Herman'ın Öyküsü
- Ayrıntılar
- Kategori: Tarihi hikayeler
- Gösterim: 1455
1914 yılında, Birinci Dünya Savaşı’nda savaşmış bir askerin, Herman’ın öyküsü…
Patlamalar, haykırışlar, kan ve ölüm… Yalnızca bunların yaşandığı cephede, Herman’ın da katıldığı bir savaş tüm şiddetiyle devam ediyordu. Askerler, her türlü insanca duyguyu unutmuş gibiydiler. Düşmanlarını öldürmeden önce, bir an durup onların gözlerine bakıyorlardı. O gözlerde gördükleri korku ve acıdan etkilenmiyorlardı. Kendi korkuları her şeyin ötesindeydi.
Karınca ve Kanuni
- Ayrıntılar
- Kategori: Tarihi hikayeler
- Gösterim: 1721
Kanûnî Sultan Süleyman merhum, Topkapı Sarayı’ nın bahçesindeki ağaçlarda mebzûl miktarda
karınca görülmesi üzerine, kurtulmak için çare araştırır ve ağaçların gövdelerine ve diplerine kireç
tatbik edilirse meselenin çözüleceğini öğrenir.
Fakat ilim ehlinden izin almadan yapmak istemez ve Zenbilli Ali Efendi’ ye meseleyi sorar.
Bir Çift Kundura
- Ayrıntılar
- Kategori: Tarihi hikayeler
- Gösterim: 1604
Onyedinci asır başlarında Dalmaçyada Nadin Kasabasında Sancak Beyinin ahırında uşak olarak çalışan on üç yaşında bir çocuk vardı.
Herkes tarafından horlanan bu kimsesiz çocuğa bir gün bir dul kadın acımış ve çıplak ayaklarına, kocasından kalmış kocaman bir çift partal kundura giydirmişti.
Tekkeye gelen kadı
- Ayrıntılar
- Kategori: Tarihi hikayeler
- Gösterim: 1452
Kadı Mahmud dervişliğe niyetlenir. Önce Eskici Mehmed Dede’nin kapısını çalar. Ama mübarek:
-Senin nasibin bizden değil! der,
-Üftade hazretlerine gitsen gerek!
Kadı Mahmud adamlarına:
-Tiz atım hazırlansın! der, kurulur eyere.
Üftade Hazretleri’nin dergahına yaklaştığı sırada atının ayakları kayalara saplanır. Gelgelelim, henüz yaşadıklarını muhakeme edecek halde değildir. Atı bırakır, yürür kapıya. Karşısına ilk çıkana:
Bursa Ulu Camii'nin yapımı
- Ayrıntılar
- Kategori: Tarihi hikayeler
- Gösterim: 1459
Yıldırım Bayezid Niğbolu zaferinde kazanılan ganimetlerle muhteşem bir mescit yaptırmak ister. Mimarlar bugün Ulucami’nin bulunduğu mevkide karar kılarlar. Söz konusu arsa üzerinde evi, bahçesi olanlara başka yerden muadil yer verilir.
Hatta ceplerine birkaç kese altın sıkıştırılır gönülleri hoş edilir. Ancak yaşlı bir kadıncağız bir “Evim de evim” feryadı tutturur ki sormayın.
Mısır Mucizesi
- Ayrıntılar
- Kategori: Tarihi hikayeler
- Gösterim: 1505
Mısır seferine gidilirken ordunun korkunç Sina Çölü’nden geçmesi gerekiyordu.
Kum fırtınalarının etrafı kasıp kavurduğu, gündüzleri dayanılmaz sıcaklara sahne olurken geceleri dondurucu soğukları davet eden bu çölü dünyada hiç bir ordu geçememişti.
Niçin Savaşırız?
- Ayrıntılar
- Kategori: Tarihi hikayeler
- Gösterim: 1579
Yavuz Sultan Selim, Mısır Seferi’nden başarılı dönmüştü. Bütün halk toplanmış
onu şehre girerken alkışlamak için sabırsızlanıyordu.
Ama Padişah, gece olmadan şehre girmek istemiyordu.
Bunun sebebini herkes merak ettiği halde hiç kimse sormaya cesaret edemiyordu.
Sonunda büyük alimlerden olan İbni Kemal:
“Padişahım, bir maruzatım var,” dedi.
Adalet
- Ayrıntılar
- Kategori: Tarihi hikayeler
- Gösterim: 1375
İstanbul'un fethinden sonra Hazreti Fatih bütün mahkumları serbest bırakmıştı. Fakat bu mahkumların içinden iki papaz zindandan çıkmak istemediklerini söyleyerek dışarı çıkmadılar. Papazlar Bizans imparatorunun halka yaptığı zülüm ve işkence karşısında ona adalet tavsiye ettikleri için hapse atılmışlardı. Onlar da bir daha hapisten çıkmamaya yemin etmişlerdi.
Osmanoğullarının âkıbeti ne olacak?
- Ayrıntılar
- Kategori: Tarihi hikayeler
- Gösterim: 1809
Bir gün cihân pâdişâhı Kânûnî Sultan Süleymân Han, Yahyâ Efendi hazretlerine bir hatt-ı şerîf gönderdi ve;
“Ağabey! Sen ilâhî sırlara vâkıfsın, bilirsin. Kerem eyle de bize Osmanoğullarının âkıbetinin ne olacağını haber ver.
Nesli kesilip yok mu olacak. Yok olacaksa, bu hangi sebeptendir.” dedi.
Adalet ve Tevazu
- Ayrıntılar
- Kategori: Tarihi hikayeler
- Gösterim: 1389
Emevi halifelerinin büyüğü Ömer b. Abdülaziz Hazretleri, devlet başkanlığı sırasında kul hakkı ve sosyal adalet hususunda çok titiz davranırdı. Gece çalışmalarında ayrı işlere tahsis ettiği iki kandili vardı. Bunlardan birini kendi özel işleriyle ilgili notları yazarken kullanır, öbürünü ise devlet ve millet işleriyle ilgili yazışmalarda kullanırdı. Halife, birden fazla gömleği olmayan, varlıksız biriydi.
Hayırlar getirsin diye bu ağacı diktim
- Ayrıntılar
- Kategori: Tarihi hikayeler
- Gösterim: 1655
Keşiş dağına (Uludağ) birçok derviş gelip, yerleşmişti. Bu dervişlerden biri “Geyik Baba” idi. Ona “Geyik Baba” ismini vermelerinin nedeni, dağda geyiklerle birlikte gezmesindendi. Geyiklerle gezdiği haberi, devrin padişahı Orhan Gazi'nin de kulağına gitmişti. Orhan Gazi derhal Geyik Baba'nın getirilmesini emreder. Geyik Baba, padişahın habercisine, kendisiyle gelemeyeceğini söyler ve ilave eder: