Nerelisin? Felluce mi ?
- Ayrıntılar
- Kategori: Serbest Kürsü
- Gösterim: 1449
Sessiz yığınların sedasını duydunuz mu hiç? Sessiz çığlıkları? Kulakları tırmalayan, insanın yüreğini burkan o haykırışı, feryadı duydunuz mu? Tatil beldelerinde güneşlenirken yanı başınızda yıkılan ocakları, patlayan bombaları, çaresizliğin hıçkırıklarını duydunuz mu? Ya o gözyaşlarını gördünüz mü? Bir biri ardınca akan her bir damlası binlerce hüznü yansıtan gözyaşlarını. Ve o gözyaşlarını görünce sizin de gözleriniz doldu mu hiç? İçiniz yandı mı? O durumda olan, biz de olabilirdik diye geçirdiniz mi içinizden?
Kendinizi koydunuz mu onların yerine? O çocukların yerine kendi çocuklarınızı koyarak başlarını okşadınız mı, bir eli yağda, diğer eli balda, marka düşkünü kolejli evlatlarınızın? Kıyasladınız mı, beklentilerinizi ve maddî içerikli dualarınızı onların dualarıyla? Akıttığınız gözyaşlarınızın sebebini onlarınkilerle kıyaslayıp utandınız mı hiç?
Sıcak ve rahat yataklarınızda uyurken Müslüman kardeşleriniz geldi mi akıllarınıza? Veya bol, çeşitli sofralarınızı donatırken hiç vicdanınız sızladı mı? Filistin'de, Felluce'de dünyanın herhangi bir yerinde eziyet çeken Müslüman kardeşlerinizi seyrederken pervasızca yudumladınız mı tavşan kanı çaylarınızı? Veya onların firmalarının ürettiği sigaralarının dumanına mı karıştı bu haberler? Herhangi bir film gibi mi izlediniz tüm olan biteni? Bizden çok uzakta olan ve asla başımıza gelmeyecek sıradan bir film gibi. Aktörleri o sahnede ölen ama başka bir rolde dirilen alelâde bir film gibi. Sonunda mutlaka iyilerin kazandığı, kötülerinde öldüğü sıradan bir film gibi...
Ama bu film değil; gerçek. Ölenlerin ebediyete göç ettiği, iyilerin asla bu dünyada kazanmadığı, kötülerin sürekli imanlılara zulmettiği, yaktığı, yıktığı, anasız, babasız bıraktığı, ufacık bedenlere onlarca kurşunun sıkıldığı, aşsız, işsiz, evsiz, barksız bıraktıklarını seyrederken keyiflenen bir yığın şeytan ve dostlarına karşı direnen, imanından ve Rabbinden başka hiçbir yardımcısı ve sığınağı olmayan iki zıt kutbun çatışması. Bu film değil; gerçek. Þu yerde yatan bebeğin anne ve babası, senin, benim inandığım Rabbe inandığı için öldürüldü.
Þu köşe başındaki genç kız, çocukluktan genç kızlığa geçemeden hayatının baharında katledildi. İlerideki delikanlının, kanı deli bile akamadı… Ya şu yaşlı kadın, ne uğruna, hangi amaçla katledildi hem de evlatlarının gözü önünde? Þu hamile kadının katledilme gerekçesi ne olabilir ki? Ya şu işgal edilen şehir… Benim inandığım Rabbe inanan, benim yöneldiğim kıbleye yönelen, benim hayat kaynağımdan beslenen, benim rehber edindiğim Peygamberi rehber edinen insanların yaşadığı şehrin işgal sebebi ne olabilir ki? Tüm dünyanın gözleri önünde üç beş çapulcunun gerçekleştirdiği bu vahşetin sebebi, açıklaması olamaz.
Kendisi için ağlayan Müslüman, kardeşi için ağlamadıkça bu vahşet sona ermez. Ben merkezli düşünen insanlar, bu dinin evrenselliğini kabul etmedikçe bu vahşet sona ermez. Her bir Müslüman en azından tükürmedikçe bu vahşet sona ermez. Tüm dünya Müslümanları bir azanın uzuvları gibi olmadıkça bu vahşet sona ermez. Birliği dillerinden öte yüreklerinde, eylemlerinde yaşatmadıkça bu vahşet sona ermez..
Mükerrem Bulut