8-ENFAL SURESİ

18- Gördünüz ya, işte böyledir ve gerçek şu ki, Allah kâfirlerin oyun ve hilelerini boşa çıkarır. Tuzaklarını geçersiz kılar, onu zaafa düşürür, çürütür ve iptal eder.

19- Ey kâfirler fetih isterseniz işte size fetih gelmiştir. Fethetmek isterken siz fetholundunuz, emelleriniz tersine döndü, hileleriniz sizin başınıza geldi. Rivayet olunuyor ki, Mekke müşrikleri, Mekke'den yola çıktıkları zaman, Kâbe'nin örtüsüne yapışarak "Ey Allahımız, iki askerin en yücesine, iki tarafın en doğrusuna, iki grubun en değerlisine yardım et!" diye dua etmişler, Allah'tan zafer ve fetih istemişlerdi. Ne kadar dikkat çekici bir durumdur ki, duaları aynen kabul olunmuştu. Fakat ettikleri duaya kendi durumları uygun düşmüyordu. Bunun için sonuç kendi aleyhlerine ve müminlerin lehine olarak kabul olunmuştu. Aslında bu âyette, Bedir Savaşı'nın asıl çıkış sebebinin müşriklerin saldırgan tutumundan kaynaklandığına işaret vardır. Onun için buyuruluyor ki, ve eğer siz bu sevdadan vazgeçerseniz, bu bulunduğunuz duruma, yani Allah'a ve Resulü'ne karşı gelmeye, kin ve düşmanlık gütmeye, ona karşı savaş açmaya son verirseniz bu sizin için hayırlıdır. Ve şayet yine harp fikrine dönerseniz biz de döneriz ve cemaatiniz çok da olsa hiçbir şeye yaramaz, size fayda vermez.  Ve Allah, muhakkak müminlerle beraberdir. Ancak müminler de bu beraberliği kayıtsız şartsız zannetmemeliler ve unutmamalılar ki, bu beraberlik başta kamil bir iman ile onun gerekli kıldığı şartlara bağlıdır. Onun için:

20- Ve işitip dururken ondan, o Allah'ın Resulü'nden yüz çevirmeyin ve

21- öyleleri gibi olmayın ki: onlar, işittik dediler de hâlâ işitmiş değiller. Dilleriyle "işittik" diye iddia ederler, fakat hakkiyle dinlemiş ve anlamış değiller. Anlasalar bile anladıklarını icra edip, yerine getirmezler. Sanki hiç duymamış, işitmemiş gibi hareket ederler. İşte siz bunlar gibi olmayın. Zira Allah katında bütün dabbelerin (yani yeryüzünde yaşayan bütün canlıların) en şerlisi, en kötüsü o sağırlar, o dilsizlerdir: O kulağı olduğu halde hakkı duymayan, o dili olduğu halde hakkı söylemeyen sağır ve dilsizlerdir, ki akıllanmazlar, akıllarını kullanmazlar. Kulak yok, dil yok, akıl yok. işte bu hâl en aşağılık canlıların halidir. Kötülük yapmaya gelince var, fakat hakka gelince yok. Bu da en aşağı hayvanlardan daha aşağı ve aynıyle şer olan hayvanların hâlidir ki, bunlar insan şeklinde bulunan zararlı hayvanlardır. Yılanlara bile birşey duyurmak mümkün olur da bunlara olmaz. Evvela işitmesi olmayanın konuşması olmaz. Doğuştan sağır olan konuşmaktan mahrum olur. Çünkü sözü, işitme duyusu olan kimse belleyebilir. Ve işittikten sonradır ki, başkasına söyleyebilir. Sözün de anlamaya pek büyük hizmeti vardır. Gerçi herhangi bir duyudan mahrum olmak bir idrak kaynağından mahrum olmak demektir. Fakat dil bu noksanı oldukça telafi eder. Mesela, koku alma duyusu olmayan ve lâkin dil bilen ve dinleyip anlayacak durumda olan birine, kokmuş bir şeyi söyleyip anlatmak mümkün olur. Bununla beraber sağır ve dilsiz olmak da bütünüyle aklın yok olması demek değildir. Nice sağır ve dilsizler bulunur ki, akılları vardır. Bir sağır ve dilsizin biraz aklı varsa bazı şeyleri anlaması ve hatta işaretle veya yazıp çizmekle bazı isteklerini anlatması mümkün olur. Fakat sağır ve dilsiz olduğu halde üstelik akılsız da olursa son derece perişan ve çaresiz bir durumda kalır. Bununla beraber kendisine ve başkasına karşı yine de mutlak bir kötülük olması da lazım gelmez. Lâkin kulağı var hakkı duymaz, duymak istemez; dili var, hak söylemez, söylemek istemez; aklı var, fakat hakkı anlamaz, anlamak istemez. Böylesine sağır, böylesine dilsiz, böylesine akılsız kimseler yok mu, işte onlar hayvanların hayvanı, fenaların fenası ve gerçekte gerek kendilerine ve gerekse başkalarına karşı şerlerin şerridirler. Birçok canlılardan üstün olmalarına ve öteki canlılardan ayrıcalık kazanmalarına sebep olmak üzere Allah'ın kendilerine ihsan ettiği yetenek ve özellikleri, hakkı anlamak için verilen bu güçleri böylesine geçersiz kılıp dumura uğratanlarda hayır namına hiç bir şey yoktur.


Geri Dön

Anasayfaya dön Konulara dön
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri