Tefsir İçin
Ayet Numaralarını Tıklayınız |
Enfal sûresi, 75 âyettir. 30 ila 36. âyetler Mekke'de, diğerleri Medine'de inmiştir. Enfâl, ziyade manasına gelen "nefl" kelimesinin çoğuludur. İslam dininin savunmak içi,n yapılan savaşlarda elde edilen sevaba ek olarak alınan ganimet malına da "nefl" denilmiştir. Sûrenin birinci âyetinde savaştan elde edilen ganimetlerin Allah ve Resdûlune ait olduğu ifade edildiği i.in sûreye bu ad verilmiştir. |
|
|
Bismillâhirrahmânirrahîm |
1. Sana
savaş ganimetlerini soruyorlar. De ki: Ganimetler Allah ve Peygamber'e
aittir. O halde siz (gerçek) müminler iseniz Allah'tan korkun, aranızı
düzeltin, Allah ve Resûlüne itaat edin. 2. Müminler ancak, Allah anıldığı zaman yürekleri titreyen, kendilerine Allah'ın âyetleri okunduğunda imanlarını artıran ve yalnız Rablerine dayanıp güvenen kimselerdir. 3. Onlar namazlarını dosdoğru kılan ve kendilerine rızık olarak verdiğimizden (Allah yolunda) harcayan kimselerdir. |
|
4. İşte onlar
gerçek müminlerdir. Onlar için Rableri katında nice dereceler,
bağışlanma
ve tükenmez bir rızık vardır. 5. (Onların bu hali,) müminlerden bir gurup kesinlikle istemediği halde, Rabbinin seni evinden hak uğruna çıkardığı (zamanki halleri) gibidir. 6. Hak ortaya çıktıktan sonra sanki gözleri göre göre ölüme sürükleniyorlarmış gibi (cihad hususunda) seninle tartışıyorlardı. 7. Hatırlayın ki, Allah size, iki taifeden (kervan veya Kureyş ordusundan) birinin sizin olduğunu vadediyordu; siz de kuvvetsiz olanın (kervanın) sizin olmasını istiyordunuz. Oysa Allah, sözleriyle hakkı gerçekleştirmek ve (Kureyş ordusunu yok ederek) kâfirlerin ardını kesmek istiyordu. 8. (Bunlar,) günahkârlar istemese de hakkı gerçekleştirmek ve bâtılı ortadan kaldırmak içindi. |
|
9. Hatırlayın
ki, siz Rabbinizden yardım istiyordunuz. O da, ben peşpeşe gelen bin
melek
ile size yardım edeceğim, diyerek duanızı kabul buyurdu. 10. Allah bunu (meleklerle yardımı) sadece müjde olsun ve onunla kalbiniz yatışsın diye yapmıştı. Zaten yardım yalnız Allah tarafındandır. Çünkü Allah mutlak galiptir, yegâne hükümve hikmet sahibidir. 11. O zaman katından bir güven olmak üzere sizi hafif bir uykuya daldırıyordu; sizi temizlemek, şeytanın pisliğini (verdiği vesveseyi) sizden gidermek, kalplerinizi birbirine bağlamak ve savaşta sebat ettirmek için üzerinize gökten bir su (yağmur) indiriyordu. |
|
12. Hani Rabbin
meleklere: "Muhakkak ben sizinle beraberim; haydi iman edenlere destek
olun; Ben kâfirlerin yüreğine korku salacağım; vurun boyunlarına!
Vurun onların bütün parmaklarına! diye vahyediyordu. l3. Bu söylenenler, onların Allah'a ve Resûlüne karşı gelmelerinden ötürüdür. Kim Allah ve Resûlüne karşı gelirse, bilsin ki Allah, azabı şiddetli olandır. 14. İşte bu yenilgi size Allah'ın azabı! Şimdilik onu tadın! Kâfirlere bir de cehennem ateşinin azabı vardır. 15. Ey müminler! Toplu halde kâfirlerle karşılaştığınız zaman onlara arkanızı dönmeyin. (Korkup kaçmayın). |
|
16. Tekrar
savaşmak için bir tarafa çekilme veya diğer bölüğe ulaşıp mevzi tutma
durumu
dışında, kim öyle bir günde onlara arka çevirirse muhakkak ki o,
Allah'ın
gazabını hak etmiş olarak döner. Onun yeri de cehennemdir. Orası,
varılacak
ne kötü yerdir! 17. (Savaşta) onları siz öldürmediniz, fakat Allah öldürdü onları; attığın zaman da sen atmadın, fakat Allah attı (onu). Ve bunu, müminleri güzel bir imtihanla denemek için (yaptı). Şüphesiz Allah işitendir, bilendir. 18. Bu böyledir. Şüphesiz Allah, kâfirlerin tuzağını bozar. 19. (Ey kâfirler!) Eğer siz fetih istiyorsanız, işte size fetih geldi! (Yenelim derken yenildiniz.) Ve eğer (inkardan) vazgeçerseniz bu sizin için daha iyidir. Yine (Peygamber'e düşmanlığa) dönerseniz, biz de (ona) yardıma döneriz. Topluluğunuz çok bile olsa, sizden hiçbir şeyi savamaz. Çünkü Allah müminlerle beraberdir. 20. Ey iman edenler! Allah'a ve Resûlüne itaat edin, işittiğiniz halde O'ndan yüz çevirmeyin. |
|
21. İşitmedikleri
halde işittik diyenler gibi olmayın. 22. Şüphesiz Allah katında hayvanların en kötüsü, düşünmeyen sağırlar ve dilsizlerdir. 23. Allah onlarda bir hayır görseydi elbette onlara işittirirdi. Fakat işittirseydi bile yine onlar yüz çevirerek dönerlerdi. 24. Ey inananlar! Hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Resûlüne uyun. Ve bilin ki, Allah kişi ile onun kalbi arasına girer ve siz mutlaka onun huzurunda toplanacaksınız. 25. Bir de öyle bir fitneden sakının ki o, içinizden sadece zulmedenlere erişmekle kalmaz (umuma sirayet ve hepsini perişan eder). Biliniz ki, Allah'ın azabı şiddetlidir. |
|
26. Hatırlayın
ki, bir zaman siz yeryüzünde âciz tanınan az (bir toplum) idiniz;
insanların
sizi kapıp götürmesinden korkuyordunuz da şükredesiniz diye Allah size
yer yurt verdi; yardımıyla sizi destekledi ve size temizinden rızıklar
verdi. 27. Ey iman edenler! Allah'a ve Peygamber e hainlik etmeyin; (sonra) bile bile kendi emanetlerinize hainlik etmiş olursunuz. 28. Biliniz ki, mallarınız ve çocuklarınız birer imtihan sebebidir ve büyük mükâfat Allah'ın katındadır. |
|
29. Ey iman
edenler! Eğer Allah'tan korkarsanız O, size iyi ile kötüyü
ayırdedecek
bir anlayış verir, suçlarınızı örter ve sizi bağışlar. Çünkü Allah
büyük
lütuf sahibidir. 30. Hatırla ki, kâfirler seni tutup bağlamaları veya öldürmeleri yahut seni (yurdundan) çıkarmaları için sana tuzak kuruyorlardı. Onlar (sana) tuzak kurarlarken Allah da (onlara) tuzak kuruyordu. Çünkü Allah tuzak kuranların en iyisidir. 31. Onlara âyetlerimiz okunduğu zaman dediler ki: "(Evet) işittik, istesek biz de bunun benzerini elbette söyleyebiliriz. Bu öncekilerin masallarından başka bir şey değildir." 32. Hani (o kâfirler) bir zamanda: Ey Allah'ım! Eğer bu Kitap senin katından gelmiş bir gerçekse üzerimizegökten taş yağdır, yahut bize elem verici bir azap getir! demişlerdi. |
|
33. Halbuki
sen onların içinde iken Allah, onlara azap edecek değildir. Ve onlar
mağfiret
dilerlerken de Allah onlara azap edici değildir. 34. Onlar Mescid-i Haram'ın mütevellîleri olmadıkları halde (müminleri) oradan geri çevirirlerken Allah onlara ne diye azap etmeyecek? Oranın mütevellîleri takvâ sahiplerinden başkaları değildir. Fakat onların çoğu bunu bilmez. 35. Onların Beytullah yanındaki duaları da ıslık çalmak ve el çırpmaktan başka bir şey değildir. (Ey kâfirler!) İnkâr etmekte olduğunuz şeylerden ötürü şimdi azabı tadın! 36. Şüphesiz ki inkâr edenler mallarını, (insanları) Allah yolundan alıkoymak için harcıyorlar. Daha da harcayacaklar. Ama sonunda bu, onlara yürek acısı olacak ve en sonunda mağlûp olacaklardır. Kâfirlikte ısrar edenler ise cehenneme toplanacaklardır. |
|
37. (Bu toplama)
Allah'ın murdarı temizden ayıklaması (mümini kâfirden ayırması) ve
bütün
murdarların bir kısmını diğer bir kısmının üstüne koyup hepsini yığarak
cehenneme atması içindir. İşte onlar ziyana uğrayanların
kendileridir. 38. İnkâr edenlere, (sana düşmanlıktan) vazgeçerlerse, geçmiş günahlarının bağışlanacağını söyle. Yok geridönerlerse kendilerinden öncekilerin hali gözlerinin önündedir! 39. Fitne ortadan kalkıncaya ve din tamamen Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın! (İnkâra) son verirlerse şüphesiz ki Allah onların yaptıklarını çok iyi görür. 40. Eğer (imandan) yüz çevirirlerse, bilin ki Allah sizin sahibinizdir. O ne güzel sahip ve ne güzel yardımcıdır!. |
|
4l. Eğer Allah'a
ve hak ile bâtılın ayrıldığı gün, iki ordunun birbiri ile karşılaştığı
gün (Bedir savaşında) kulumuza indirdiğimize inanmışsanız, bilin
ki,
ganimet olarak aldığınız herhangi bir şeyin beşte biri Allah'a,
Resulüne,
onun akrabalarına yetimlere, yoksullara ve yolcuya aittir. Allah her
şeye
hakkıyla kadirdir. 42. Hatırlayın ki, (Bedir savaşında) siz vâdinin yakın kenarında (Medine tarafında) idiniz, onlar da uzak kenarında (Mekke tarafında) idiler. Kervan da sizden daha aşağıda (deniz sahilinde) idi. Eğer (savaş için) sözleşmiş olsaydınız, sözleştiğiniz vakit hususunda ihtilâfa düşerdiniz. Fakat Allah, gerekli olan emri yerine getirmesi, helâk olanın açık bir delille (gözüyle gördükten sonra) helâk olması, yaşayanın da açık bir delille yaşaması için (böyle yaptı). Çünkü Allah hakkıyla işitendir, bilendir. |
|
43. Hatırla
ki, Allah, uykunda sana onları az gösterdi. Eğer onları sana çok
gösterseydi,
elbette çekinecek ve bu iş hakkında münakaşaya girişecektiniz. Fakat
Allah
(sizi bundan) kurtardı. Şüphesiz O, kalplerin özünü bilir.
44. Allah, olacak bir işi yerine getirmek için (savaş alanında) karşılaştığınız zaman onları sizin gözlerinizde az gösteriyor, sizi de onların gözlerinde azaltıyordu. Bütün işler Allah'a döner. 45. Ey iman edenler! Herhangi bir topluluk ile karşılaştığınız zaman sebat edin ve Allah'ı çok anın ki başarıya erişesiniz. |
|
46. Allah
ve Resûlüne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin; sonra korkuya
kapılırsınız
da kuvvetiniz gider. Bir de sabredin. Çünkü Allah sabredenlerle
beraberdir. 47. Çalım satmak, insanlara gösteriş yapmak ve (insanları) Allah yolundan alıkoymak için yurtlarından çıkanlar (kâfirler) gibi olmayın. Allah onların yaptıklarını çepeçevre kuşatmıştır. |
|
48. Hani şeytan
onlara yaptıklarını güzel gösterdide: Bugün insanlardan size galip
gelecek
kimse yoktur, şüphesiz ben de sizin yardımcınızım, dedi. Fakat iki ordu
birbirini görünce ardına döndü ve: Ben sizdenuzağım, ben sizin
göremediklerinizi
(melekleri) görüyorum, ben Allah'tan korkuyorum; Allah'ın azabı
şiddetlidir,
dedi. 49. O zaman münafıklarla kalplerinde hastalık bulunanlar, (sizin için), "Bunları, dinleri aldatmış" diyorlardı. Halbuki kim Allah'a dayanırsa, bilsin ki Allah mutlak galiptir, hikmet sahibidir. (Kendisine güveneni üstün ve galip kılacak O'dur. Yoksa orduların sayı ve techizat üstünlüğü değildir). 50. Melekler yüzlerine ve arkalarına vurarak ve "Tadın yakıcı cehennem azabını" (diyerek) o kâfirlerin canlarını alırken onları bir görseydin! 51. İşte bu, ellerinizle yaptığınız yüzündendir, yoksa Allah kullara zulmedici değildir. |
|
52. (Bunların
gidişatı) tıpkı Firavun ailesi ve onlardan öncekilerin gidişatı
gibidir.
(Onlar da) Allah'ın âyetlerini inkâr etmişlerdi de Allah onları
günahları
sebebiyle yakalamıştı. Allah güçlüdür. O'nun cezası
şiddetlidir. 53. Bu da, bir millet kendilerinde bulunanı (güzel ahlâk ve meziyetleri) değiştirinceye kadar Allah'ın onlara verdiği nimeti değiştirmeyeceğinden dolayıdır. Gerçekten Allah işitendir, bilendir. 54. (Evet bunların durumu), Firavun ailesi ve onlardan öncekilerin durumuna benzer. Onlar Rablerinin âyetlerini yalanlamışlardı; biz de onları günahlarından ötürü helâk etmiştik ve Firavun ailesini (denizde) boğmuştuk. Hepsi de zalimler idiler. 55. Allah katında, yürüyen canlıların en kötüsü kâfir olanlardır.Çünkü onlar iman etmezler. 56. Onlar, kendileriyle antlaşma yaptığın, sonra herdefasında hiç çekinmeden ahidlerini bozan kimselerdir. |
|
57. Eğer savaşta
onları yakalarsan, ibret almaları için onlar ile (onlara
vereceğin
ceza ile) arkalarında bulunan kimseleri de dağıt. 58. (Antlaşma yaptığın) bir kavmin hainlik yapmasından korkarsan, sen de (onlarla yaptığın ahdi) aynı şekilde bozduğunu kendilerine bildir. Çünkü Allah, hainleri sevmez. 59. İnkâr edenler yakayı kurtardıklarını sanmasınlar. Çünkü onlar (bizi) âciz bırakamazlar. 60. Onlara (düşmanlara) karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve cihad için bağlanıp beslenen atlar hazırlayın, onunla Allah'ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve onlardan başka sizin bilmediğiniz, Allah'ın bildiği (düşman) kimseleri korkutursunuz. Allah yolunda ne harcarsanız size eksiksiz ödenir, siz asla haksızlığa uğratılmazsınız. |
|
61. Eğer onlar
barışa yanaşırlarsa sen de ona yanaş ve Allah'a tevekkül et, çünkü O
işitendir,
bilendir. 62. Eğer sana hile yapmak isterlerse, şunu bil ki, Allah sana kâfidir. O, seni yardımıyla ve müminlerle destekleyendir. 63. Ve (Allah), onların kalplerini birleştirmiştir. Sen yeryüzünde bulunan her şeyi verseydin, yine onların gönüllerini birleştiremezdin, fakat Allah onların aralarını bulup kaynaştırdı. Çünkü O, mutlak galiptir, hikmet sahibidir. 64. Ey Peygamber! Sana ve sana uyan müminlere Allah yeter. |
|
65. Ey Peygamber!
Müminleri savaşa teşvik et. Eğer sizden sabırlı yirmi kişi bulunursa,
iki
yüze (kâfire) galip gelirler. Eğer sizden yüz kişi olursa, kâfir
olanlardan
bin kişiye galip gelirler. Çünkü onlar anlamayan bir topluluktur.
66. Şimdi Allah, yükünüzü hafifletti; sizde zayıflık olduğunu bildi. O halde sizden sabırlı yüz kişi bulunursa, (onlardan) ikiyüz kişiye galip gelir. Ve eğer sizden bin kişi olursa, Allah'ın izniyle (onlardan) ikibin kişiye galip gelirler. Allah sabredenlerle beraberdir. 67. Yeryüzünde ağır basıncaya (küfrün belini kırıncaya) kadar, hiçbir peygambere esirleri bulunması yaraşmaz. Siz geçici dünya malını istiyorsunuz, halbuki Allah (sizin için) ahireti istiyor. Allah güçlüdür, hikmet sahibidir. |
|
68. Allah
tarafından önceden verilmiş bir hüküm olmasaydı, aldığınız fidyeden
ötürü
size mutlaka büyük bir azap dokunurdu. 69. Artık elde ettiğiniz ganimetten helâl ve temiz olarak yeyin. Ve Allah'tan korkun. Şüphesiz ki Allah bağışlayan, merhamet edendir. 70. Ey Peygamber! Elinizdeki esirlere de ki: Eğer Allah kalplerinizde hayır olduğunu bilirse, sizden alınandan (fidyeden) daha hayırlısını size verir ve sizi bağışlar. Çünkü Allah bağışlayandır, esirgeyendir. 71. Eğer sana hainlik etmek isterlerse (üzülme, çünkü) daha önce Allah'a da hainlik etmişlerdi de Allah onlara karşı sana imkân ve kudret vermişti. Allah bilendir, hikmet sahibidir. |
|
72. İman edip
de hicret edenler, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler
ve
(muhacirleri) barındırıp yardım edenler var ya, işte onların bir kısmı
diğer bir kısmının dostlarıdır. İman edip de hicret etmeyenlere
gelince,
onlar hicret edinceye kadar size onların mirasından hiçbir pay yoktur.
Eğer onlar din hususunda sizden yardım isterlerse, sizinle aralarında
sözleşme
bulunan bir kavim aleyhine olmaksızın (o müslümanlara) yardım etmek
üzerinize
borçtur. Allah yapacaklarınızı hakkıyla görmektedir. 73. Kâfir olanlar da birbirlerinin yardımcılarıdır. Eğer siz onu (Allah'ın emirlerini) yerine getirmezseniz yeryüzünde bir fitne ve büyük bir fesat olur. |
|
74.
İman edip de Allah yolunda hicret ve cihad edenler, (muhacirleri)
barındıran
ve yardım edenler var ya, işte gerçek müminler onlardır. Onlar
için
mağfiret ve bol rızık vardır. 75. Sonradan iman eden ve hicret edip de sizinle beraber cihad edenler de sizdendir. Allah'ın kitabına göre yakın akrabalar birbirlerine (vâris olmağa) daha uygundur. Şüphesiz ki Allah her şeyi bilendir. |
Anasayfaya dön | Konulara dön |
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri |