Özürsüzlüğü Kabahatinden Büyük

r_qy96cubvoakzr2ro8zj6Yorulduk… Hem de çok!
Olmadık yükler sırtımızdaki...
İmreniyorum kuşlara...
Kendini tevekkülün kollarına bırakmışlara... 
Yakılacak adına ne varsa yakıp hedefine yürümüşlere…
“Þu dünyanın kalkmaz  kımıldamaz yüklerinden bana ne!” deyip


çekip gidenlere selam olsun! 
Vefasızlığın kaç rengi var dünyada; bilir misin?

Ne var  bir gülen bir solan bu yüzlerde?!... Leylalara tutulup kalmakta...
Gölgelerin peşine düşmek nedir? 
Sağın solun nicedir boşaldı boşalıyor…
Sen daha... Hâlâ... Ne bileyim!
Haydi bırak da şu yasak bölgeyi... ha var ha yok gölgeyi... gidiyoruz.!

Mevsimlerin adını koyamadan daha… Daha doyamadan saatlerin davetine…
Kuş seslerine karışamadan…
Dalgaların telaşesine, martıların cümbüşüne birkaç mısran olacaktı?
Gökyüzüne merdivenler kuracaktın…
Tek tek sayacaktın yıldızları…
Seni bekleyen çocuklar vardı… Ellerinde elma şekerleri… Bilyeler…
Çocukluğunu çağıracaktın bir gün…
Ama… İşin gücün çoktu!
Kendi çocuklarının bile gözlerinin içine bakmamıştın belki de…
Dünya çok uzun göründü sana…
En çok da gürültüsü boğdu seni…
Bugün yarın çözecektin bulmacayı… 
O kelimeyi… O sermayeyi arıyordun…
Pat diye “veda” vakti geldi… Çırpınışların biteceğe benzemiyordu.
Hayat gözlerinin içine bakıyordu… Sen gözlerini kaçırıyordun.
Bir sefer bile özür dilemedin uysal gözlerinden aynalarda…
Gel geç sevdalara kaptırdığın kalbin senden hep samimiyet bekledi…
Özrün  bir adı da bu olmalıydı…
Gazete manşetleri gibiydin:
“Yazıyor, yazıyor; özürsüzlüğü kabahatinden büyük adamı yazıyor!”

Ölümü de tanımıyordun sahi… O seni tanıyordu ama…
Hayattan dilemediğin özrü ölümden mi dileyecektin! Heyhat!
Her nefesinde bir buhranı soluyordu/n!
Kesret denizinde boğulanlar az değil.
Unutma; bir özür borcun var!
 

Ali Hakkoymaz
sanatalemi.net

Telif Hakkı © 2025 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.