Kadının Hası
- Ayrıntılar
- Kategori: Serbest Kürsü
- Gösterim: 1116
Her gün kim bilir kaç kadın görüyorum
Sokakta, vapurda, okulda, kuaförde, orda, burda
Ama olmuyor hanımlar, olmuyor! Kadınlar kadınlığı unutalı daha kaç
on yıl oldu ki?
Solaryuma girmeye, çıplak gezmeye, kariyer hırsıyla yüzlerini
buruşturmaya başlayalı kaç on yıl oldu?
Çevremde gördügüm kadınlardan bazılarının birtakım özelliklerini seçtim.
Bunlara, dizilerdeki, filmlerdeki, romanlardaki kadınların hoşuma giden
özelliklerini ekledim. Gözlerimi kapadım, Osmanlı zamanından kalma,
hani şu afet-i devran denen kadınları düşündüm. O nasıl bir cazibedir ki,
peçelerin ardından bile erkekleri aşık eder.
Kadının güle benzemesi gerektigine karar verdim sonunda. Kadının hası
güle benzer. Rengiyle, kokusuyla, dikeniyle. Açın televizyonu,
bir tane gül görüyor musunuz?
Kadının hası
Kadının hası yumuşak başlı olmaz, ama ağırbaslı ve sıcak olur.
Ağırbaşlılıktan kastım, sıkıcılık değil elbet. Şımarıklığın da hakkını verir.
Ağırbaşlı tebessümleri olur bir de. Kadın yüzü dediğin mahkeme duvarına
benzemeyecek. Bu tebessümler sevgidir. Yumuşacık bir sevgi olur
kadın yüreginde. Kim olursa olsun, ne yaşamış olursa olsun.
Kadının hası nerede, nasıl davranacagini bilir.
İnsanların içinde kapris yapmaz, hır çıkarmaz; ama gerçek bir
Osmanlı kadını gibi, adabıyla, raconuyla istediğini alır.
Dırdır etmez. Çok konusup, baskı yapıp erkeği bezdirmez.
Yüz göz olmaz kadının hası.
Bazen öyle bir bakar ki, hele bir de bazen öyle bir susar ki, bin tümceye
bedeldir bu bakmalarla susmalar. Bu kadın üzülmeyi de bilir, ağlamayı da,
kızmayı da. Ama üzmemek lazım, ayrıca kızdırmaya da gelmez.
Gerçek bir kadın ezik durmaz. Kambur yürümez, dimdik durur.
Kendine saygısı, güveni vardir. Erkeğine can yoldaşı olur, destek olur,
onu dinlemeyi bilir. Bazen utangaç olur, bazen ürkek. Soğuktan ya da
yalnızlıktan korkabilir kadın.
Aptal olmaz gerçek bir kadın. Bön bön bakmaz adamların suratına.
Hülyali bakışları da olsa, zihni uyanik olur.
Hüznü, gökten deli deli yağan yağmur gibi olur, saçlarından akar.
Neşesi ise öyle renkli, öyle dağınık; saçları savrulur.
Kahkahaları vardır bu kadının, çın çın eder odaların duvarlarında.
Sesi güzel olur kadının, biraz buğulu
arada bir pencereye yaslar başını, sokağa dalıp gider, bir şarkı söyler.
Olgunluguyla şaşırtır erkeği. Bazen de öyle çocuk olur, öyle sağlam
saçmalar ki, yine şaşırtır onu.
Sıkmaz kadın, bunaltmaz, yaşa yaşa bitmez.
Kibirli olmaz.
Kadının Hası kültürsüz olmaz. Bomboş olmaz kafası.
Dünyanın, ülkenin olaylarını bilir, anlar, söyleyecek sözü vardır.
Kişiliklidir. Beceriklidir.
Tırnağı kırılınca üzülür, üzülür işte, profesör de olsa, sultan da olsa,
boksör de olsa üzülür.
Gerçek bir kadın hiçbir zaman reklam panolarındakı kızlara benzemez.
Etini teşhir etmez. Fosforlu bir taş gibiliği yoktur onun, loş bir cazibesi
vardır. Albenisi metrelerce öteden çarpar adamı. Ne kadar örtünecegini,
ne kadar açılacağını, yerine ve zamanına göre bilir. Gerçek bir kadın
Paris podyumlarında yürüyen, 17. yüzyılın vebalı kadınları gibi
mankenlere benzemez. Uzun saçları vardır Kadının. Yumuşak olur,
güzel kokar. Kadının hası saçlarını ne zaman toplayacağını,
ne zaman salacağını bilir.
Kadın korunmayı sever, ama korunmaya muhtaç olmaz. Erkekler
korumayı severler, ama yine de güçsüz, zavallı kadınlardan hoşlanmazlar.
Güçlü kadından ise çekinirler, ona yanaşamazlar. Kadının hası bu dengeyi
kurmayı bilir; gücünü erkeğin gözüne gözüne sokmaz.
Has kadına naz da yakışır, kapris de. Öyle tatlı, öyle kıvamlı naz eder ki,
onun nazını erkek zevkle çeker.
Gerçek bir kadın şiir gibi olur, ömür gibi olur.
Can DÜNDAR