8-ENFAL SURESİ
74- onlar ki, iman ettiler ve hicret eylediler, yani yerlerini yurtlarını, mallarını ve akrabalarını bırakıp vatanlarından çıkıp geldiler ve Allah yolunda cihada katıldılar, Allah'ın dini uğrunda, Allah rızası için ceht ve gayretlerini esirgemeyip sabır ve tahammül gösterdiler, çeşitli zahmetlere katlanıp nefislerini mahrumiyetlere atmak suretiyle bu uğurda bir yarışa girdiler . Onlar ki, iyva eylediler, Allah Resulünü ve Muhacirleri kendi evlerinde misafir edip barındırdılar, onlara yer yurt verip iskan ettiler, yerleştirdiler, ve yardım ettiler, onlarla birlik olup düşmanlarına karşı savaş konusunda her bakımdan yardım ettiler. Ensar oldular işte bunlar, yani Muhacirler ile Ensar işte bunlardır, hakkı ile müminler bunlardır ki, imanlarını sûrenin başında da beyan olunduğu üzere, gerektiği şekilde hakkıyla özüne erdirmişlerdir, işte bunlar içindir ki, eşsiz bir mağfiret ve değerli bir rızık vardır. Bu rızkın ne sorumluluğu var, ne de minneti. Buradaki "işte bunlar hakkıyla mümin olanların ta kendileridir" ifadesindeki tahsisi ve kasrı, mutlak olarak yalnızca o zamana veya bu zamana mahsus bir hakiki kasr zannetmemelidir. Bu kasır hicret farz iken dâr-ı harbi terketmeyip hicret eylemeyenlere göre edenlerin durumuna ait izafî bir tahsistir.
75-Çünkü Bundan sonra, (yani sizin hicretinizden sonra) iman edip de hicret eyleyenler ve sizinle beraber cihada katılanlar, şimdi bunlar, bu üç özelliği taşıyanlar da sizdendir. Size ektir ve sizden sayılırlar. Ey müminler, bununla beraber bundan böyle zevil-erham denilen akrabalar, Allah'ın kitabında mirasta birbirlerine daha evladırlar, yabancılardan daha yakındırlar.
O akrabalık isterse ana tarafından olsun, yine de akraba olmayanlara göre daha yakındırlar. Mümin bir akraba varken, böyle bir akrabalığı olmayan bir mümin yalnızca din kardeşliği sebebiyle bir başka mümine mirasçı olamaz. Yani Muhacirler ile Ensar arasında hicretin başında kurulan kardeşlik anlaşmasının mirasla ilgili olan hükümleri bundan böyle geçersiz olacak demektir. Müminler arasında miras yalnızca akraba olanlar arasında geçerli olacaktır. Ve işte ilk hicret edenlerle daha sonra hicret edenler arasındaki yegane fark budur. İkinci hicret döneminin Bedir'den sonra veya bu âyetin nüzulünden sonra başladığını söyleyenler olmuş ise de en sahih olan görüş Hudeybiye'den sonradır diyenlerin görüşüdür.
Şüphe yok ki, Allah her şeyi bilir. Şu halde bu hüküm ve yukarıdan beri ortaya konan hükümlerin sırrını ve hikmetini de bilir. Bundan sonra gelecek Berâe (Tevbe) Sûresi içinde geçen hükümlerin de sırrını ve hikmetini bilir.
Anasayfaya dön | Konulara dön |
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri |