İslami sanatlarda müstesna bir gelenek: Hilye

İslami sanatlarda müstesna bir gelenek: Hilye"Hilye", hat sanatında Peygamberimizin görüşünü anlatan Hadis-i Şerif ile dört halifesi ve torunları Hz. Hasan ve Hüseyin'in isimleri bulunan güzel hatlarla yazılmış levhaları ifadede kullanılmaktadır

Dünya tarihinin bilinen dönemlerinden itibaren kavimler çeşitli yazılar icad ederek iletişimlerde yazıyı önemli bir vasıta olarak kullanmışlardı. Yazı bulununcaya kadar geçen zamanda topluluklar öncelikle çeşitli motifleri iletişim/yazı vasıtası olarak seçmişlerdi. Bugün için tarihi değeri oldukça yüksek olan bu araçlar, çeşitli dönemlerde değişkenlik arz ederek gelişim sağlamış; zamana ve ihtiyaca göre ilerlemiş ya da gerilemiştir.

Devamını oku: İslami sanatlarda müstesna bir gelenek: Hilye

Osmanlı'nın unutulmuş objeleri

Beşgen bir kutuda Kurân-ı Kerim, dirhemler, buhurdanlar, fenerler, hattat makasları... Marifetin iltifata tâbi olduğu zamanlardan kalanlar Osmanlı'da Günlük Yaşam Nesneleri kitabında toplandı

Osmanlı toplumunda gündelik yaşam detaylarını bir araya getiren kitap M. Şinasi Acar tarafından hazırlandı. Hayata dair her detayın düşünüldüğü eser, takvimlerden koyun saatlerine, terazilerden rubu tahtalarına, buhurdan ve gülâbdanlardan, körüklü fenerlere, kemer tokalarından, dikiş nakış araçlarına, mühürlerden kamış kalem ve kalemtıraşlara, hokka ve divitlerden elyazması kitaplara, sancak Kurânlarından rahle ve çekmecelere, ferman ve beratlardan kale anahtarlarına, çok sayıda nesneyi bir arada sunuyor.

Devamını oku: Osmanlı'nın unutulmuş objeleri

Ruhları okşayan hendese; hat

Ruhları okşayan hendese; hatİslam medeniyetinin kendine has sanat dallarından olan hat'ın geçmişi, Arap alfabesinin tarihiyle irtibatlıdır. Câhiliye devrinde sadece dik ve köşeli iki yazı tipi varken, çeşitli yazı biçimleri ise çok sonraları ortaya çıktı

İslam medeniyetinin kendine has sanat dallarından biri şüphesiz hat sanatıdır. Hat kelimesi Arapça çizgi anlamına gelir. El ile yazılan sanatsal yazılar "hüsn-i hat" (güzel yazı) tabir edilir. Arapça harfler ile teşkil edilen bu sanatın geçmişi, Arap alfabesinin tarihiyle irtibatlıdır. Câhiliye devrinde "cezm" ve "meşk" diye adlandırılan dik ve köşeli iki yazı tipi vardı.

Devamını oku: Ruhları okşayan hendese; hat

Tuğralı Gümüşler

Osmanlılar’da gümüşten imal edilmiş her türlü eşyanın üzerine devrin sultanlarının tuğrasını vurma geleneği oldukça eskidir. Araştırmalarım sırasında yaptığım tespitlere göre bulabildiğim en eski damga örneği, II. Beyazıd’a aittir.

II. Beyazıd’den VI. Mehmet Vahdedin’e kadar başa geçen 29 padişahta ancak 20’sinin tuğrasını taşıyan gümüş eşyalara rastladım. Bu rarad, II. Bayezıd’ın babası Fatih Sultan Mehmed’in tuğrasını taşıyan 15 dirhemlik bronz bir ağırlığın bulunmasını,

gümüşlerde de aynı tip bir damga ile damgalanıp kullanıldığını gösteren bir delil sayabiliriz

Devamını oku: Tuğralı Gümüşler

Osmanlı Fermanları

Farsça  buyurmak , emretmek   mastarından türetilen ferman kelimesi sözlükte emir, emirname, buyruk, hükümdar alameti gibi anlamlar ifade eder. Terim olarak ferman, yapılması gereken bir iş, ifa   edilmesi   gereken  bir  görev  için  hükümdar  tarafından  verilen ve hükümdarın tuğrasını taşıyan yazılı emirdir.

Fermanlar umumiyetle hükümranlığın ve saltanatın bir nişanesi olarak, altın yaldız ve muhtelif renk ve motiflerle süslenmiş oldukları gibi, süs ve yaldızdan uzak, sade de olabilirler.

Bir ferman metni incelendiğinde, şu önemli unsurlar göze  çarpar  :

a. Davet (dua) formülü fermana başlanırken en üstte yer alan ve ‘’Allah’ın adıyla’’ işe başlanıldığına dair bir yazıdır ki bu yazı, fermanlarda genellikle ‘’hu’’ veya ‘’hüve’’ şeklinde yazılmıştır.

Devamını oku: Osmanlı Fermanları

İslâm sanatlarında eskimeyen gelenek: İcazetnameler

İslâm sanatlarında eskimeyen gelenek: İcazetnamelerKlasik İslâm-Türk sanatlarında müsaade, izin, onay ve ruhsat manalarında kullanılan icazetin ayrı bir önemi var. Günümüzde hat sanatı başta olmak üzere, ebru, minyatür ve tezhip sanatlarında maharetini izhar eden talebeler için hususi merasimlerle icazetnameleri takdim ediliyor.

Osmanlı asırlarında devlet yöneticilerinin sanatkârlara ayrı bir önem atfettiği herkesin malumu. Bilindiği üzere dönemin padişahı II. Mustafa, Hafız Osman Efendi'ye çok hürmet gösterir; yazı yazarken hokkasını tutarmış.

Devamını oku: İslâm sanatlarında eskimeyen gelenek: İcazetnameler

Ka'tı

KAĞIT BOYAMA
Eskiden bitki ve köklerden elde edilen doğal boyalar kullanılırdı. Günümüzde ise kaliteli boya seçenekleri bol miktarda bulunduğu için daha çok hazır boyalar tercih ediliyor. Katı' sanatında kullanmaya uygun kağıt boyamak için, akrilik ve benzeri su bazlı boyalar kullanılır. Kağıdın özelliğini bozmayan ve solmayan kaliteli boyalar kullanılmasına dikkat edilmelidir. İstenen sonucu elde etmek için bu özellikte farklı cins boyalar birbirleri ile karıştırılarak da kullanılabilir.

Kağıt boyamanın farklı yöntemleri vardır. En eski yöntemlerden biri banyo yöntemidir. Yani tekne içindeki boyalı suyun içine kağıdı tamamen daldırıp banyo ederek kağıdı renklendirmektir. Bu işlem istenen sonuç elde edilene kadar tekrar edilebilir. Daha çok doğal boyalar için tercih edilen bir yöntemdir.

Devamını oku: Ka'tı

Hattat Hâfız Osman

Hafız Osman Efendi, Osmanlı devri hat sanatının efsane isimlerinden biri belki de birincisidir. Osmanlı hat mektebinin kurucusu kabul edilen Şeyh Hamdullah’tan (1429- 1520) sonra akla gelen ilk kişi Hattat Hafız Osman’dır. Şeyh Hamdullah’tan 150 sene sonra bu alanda büyük eserlere imza atmaya başlayan üstad ister istemez Şeyh Hamdullah'ı geçmiş ve hakkıyla Şeyh-i sani olmuştur.

Bu dirayet ve kudrete sahip olduğunu muhteşem eserleriyle de ibraz etmiştir. Hafız Osman Efendi, yazdığı çok sayıda her türden yazıları, bilhassa Mushaf-ı şerifleri ve yetiştirdiği çok değerli ve çok sayıda çırakları sebebiyle hüsn-ü hat tarihinde büyük bir şöhrete sahiptir.

Devamını oku: Hattat Hâfız Osman

Süleymaniye'nin bir sırrı daha

Sultan Süleyman tarafından 1557 yılında dönemin başmimarı Mimar Sinan'a yaptırılan Süleymaniye Camii'yle ilgili ilginç bir detay daha ortaya çıktı.

Mimar Sinan'ın keşfi olduğu tahmin edilen buluşa göre caminin bazı noktalarına devekuşu  yumurtaları konuyor. Örümceklerin ağ örmesini engellemek için yaklaşık 400 yıl önce yerleştirilen bu yumurtaların üzerinde muhteşem bir çizim olduğu ortaya çıktı.

Devamını oku: Süleymaniye'nin bir sırrı daha

Osmanlı medeniyetinde 33 kadim sanat

Prof. Dr. M. Zeki Kuşoğlu, Osmanlı'daki sanat eserlerinin yapım teknikleri ve yapıma temel olan sanat felsefesini ortaya koyan yeni bir kitap yayımladı. 'Osmanlı Medeniyetinde 33 Kadim Sanat' adlı kitap, sanatların tarihî serüvenini, ustalarını ve çalışma şekillerini, bu sanatların günümüzdeki izlerini kapsıyor.

Prof. Dr. M. Zeki Kuşoğlu, "Millet olarak tarih yapıp tarih yazmadığımız gibi sanat yapıp sanat tarihi de yazmamışız." diyor ve yollara düşüyor. Bugünün antikacılarını, dünün hurdacılarını teker teker gezip Osmanlı eserlerinin izini sürüyor. Mübalağasız üç-dört müzeyi dolduracak sayıda eser görüyor; eksik, kırık ve tek olanlarını sanatımıza yeniden kazandırıp birçoğuna makalelerinde yer veriyor. Kuşoğlu, bu makaleleri ve araştırmaları geçtiğimiz günlerde 'Osmanlı Medeniyetinde 33 Kadim Sanat' adlı kitapta

Devamını oku: Osmanlı medeniyetinde 33 kadim sanat

SurName

Okmeydanı SÜRNAME-İ VEHBİ Topkapı Sarayı Kitaplığı A.3593 s. 10 a 1720 c. 1720-30

Levni minyatür resmin yalnız Osmanlı çevresinde tüm islam dünyasının en büyük temsilcisi Levninin resimlerindeki Türk karakteri de aynı ölçüde İslami resmin klişesi bağlarından koparak doruğa ulaşmıştır. Surname-i Vehbi minyatürleri bütün geleneksel unsurlara karşın yeniliklerle doludur. Rengarenk kayalıklar, yerini yumuşak kenar çizgilerine bırakmıştır. Gökyüzünün mavisi doğaldır.

Devamını oku: SurName

Telif Hakkı © 2025 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.