çalışmalarda da önemli ilerlemeler olmuş; birçok Batılı araştırmacı, İslâm dünyasının önemli ilim merkezlerine gelerek Müslüman âlimlerden ilim öğrenmiştir. Müslüman ilim adamlarının eserlerinden yaptıkları çevirilerle, kendi ülkelerinde mucit olarak meşhur olmuş çok sayıda Batılı araştırmacı vardır.
Camideki nargile ve içimizdeki gammazlar
- Ayrıntılar
- Kategori: Tarihi Hadiseler
- Gösterim: 1973
Eserleriyle Osmanlı Türk-İslâm tarihine damgasını vuran, Türk mimarlık tarihinin yüzakı Mimar Sinan, en büyük ve en muhteşem eseri Süleymaniye Camii’nin inşasını tamamladıktan sonra, bazı bakımlardan bu ulu mabedi testlere tâbi tutuyordu. Bunlardan biri de cami içinde sesin dengeli bir şekilde dağılıp dağılmadığının, mihrapta Kur'an okuyan imamın sesinin en arkalardan ve diplerden duyulup duyulmadığının denenmesi idi. Bunun için Mimar Sinan nargile kullanıyordu.
Osmanlının yarıda kalmış olan hülyası: Hicaz Demiryolu-3
- Ayrıntılar
- Kategori: Tarihi Hadiseler
- Gösterim: 3111
Düzenlenen seferler
Hicaz Demiryolu işletmeye açıldıktan sonra Hayfa ile Þam arasında her gün, Þam ile Medine arasında haftada üç gün karşılıklı yolcu ve ticari eşya katarları çalışıyordu. Hac mevsimi boyunca Zilhicce'nin onundan Safer ayı sonuna kadar Þam-Medine arasında yine karşılıklı üç sefer yapılmaktaydı. Yalnız hac dönemine mahsus olmak üzere gidiş geliş için tek bilet yeterliydi.
Devamını oku: Osmanlının yarıda kalmış olan hülyası: Hicaz Demiryolu-3