8-ENFAL SURESİ

48- Düşün o vakti ki, Şeytan onların, o kibirli müşriklerin yaptıklarını süsleyip püsleyip kendilerine sunmuştu ve demişti ki: Ben bugün sizinle beraber iken, size yardımcı iken insanlardan size galip gelecek kimse yoktur. Yani o şeytan, o aldatıcı gurur ve nefsaniyet, o habis benlik ruhu, kendi içlerinde veya karşılarında temessül ederek onlara bu kuruntuyu yaldızlayıp gönüllerine bırakmış ve hayallerinde güzel göstermişti ki, bu sayıca üstünlük, bu hazırlık ve bu kuvvet onlarda mevcut iken karşılarında Muhammed ve ashabı değil, kimse tutunamazdı. Vehimlerine öyle söylemiş ve onlara bu zannı vermişti. Eğer onlar hareket ve amellerinde kendine uyar, ardına düşerlerse bu hayal kendilerinden ayrılmayacaktı, daima kendileriyle birlikte bulunacak, her dara düştükçe onları kurtaracaktı.

Ne zaman ki, iki cemaat birbirleriyle karşılaşıp birbirini yakından gördüler, yani harbe tutuşup göz göze, göğüs göğüse geldiler ve çarpışmaya başladılar; meleklerin, ilâhî ve ruhânî kuvvetlerin müminlerin safında ve imdadında olduğu gerçeğinin tecellisini görünce, şeytan gerisin geri kaçtı gitti ve ben sizden beriyim, uzağım dedi. Sizinle hiçbir ilişkim yoktur, başınıza geleceğe karışmam, kesinlikle ben sizin göremeyeceğiniz şeyler görüyorum, gerçekten de ben Allah'dan korkarım. Şurası muhakkak ki, ben hakkın karşısına duramam, işin sonu korkunç görünüyor, haliniz pek yaman olacağa benziyor karışmam. İşte böyle diyerek o şeytan, o gurur ve hayal, işin tam can alıcı noktasında onlardan uzaklaşıp gidiverdi. Ne kadar dikkat çekicidir ki, şeytan çekilirken habersizce bırakıp sıvışmamış da fenalıklarını yüzlerine vurmuş, onları büsbütün ümitsizliğe attıktan başka önceki tatlı hayaller yerine acı endişeler saçarak ve daha savaşın başlangıcında iken tehlikeyi gözlerinde büyütüp, telaş ve ızdıraplarını arttırarak gerisin geri çekilip gidiyor. Nasıl çekilmez ve nasıl korkmaz ki, Allah, azabı şiddetli olandır.

Geri Dön

Anasayfaya dön Konulara dön
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri