Zaman mı insanın içinde, insan mı zamanın içinde?
- Ayrıntılar
- Kategori: Serbest Kürsü
- Gösterim: 1612
Zamanin üzerine asfalt dökmüs, geçmisten gelecege dogru yürüyordum..
Yürüdügüm dar, uzun yolda yalniz degildim..
Herkes hizli adimlarla, ne göreceklerini bilmedikleri sona dogru ilerliyorlardi.
Kalabalik ama "yalniz"dik her birimiz!
Birbirimize basimizi çevirip bakacak kadar bile vaktimiz yoktu.
Bir an önce meçhule ulasmaliydik..
Yolun ani dönemeçleri vardi. Önemsemiyorduk, her birimiz hedefe kilitlenmis, karsimiza çikan en çetin patikalari, en yüksek engelleri,en dik yokuslari bir çirpida asiyorduk! !
Bazen ömrümüzde görmedigimiz, rengârenk çiçekler, mis kokulu bahçeler çikiyordu karsimiza, ama hedefe kilitlenmistik, acele etmeliydik, vaktimiz yoktu, dönüp bir çiçege dokunmak, koklamak, o güzelligi ruhumuzda hissetmek için..
Attigimiz her adimdan mutluluk duyuyorduk, bizi meçhule biraz daha yaklastirdigi için..
Oysa hiçbirimiz, attigimiz adimlarla beraber, ömrümüzün, avuçlarimizin arasindan akip gittigini fark etmiyorduk, belki de önemsemiyorduk! !
Söyledim ya, hedefe kilitlenmistik, hedefte ne oldugunu bile bilmiyorduk oysa..
Her birimiz bir yarisçi edasiyla, hem zamanla hem de birbirimizle yarisiyorduk.
Geri kalmamaliydik, bu büyük yarista..
Gücümüzü göstermeliydik,"ben de varim" diyebilmeliydik! !
Hayatin içinde var olabilmek bu yaristaki hizimiza mi bagliydi gerçekten?
Bu yarisa katilabilmek için, meçhule dogru, kosar adimlarla kendimizi yönlendirirken nelerden vazgeçmistik?
Astigimiz her basamagin somut olmasini hedeflerken, kaybettigimiz manevi tarafi kaçimiz anlayabildik?
Kaç kisi tüm yasamsal sorumluluklardan basini kaldirip da sabirla bir yaslinin sorunlarini dinledi?
Sokakta gördügümüz evsiz bir çocugun hayatini kaçimiz merak ettik?
Betonlasan sehir hayatinda kaçimiz balkonda sebze yetistirmenin hazzini yasadi?
Hayatta var olabilmenin; belli sorumluluklari yerine getirip, yeni sorumluluklar yüklenmekle mümkün olduguna inandigimiz günümüzde;
Binalarla beraber insanlarin da betonlastigini görüyoruz,içimiz aciyarak....
Oysa,sabah ise giderken hiç tanimadigimiz bir insanla selamlasmak bile, binlerce görevi basariyla tamamlamis kadar haz verecektir ruhumuza..
Hayat çetin bir yoldu,zaman da hayatimizi anlara bölen, soyut bir kavram..
Oysa bizler yasarken zamani yönetmeyi degil de; zamana esir olup yönetilmeyi seçtik, bilinçli olarak ya da tamamen bilinçsizce..
Dogru yasandiginda "zaman" insanlara verilen bir güçtü, her dönemde farkli yasamsalliklarla beslenmesi gereken..
Bizler gereginden fazla abartarak zamani kendimiz için "düsman"a dönüstürdük..
Büyük yarista dizlerimiz kosamayacak hale geldiginde bir soluk almak için arkamiza dönmeye vakit bulabiliyoruz ancak! !
Gördügümüz aci gerçek, akip giderken umursamadigimiz geçmisin asla geri gelmeyecegi oluyor.
" Zaman" bizimle dalga geçercesine basladigin yarisi gücün tükense de artik birakamazsin diye haykiriyor..
Bu anlasmayi zaten yolun basinda kabullenmemis miydik? Artik geri dönüs yoktu..
Iste o gün mutlu olabilecek insanlar, ihtiyarliginin tesellisiz günlerinde geçmiste tebessümle hatirlayabilecekleri anilarin temelini saglam kurmayi becerebilmis insanlardir..
Kosar adimlarla yanina varmaya çalistigimiz "sey" ölümü, hizla uzaklasmaya çalistigimiz "bugün" ise
yasami simgelemektedir, bazen bunun farkina çok geç varilsa da..