Ey uçak, kon bahçeme!

Acaba okur mu okuduğu yazının hizasına çekmeye çalışmalı kendini; yoksa yazı mı okumaya çalışanın seviyesine inmeye çalışmalı?

İkisi de doğrudur ve fakat ikisi de yanlış!

Çünkü yazılar “vasıta”dır; tren gibi, uçak gibi, gemi gibi!

“Ey tren, gel de beni bizim köyün kahvesinden alıver!”

O tren ne der sana, sen ona öyle desen?

*

İstasyonlar, buluşma noktalarıdır; yani birer ortak seviye...

Mizanpaj eskizlerindeki mıgırca(*) yazmalarından veya yeni tıbbiye mezunlarının daktır’ca(!) konuşmalarından kimse bir şey anlamaz!

İş, “hekim” olmaktır; Lokman gibi!..

Beden şifacısı Lokman Hekim’den başka bir de gönülleri sulayan Lokman Hakîm var... Ya Rabbiii, o ne sabır? Her sözü, her nefesi, her adımı; “oğluuum, oğlumm, oğlum” inleyişleri!..

Netice: Yüzyıllarca dil döktüğü oğluna ettiği nasihatlerinden, yüz yıllardır pay almış, almakta, oğlu gibi olanlar...

Yani; sen söyle doğru olanı, duyan olur günün birinde... Sen yaz, ama doğru olanı yaz; okunur bir gün!..

*

Acaba okuyucu mu yazılanı anlamaya çalışmalı; yoksa yazı mı herkes tarafından anlaşılmaya çalışmalı?

İkisi de yanlıştır her ikisinin de doğru olduğu kadar!

Mademki yazılar “vasıta”dır, tren gibi, uçak gibi, gemi gibi... Öyleyse herkes buluşma noktalarına gelecek; yani yolcular da istasyonlara, limanlara doğru hareket edecek, vasıtalar gibi!

“Ey gemi, bizim mahalle de biraz yokuşta ama, ne yapsak ki!..”

“Ey uçak, dünyanın öte yüzüne gidelim; ama beni bulutların üstüne çıkarma, kendini dalların altına indir!..”

“Ey sopa, ey sopa nerelerdesin!..”

.....

 

 

(*) Mıgırca; (genellikle) tasarımda yazı metni gelmesi gereken yerlere geçici olarak konulan, bir anlamı olmayan harfler, kelimeler bütünü...

 

 

Muammer Erkul

Telif Hakkı © 2025 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.