Kendi Ağzından Mimar Sinan
- Ayrıntılar
- Kategori: Tarihi Bilgiler
- Gösterim: 1701
'Padişahının aciz duacısı Abdü'l-Mennan oğlu Sinan, Devlet-i Osmaniye'de dört padişaha hizmet ile müşerref olub sanatım ve hizmetimle müslümanlara faideli nice eserler kılmak nasıb oldu. Dört padişahın ilki Arab ve Acem fatihi Yavuz Sultan Selim Han hazretleridir.
Bu hakır, Sultan Selım Han'ın Kayseri Sancağı'ndan devşirilen kullarının evveli olmuştum. Acemi ocağında dülgerlik ile üstad hizmetinde sebat edip, hizmet gözledim. Arab ve Acem memleketlerinde uğradığımız her köşk kubbesinden ve harabelerden bir misal hasıl edip; yine Istanbul'a dönerek zamanın ayanına hizmetle meşgul olup, kapuya çıktım.
Sultan Süleyman Han Hazretleri, Acem diyarına sefer eyleyip Van gölü kenarında düşmanla cenk mukarrer olunca Vezır-i Azam Lütfi Paşa gemiler inşa olunup, gölün öte yakasındaki düşmandan haber almak istedi. Bu işi hakire sipariş buyurdular. Allah'ın inayetiyle şartlar müsaid değil iken yoldaşlarım ile gayret edip, az zamanda üç kadırgayı, yelkenleri, demirleri ve kürekleri ile eksiksiz tedarik eitik. Paşa hazretleri kaptanlığını dahi uhdemize havale kılınca yoldaşlarım ile düşman askerinden haberler getirerek paşa hazretlerinin iltifatlarına mazhar olduk.
Sultan Süleyman Han, Karabuğdan'a sefer kıldılar. Pirut suyu kenarına geldiklerinde asker geçmeğe köprü lazım oldu. Nice kimseler köprü yapmaya gayret ettilerse de zemin batak olduğundan yaptıkları yıkıldı, aciz kaldılar. Merhum Lütfi Paşa, padişah huzurunda binayı ancak bu Sinan kulunuz yapar, dedikte bu hakire emr ve ferman olundu. Padişahın duası bereketiyle su üzere on gün içerisinde bir latif köprü binası nasıb oldu. Islam askeri selametle geçtiler.
Allah’ü Teala'nın hikmeti mi'mar-ı Acem vefat edip mimarlık makamı boş kaldı. Ayan "Mi' mar, bu fenne vakıf üstad-ı kamil ola" deyince, Lütfi Paşa "Mi'mar-ı haseki olan Sinan subaşı olmak gerektir. Andan gayri bu işe kadir kimesne olmaz." demişler. O vakit yeniçeri ağası hakiri çağırtıp "Paşa hazretleri seni mi'mar etmeğe karar verdi dediler. Hakır dahi nice camiler bina edip dünya ve ahirette nice hayırlara vesile olması düşüncesiyle kabul etdim.
(Tezkiratü'l-Bünyan)