Gül lütfundan şu sineme hâr düşer

Avuçlarımdan yere inci inci zâr düşer

Kudretle alnıma bir uzun intizar düşer

 

Hüsnünün karşısında bülbül olamadım da

Yine de gül lütfundan şu sineme hâr düşer

 

Ben hâlâ yanıyorum, gönül unutmadı ki

Nitekim nisyanın kalktığı yere nar düşer

 

Pay etmiş adaletle güya canan zamanı

Bilmem neden hep bana uzun sonbahar düşer

 

Vuslat ümidi bile gençleşmeme yeterken,

Bir lahzalık firakla gönlüm ihtiyar düşer

 

Kelime yarla başlar,hece müdamdır yarla

Ve cümlenin sonuna nokta gibi,yar düşer

 

Bir baktın ki sevgili parçaladın kalbimi

Sanırsın sinem üstüne şak-ı Zülfikar düşer

 

Ey kalkanı hâr, ölme ne olur başka yerde,

Sinem kabristanında sana da mezar düşer

 

Çarhı almış figanım, ay utanıp saklanır

derdime sema ağlar,tek tek yıldızlar düşer

 

Çözdüğün zaman hani zülfün dudak büker ya

Kalbimin en sıcak noktasına kar düşer

 

Sual ederler benden ;seviyor musun hâlâ ”

Dudağımdan cevaben sükûtla ikrar düşer

 

Mustafa Tanrıkulu

 

Telif Hakkı © 2025 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.