Sulanmayan her şey zamanla ölüme bakıyordu

 Beklenmedik zamanlarda karşılaştığımız, bizi hep şaşırtır. Þaşırtır çünkü, söylendiği gibi beklenmediktir. Anidir... hızlıdır... sarsar... hırpalar... sallar... Beklenmedik zamanlarda karşılaştığımız her ne ise, bizi hep şaşırtır işte.

                        “önce bakmaya çalıştık önümüze

                         neşeli olduğumuz bir gerçekti

   kayıtsızdık karşılaşabileceklerimize karşı

ne olabilirdi ki”   

 

Hayat beklenmeyen ne getirdi ki?

Her şeyi belki... Kırmızı başlık, büyük boy bisiklet, keçeli boya kalemleri, saksıda çiçekler, lacivert kısa bir etek, lastik top, baş ağrısı, FMF, beş katlı bir apartmanın beşinci katında bir daire, dat, pek çok diploma, pek çok kış, pek çok bulut, pek çok çikolata, kase kase yoğurt, tereyağlı ekmek, dört duvar, cam bardaklar, savaş...

 

                 “şimdilerde her şeye karşı şüphe

                 sana, ona, buna, şuna

                 bana bile...

                 yaşadıklarımsa

                 hiç ben yaşamışım gibi değil”

 

Bunlardan hangisine günler, haftalar, aylar... öncesinden hazırlık yaptım ki? Her şeye hazır olduğumu söyleyemeyecek kadar hazırlıksızım aslında yaşamaya. Ölüme mesela... Ne kadar kesinse öleceğim bir gün, o kadar kesin ona hiçbir zaman hazır olamayacağım. Gündelik bir insan olmanın telaşındayım sanırım çoğu zaman. Gündelik insan olmak... Çok şükür ki, ayda seksen

milyon taksit ödemeye başlamadım henüz.

 

“Önce çiçeklerin solduğunu farkettim

çiçekler solunca sulayabileceğim hiçbir şeyim kalmayacaktı

anılarımı sulamayı çoktan bırakmıştım

gördüm ki

sulanmayan her şey zamanla ölüme bakıyordu

bir balık nasıl susuz kalabilir?

Bir bardak su istesem sizden...”

 

              “bebeklerin aczini gördükçe ürperiyordum

               küçük olan her şeyin ilgiye, yardıma, sevgiye ihtiyacı olması

               kendi küçüklüğüme bakmama sebep oluyordu

               bir ninni olsa uykuya dalardım”

 

“nasıl aldıysam evi sahibinden

öylece bırakmalıydım

özellikle ocak tertemiz olmalı

yerler çamaşır suyuyla silinmeli

balkonun darmadağınıklığı derlenip toparlanmalı

kırılan varsa yerine yenisi alınmalı

duvar kağıtlarında hassasiyetle durulmalı”

 

               “yer değiştirmeyi ne çok seviyordum

               mekana sıkışmadan yaşamak bu olsa gerekti

               kimseye uzun süre tanıdık gelmekten kaçmaktı belki bu

               şanslıydım ki sürekli aynı pencereden bakmak zorunda değildim

               anslıydım ki sürekli aynı kapıdan girip çıkmak zorunda değildim”

 

“ne kadar da güzel kiraz ağaçlarınız var

cevizlerin sokaklara dökülmesi alışık olmadığımız bizim

kestaneler de öyle

biz severiz hem cevizi, hem kestaneyi...

hem de kirazı...

niyetimiz onları bitirmek değil

severiz sadece

sevmek yeter bize, fazlasına bulaşmayız”

 

                                    “iki nehir boyu uzanan topraklardayız

                                    henüz birini bile görme şansını yakalayamadım”

 

“o kıtanın üzerinde sanal yaşıyormuş insanlar

dediler ki bomboş sokaklar

biz sokakları severiz, yürürüz bol bol

köşebaşlarında durup bakarız

kaldırımtaşlarının çizgilerine basmamaya çalışırız

yapacak çok şey buluruz istedikten sonra

sağlık olduktan sonra...”

 

                                    “kedilerle konuşmak için çıktığımda dışarı

                                    havanın soğuk olduğundan yakındılar bana

                                    üşüyen patilerinden, titreyen tüylerinden bahsettiler

                                    henüz kış, henüz soğuk

                                    dedim onlara

                                    miyavlayıp uzaklaştılar”

 

“epeydir kelimelere dokunamadığımdan parmaklarımda uyuşma var

bu kadar uzak kalmak yaramadı onlara

kalem elimi özledi

elim kalemi...”

 

                                    “şu buz tutmuş yolu gördün mü sen de

                                    su borusu patlamış

                                    ne kötü”

 

Beklenmedik zamanlarda karşılaştığımız, bizi hep şaşırtır.

Hayat beklenmeyen ne getirdi ki?

Her şeyi belki...

 

 

 

 

Naz Ferniba-- Sıraze.net

Telif Hakkı © 2025 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.